İşler’den önemli rapor: “İç pazarda 10 yıl geriye düşüldü”

ETİK Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet İşler, “İzmir’in geleceği Türkiye’nin de yarınıdır” diyerek, 2019 Yılı İzmir Turizm Raporu’nu, Mövenpick Hotel’de düzenlenen basın toplantısıyla konuklara sundu


  • Oluşturulma Tarihi : 23.01.2020 12:57
  • Güncelleme Tarihi : 23.01.2020 12:57
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
İşler’den önemli rapor:  “İç pazarda 10 yıl geriye düşüldü”

SULTAN GÜMÜŞ
Ege Turistik İşletmeler ve Konaklamalar Birliği (ETİK), önceki gün Mövenpick Hotel’de bir toplantı gerçekleştirerek, 2019 Yılı İzmir Turizm Raporu’nu paylaştı. ETİK ve TÜROFED temsilcilerinin yanı sıra turizm ile otelcilerin de katıldığı toplantıda İzmir’in 2019 yılına ait turizm verileri açıklanarak 2020 yılı beklentileri ortaya kondu. Hazırladıkları raporun sunumunu yapmak için kürsüye davet edilen ETİK Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet İşler, durumun çok da iç açıcı olmadığının sinyalini verdi. Darboğazın, İzmir için; kruvaziyerle, 2016’dan önce başladığını vurgulayan Başkan İşler, 2016 ile 2. darboğazı yaşadıklarını, ardından iç pazarın daralmasıyla 3. darboğazın yaşandığını kaydetti. Büyük umutla baktıkları 2023 Planları’nda merkezde olması gereken İzmir’in, bu yere getirilmezse, darboğazlardan çıkışın sayısal hedeflerde kilitlenip kalacağını belirten İşler, “Oysa İzmir 2023 hedeflerinin destek alabileceği en müsait kenttir” sözlerine dikkat çekti. İzmir’in, yaşanan krizlerde yalnız turist kaybetmediğini dile getiren İşler, 2019’da yabancı turistteki sayısal kalıpların telafi edilmesine rağmen, iç pazarda 10 yıl geriye düşüldüğünü söyledi.
KENT YÜKSEK UYUM POTANSİYELİNE SAHİP
“Ege Turistik İşletmeler ve Konaklamalar Birliği (ETİK) olarak, sizlere Ege turizminin ihtiyacı olan araştırmamızın 2019 yılı sayısı ile merhaba diyoruz” sözleriyle konuşmasına başlayan İşler, “2019 Yılı İzmir Turizm Raporu; 1980’ler öncesi, Türkiye turizminin merkezi konumundaki İzmir’in özellikle 4 önemli darboğazdan geçildiği son 10 yılını ele alıp nelerin değiştiğini ve turizmin sosyo-ekonomik katkılarının ne aşamada olduğunun kısa bir görünümünü sergilemek için hazırlandı” dedi. 1958 yılında kurulan ve ülkemizin konaklama sektöründeki ilk birliği olan Ege Turistik İşletmeler ve Konaklamalar Birliği olarak, bu tarihi misyonu böyle bir araştırma ile de güçlendirmek istediklerini aktaran İşler, “Çünkü; elimizdeki değerler ve bilgilerle inanıyoruz ki, İzmir Turizmi; Bakanlığımızın çok doğru biçimde ortaya koyduğu 2023 Vizyonu’nun merkezlerinden biri olmalıdır. Bu araştırmamızda da ortaya koyduk ki, Türkiye turizmi, özellikle turistlerin bölgesel dağılımı, gecelemeleri ve harcamaları bakımından 2016 krizinden bu yana radikal bir değişim içindedir. Bu değişim birçok yönden olumlu olsa da, ortaya konan 2023 hedeflerinin yakalanmasında bazı riskleri de barındırmaktadır. Görülmektedir ki turizmimiz; tek tip ürün üzerine odaklanmaktan kurtulmak için ciddi planlar yapmaktadır. Ve yine inanıyoruz ki, özellikle sahil ve paket turizmi merkezli destinasyonların, yeni talep çeşitliliğine uyum konusundaki düşük elastikiyetinin karşısında İzmir, yüksek uyum potansiyeline sahiptir” diye konuştu.
İZMİR’DE DARBOĞAZ, 2016’DAN ÖNCE BAŞLADI
