İŞ KAZALARINDA AVRUPA BİRİNCİSİYİZ

Türkiye, çalışan başına ölümlü iş kazalarında Avrupa’da birinci durumda. İş güvenliği yasasıyla denetimler sıklaştı fakat istenilen düzeyde değil. Bu durumu İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanı Nihan Bağdatlı ile konuştuk


  • Oluşturulma Tarihi : 16.11.2015 08:40
  • Güncelleme Tarihi : 16.11.2015 08:40
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
İŞ KAZALARINDA AVRUPA BİRİNCİSİYİZ

EMİRCAN IŞILDAK

İş kazaları ve işçi ölümleri ülkemizin en büyük sorunlarından biri olarak duruyor. Bu konudaki istatistikler Türkiye’nin durumunu gözler önüne seriyor. Ülkemiz, çalışan başına ölümlü iş kazalarında Avrupa’da ilk sırada. Her yıl ortalama 2 milyon 300 bin insanın iş kazasıyla hayatını kaybettiği dünya genelinde ise üçüncü basamakta yer alıyoruz. Soma ve Ermenek’teki maden ocaklarında meydana gelen facialarla zirve yapan bu durumu, çıkarılan yasaların işleyişini ve denetimleri, İzmir İş Sağlığı ve Güvenliği Eğitim Merkezi’nden Uzman Nihan Bağdatlı ile ele aldık.

Türkiye’deki iş kazası istatistiklerini nasıl yorumluyorsunuz?

Ülkemiz oransal olarak iş kazaları ve işçi ölümlerinde en üst sıralarda yer alıyor. İstatiksel olarak çok kötü bir durumdayız. Kazaların en çok gerçekleştiği ülkelerden birisiyiz. Bunu azaltmak amacıyla, 2005 yılından bu yana uzmanlıkla ilgili çalışmalar yapılıyor. Ancak gün geçtikçe kazaların arttığını görüyoruz. Bunun nedeni de özel şirketlerin güvenlik uzmanlığını önemsemiyor olmalarıdır. Şirketler yalnızca imza yetkisini kullandırarak, iş güvenliği uzmanlarına işlerini yaptırmak istiyorlar. Bu durumda hedeflenen yerden gittikçe uzaklaşıyoruz. Öngördüğümüz sonuçlara ulaşamıyoruz.

“İŞ SAHASINDA OLMAYAN UZMANLAR BİLE VAR”

İş güvenliği uzmanlarının asıl bulunması gereken noktalar, çalıştıkları iş alanları. Maalesef bugün baktığımızda, sahada bile bulunmayan rakamları azımsanmayacak sayıda uzman var. Yalnızca imza atarak işlerini sürdürme gayretindeler. Böyle kişileri bu sektörde sıkça görüyoruz. Böyle olunca da çalışmalar doğru işlemiyor. Ölümlü kazalar dahil birçok kazayı önleyemiyoruz.

“UZMANLARIN TECRÜBE KAZANMASI GEREKİYOR”

İş sağlığı ve güvenliğinde uzmanlar 3 sınıfa ayrılıyor. C sınıfı dediğimiz grupta sayıca çok uzman var. Dolayısıyla bu uzmanların da istihdam sorunu oluyor. Büyük iş alanlarında da, A ve B sınıfı uzman kadrolara ihtiyaç var. Ancak C sınıfı uzmanlarında tecrübe kazanıp bu kadrolara gelmeleri gerekiyor. Böyle bir kısır döngü var maalesef. Bu yüzden eğitimlere çok fazla önem verilmesi gerekiyor. Uzmanların çok iyi yetiştirilmesi gerekiyor. Tabi bu sektörde çalışıp uzman olanların da bu mesleği yalnızca gelir kapısı olarak görmemesi lazım. Oturdukları yerden imza atıp işlerini yürütmeleri hem etik değil hem de hedeflediğimiz sonuçlara ulaşmamızda çok büyük bir engel teşkil ediyor.

“MAALESEF KAZA OLDUĞUNDA DENETİMLER SIKLAŞIYOR”

Şirketlerin denetimi istenilen düzeyde ve sıklıkta değil. Böyle bir durumda da ancak kaza sonrası denetleme işlemlerinin sıklaştığını görüyoruz. Ama altını çizmek istediğimiz şey zaten tedbir konusu. Bir kaza yaşanmadan tedbirini almak, güvenli hareket etmek bu sektörün temel hedefi. Masa başı imzalar, raporlar devam ederken de bir ölümlü kazanın yaşanması, denetimleri beraberinde getiriyor. Denetçiler raporları olumlu bulunca da sorumluluk uzmanlara kalıyor. Bunların denetimi Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nca yapılıyor. Bakanlık eksiklikleri gidermeye çalışıyor ama ideale ulaşmamız için daha çok yolumuz var, çalışmamız gerekiyor. Düzenli denetlemelerin artması gerekiyor.

Güvenlik önlemlerini almaktan kaçınmamız biraz kaderci olduğumuzu mu gösteriyor?

İnsanımız canından çok malına değer veriyor. Ufak gibi görünen şeylerden bile kaçıyoruz. En basiti bir baret takmaktan, güvenlik kemeri kullanmaktan, maske takmaktan kaçınıyor insanlarımız. Halbuki bunlar küçük gibi görünen fakat hayat kurtaran önlemler. Çalışanlar, iş yoğunluğundan bunları zaman kaybı olarak görüyor.

Yıllardır madenlerden gelen kaza haberleriyle üzülüyoruz. Bunlardan ne kadar ders çıkarılıyor, ocakların durumları iyileştiriliyor mu?

Aslında en çok üzerine düşmemiz gereken alanların başında madenler geliyor. İş türü nedeniyle risklerin en fazla yaşandığı yerler, maden ocakları. Yerin metrelerce altında olması, tehlikeli gazların varlığı, çökme riski gibi birçok risk faktörü var. Ancak her yaşanan maden kazasından sonra, unutup gidiyoruz. Madenlerin durumu, maden işçilerinin durumu halen daha iyi durumda değil. Özellikle Soma ve Ermenek facialarından sonra madenlerde yaşam odaları ihtiyacını gördük. Ancak bugün bakıyoruz ki yine bu odalar birçok madende yok. Bunların giderilmesi, daha iyi çalışma ortamı oluşturulması gerekiyor.

Konuşmalarında iş kazalarının çalışmayla, farkındalık yaratmayla azalabileceğini vurgulayan Bağdatlı, medeni ülkelere yakışmayan istatistiklere sahip olduğumuzu belirtti. Bu durumun siyaset üstü bir durum olduğunu söyleyen Bağdatlı, işçiden işverene, uzmandan vatandaşa kadar herkesin üzerine düşeni yapması gerektiğini sözlerine ekledi.

 

Haber Merkezi