- Gündem
- 27.06.2025 13:24
Suriyeli mültecilerin özellikle Işıkkent Ayakkabıcılar Sitesi ile tekstil ve gelinlikçilerde karın tokluğuna çalıştırıldığını vurgulayan yetkililer, ucuz emeği fırsat bilen patronlara ‘dur’ denilsin istiyor
SULTAN GÜMÜŞ / ÖZEL HABER
Deri Tekstil ve Kundura İşçileri Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Yalçın Yanık ile Konak Kent Konseyi Mülteci Meclisi Başkanı Mete Hüsünbeyi, Işıkkent Ayakkabıcılar Sitesi’nde ve bazı gelinlikçilerde mültecilere ilişkin gerçekleştirilen ciddi hak sömürüleri olduğunu açıkladı. Kovid-19 pandemisinde bu ihlallerin daha da görünür hale geldiğini vurgulayan yetkililer, ucuz emeği fırsat bilen patronların bir an önce işçileri onurlu yaşam haklarına kavuşturmaları gerektiğini söyledi. Özellikle kentteki tekstil fabrikalarında kadınların hem işveren hem de erkek işçiler tarafından istismar edildiğini kaydeden yetkililer, “Haklarına erişimde zorlandıkları ve ürktükleri için çok sık yer değiştirdiklerini biliyoruz. Statüleri olmadığı için belirsizlik içinde yaşıyorlar. Bu belirsizlik ise başlarına gelebilecek en kötü şey” dedi. Karın tokluğuna çalıştırılan mülteci işçilerin, tüm bu olumsuzlukların aksine iş kollarında, ciddi bir boşluğu kapattığını, onlar olmasaydı üretimde çalışan eleman bulunamayacağını kaydeden yetkililer, mülteciler aracılığıyla Işıkkent’te Türkiyeli çalışanların da dahil birçok işçinin sigortasının ödendiğini belirtti.
CİDDİ BİR AÇIĞI KAPATIYORLAR
Başkan Mete Hüsünbeyi, Suriyeli mültecilerin çalıştıkları iş alanlarının genellikle emek-yoğun iş sektörleri olduğunu kaydederek “Genellikle mültecilerin Türkiye’deki insanların işlerini ellerinden aldığı, bu nedenle artı bir yük oldukları düşünülüyor. Ama belirli sektörlerde görünüyor ki yük olmanın ötesinde ekonomik katkıları bulunuyor. Mültecilere ayrılan fonlar, destekler buralarda harcanıyor. Ama en önemlisi, mesela Türkiye Tekstil Sanayi İşverenleri Sendikası diyor ki, ‘Suriyeli çalışanlar olmasaydı biz üretimde çalışan insan bulamazdık.’ Çünkü Türkiye’deki gençler bu sektörlere girmek istemiyorlar. 4+4+4 eğitim sisteminde de aşağıdan çırak yetişmiyor. Özellikle tarım ve mevsimlik işçiler konusunda ciddi bir açığı kapatıyorlar. Yani ucuz emeği fırsat bilen mülteci işçiler değil, patronlardır. Hangi ülkeden, hangi koşullardan gelmiş olursa olsun, burada önemli olan onurlu çalışma, yaşam ve geçim hakkı / koşulları” cümlelerini kullandı. Gelinlikçilerde, tekstil fabrikalarında çalışan kadınların gerek işveren gerek oradaki erkek işçiler tarafından çok fazla istismar edildiğinin de altını çizen Hüsünbeyi, “Zaten kadın olarak çalışmak çok zor, üzerine mülteci bir kadın olmak daha zor. Haklarına erişimde zorlandıkları için ve ürktükleri için çok sık yer değiştirdiklerini biliyoruz. Statüleri olmadığı için belirsizlik içinde yaşıyorlar. Bu belirsizlik ise başlarına gelebilecek en kötü şey” şeklinde konuştu.
IŞIKKENT’TE ÇOCUK İŞÇİLİĞİ FAZLA
Basmane’de Afrikalı bir mülteci olarak da yer edinen Yalçın Yanık ise sadece Suriyeli mültecilerin değil, İzmir’de bulunan birçok mültecinin, mevcut koşullardan dolayı iş kollarına hiçbir zaman sahip olamadıklarını söyledi ve şöyle devam etti: “Hiçbir zaman emeklerinin karşılığını alamadılar. Kaçak çalıştıkları için işveren çoğu zaman bunu suiistimal etmeye çalıştı. Özellikle ülkeye geldikleri ilk senelerde maaşlarını dahi alamıyorlardı, alsalar da çok düşük maaşlar veriliyordu. Zaten işveren kendi ülkesinin insanına bile haksızlık yapıyordu, mültecilerin gelişiyle bu hak sömürüsü daha da artmaya başladı…” Özellikle Bornova’da bulunan Işıkkent Ayakkabıcılar Sitesi’nin sömürünün boy gösterdiği yerlerden biri olduğunu açıklayan Yanık, “Orada yaklaşık 30 bin çalışan var, 6-7 bin çalışanı Suriyeli. Neden bu kadar fazla? Bir kere sigorta derdi yok, üstelik hepsi güvencesiz çalıştığı için, paraya daha çok ihtiyaçları olduğu için Suriyeli çocuk işçiliği var. Bizim yerli insanlar çocuklarını ayakkabı sektöründe çalıştırmak istemiyorlar. Işıkkent’e uğradığınız zaman çok küçük yaşlarda bulunan çocukları görürsünüz. Çünkü işveren o çocukların babalarına, ağabeylerine 1500 ya da 2 bin vermektense, çocuklarına haftalık 200 TL veriyor” bilgisini verdi.
Yanık, son olarak, “Bundan 6-7 yıl önce Işıkkent’te bulunan 30 bin insan, (26-27 bini sigortasız çalışıyordu) Suriyeli işçilerin oraya gelip çalışması ile beraber kaos oluşturdu. Herkes birilerini şikayet etmeye başladı. Sigortadan, maliyeden daha sık denetim gelince işveren korkmaya başladı ve oradaki insanların çoğu sigortalı olmaya başladı, bu da mülteciler sayesinde oldu. Yüzde 10-20 sigortalı işçi sayısı yükseldi. Işıkkent’te yürüyüşler yapıldı. 500-600 kişi geldi, 400’den fazlası Suriyeli idi” dedi.