Başkan İşler, sözlerine şöyle devam etti: “ETİK olarak, ülkemiz ve bölgemizin dünya turizm pazarındaki rekabet gücünü arttırmak, sektörde kaliteyi uluslararası düzeyin de ötesine taşımak ve dünyada lider konuma gelmek vizyonumuzun yapı taşlarını oluşturmakta kararlıyız. TÜROFED çatısı altında bulunan birliklerden biri olarak, okumakta olduğunuz İzmir Turizm 2019 Raporu ile ülkemizin 2023 Vizyonu’na katkı yapmak en büyük arzumuzdur.” Aynı zamanda İzmir’de yaşanmaya başlayan darboğaza ilişkin de konuşan İşler, “Darboğaz, İzmir için; kruvaziyerle, 2016’dan önce başladı. 2016 ile 2. darboğazı yaşadık. Ardından iç pazarın daralmasıyla 3. darboğaz yaşanıyor. Büyük umutla baktığımız 2023 Planları’nda merkezde olması gereken İzmir, bu yere getirilmezse, darboğazlardan çıkış sayısal hedeflerde kilitlenip kalacaktır. Oysa İzmir 2023 hedeflerinin destek alabileceği en müsait kenttir” sözlerine dikkat çekti.
İZMİR, YALNIZ TURİST KAYBETMEDİ!
İzmir’in, yaşanan krizlerde yalnız turist kaybetmediğini dile getiren İşler, “Yurtiçi pazarda daralma yaşarken özellikle, 2017-2019 dönemindeki ani kur artışlarına paralel olarak yurtiçi pazarda yapılan gecelemelerde ciddi daralma yaşandı. Öyle ki, 2019’da yabancı turistteki sayısal kalıplar telafi edilmesine rağmen, iç pazarda 10 yıl geriye düşüldü. Türkiye turizminin göstergeleri açısından en büyük 4. kent konumunda bulunan İzmir’de; Bakanlık ve yerel idarelerden belgeli konaklama tesisi ve yatak sayısı ılımlı oranlarda artmaya devam ediyor” dedi. İşler, son olarak, “2019 yılı stok değerlerine göre, İzmir’de toplam yatak kapasitesi 50 binin üzerindedir. Ülkemizin yatak arzının yaklaşık yüzde 4’ü İzmir’dedir. 2019 sonu verilerine göre, 450’ye yakın işletme ve belediye belgeli tesisin bulunduğu ilde; 49, 7 bin yatak faaliyette, 8,6 bin yatak da yatırım aşamasındadır. İzmir turizmi, turizm yatırımları bakımından; Antalya, İstanbul gibi hakim şehirlerin ardından gelmektedir. 2019 sonu verilerine göre İzmir’de son 10 yılda, yeni, yenileme gibi amaçlarla 130’dan fazla tesis teşvik aldı. Toplamda 2 milyar TL’yi aşan bir yatırım yapan İzmir otelleri, bu faaliyetlerde 6 bin 500’den fazla kişiye iş sağladı. Bu yatırımlarla; 22 binden fazla yeni yatak yapıldı ve 9 binden fazla yatak da yenilendi” açıklamalarında bulundu.
‘TERCİHİN SONUCU’
ETİK raporunu hazırlayan Erol Karabulut’ta İzmir’in vizyon belgesinde işaret edilse de bu şartlarda rol alabilmesinin zor olduğunu aktardı. İzmir’i yönetenlerin bir karar vermesi, turizmcinin de bunun arkasında durması gerektiğini belirten Karabulut, “Türkiye 2016’da turizm konusunda bir kriz yaşadı ancak İzmir bu sorunlar kat kat fazla hissetti. Çünkü bu kente gelen turist sayısı Antalya’nın 16’da 1’i. Turistler sayıya bakıyor. İzmir’in bir yaşam tarzı yaratması ve buna turistin dahil olması gerekiyor. Teşvik kanunuyla İzmir’e, Antalya’ya verilen destek İzmir’e verilirse ortaya başka tablo çıkar. Geçmişte İzmir’in turizmden aldığı pay ve turist sayısı bakımından çok daha yüksekti. Yine bir zamanlar en iyi fiyatları verebilen şehirlerde 400 lira ile ilk sıradaymış. Bugüne geldiğimize reel olarak yüzde 65 kaybetmiş. Bunun nedeni İzmir’in başarısızlığı ya da diğer illerin başarısı değil. Ülkede yapılan iktisadi bir tercihin sonucu. Ege içinde de benzer farklılıklar var. Rakam olarak İzmir öndeyken Muğla daha sonra bu kenti geride bıraktı” ifadelerini kullandı.

 

Haber Merkezi