İstanbul değil, İzmir tehlikede

İzmir’de son bir hafta içerisinde ardı ardına yaşanan şiddetli depremler, vatandaşı paniğe sürükledi. Menemen’de 3.9 büyüklüğünde meydana gelen deprem, İzmir için kentsel dönüşümün ne denli önemli olduğunu bir kez daha hatırlattı


  • Oluşturulma Tarihi : 08.02.2019 06:57
  • Güncelleme Tarihi : 08.02.2019 06:57
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
İstanbul değil,  İzmir tehlikede haberinin görseli

SULTAN GÜMÜŞ / ÖZEL HABER
İzmir Emlak Kulübü Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Rıdvan Akgün, son günlerde İzmir’de yaşanan depremlere ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. İzmirlileri büyük bir korkuya iten depremlerin, ciddi bir felaketin de habercisi olduğunu aktaran Akgün, yıllardır kangren hale gelen kentsel dönüşümün önemine değindi. Özellikle Karşıyaka Yalı bölgesindeki yapıların risk altında olduğunu vurgulayan Akgün, “Denizden gelen iyotla, demirlerin çürümesi ve deniz suyu ile buluşmasıyla temel adına bir şey kalmayacaktır” dedi. Herkesin İstanbul depremini beklediğini ancak İzmir’e kimsenin bakmadığını belirten Akgün, İstanbul’un aksine İzmir’in içinden diri fay geçtiğini kaydetti. Dönüşümü fırsat bilip, kenti sıfırdan inşa etmek gerektiğini söyleyen Akgün, “15 yıldır İzmir’de kayda değer hiçbir şey yapılmıyor. Göstermelik çalışmalara yer verildi ve bunun ötesine gidilmedi. Kentsel dönüşüm sağlanırsa, deprem gerçeği ortadan kalkar. Ortada bir rant varsa, bu vatandaşın olmalı” diye konuştu. Deprem Uzmanı Prof.Dr. Ahmet Ercan ise, yapılaşmanın depremi tetiklediğini vurgulayarak, “Burası Türkiye’nin en dayanıksız yeridir. Dünya üzerinde bu kadar kötü bir örnek olamaz” yorumunda bulundu.



300 İLA 500 BİN KİŞİ
Konuşmasına başlayan Akgün, şöyle ekledi: “İzmir’de deprem olgusu epey zamandır var, komplo teorileri ise çok yaygın. Kentte büyük bir deprem olması halinde ya da rakamsal olarak 6.5 şiddetinde bir deprem yaşandığı takdirde 300 ila 500 bin arasında kişinin yaşamını kaybedeceği belirtiliyor. Sürekli bu tarz rakamlar dönmeye başladı. Bu doğru mudur, değil midir, uzmanlar bu konuda neler söylüyor? Uzmanlar, bilim insanları elbette şu kadar insan ölecek demez. Onlar sadece insanları gerçekleşmesi mümkün olan şiddetli depremlere karşı uyarır ve bir felaketin yaklaşacağını açıklar. İzmir’de altı buçuğun üzerinde meydana gelecek olan herhangi bir depremde birkaç yüz bin kişinin hayatını kaybedeceği söylenmekte. Bu uzmanlarla yaptığımız bireysel sohbetlerde ortaya çıkıyor.”
“HAKİKATEN BÜYÜK KAYIP”
İzmir’de ciddi bir fay haritası olduğuna dikkati çeken Akgün, “Bunlar ise devamlı hareket halinde olan faylar. Birbirlerini tetikleyen unsurlar olabilir. Ki son deprem birçok noktadan hissedildi. Yeraltından gelen bir gürültü vardı adeta. Keza depremler çok değişkendir. Yatay, dikey birçok noktalardan vuruş yapabiliyor. Bunlar da şiddeti artıran etkenlerden” dedi. “İzmir’de şöyle ciddi bir sıkıntı var” diyerek sözlerine devam eden ve Karşıyaka Yalı’yı hedef gösteren Rıdvan Akgün, “Özellikle kentsel dönüşüm ile alakalı bir çalışma yapılmadı. Boşa geçen yıllar oldu. İzmir’de yüzde 70’in üzerinde bir bölümün yıkılıp yeniden yapılması lazım. Geçen bir gün bile bu konuda İzmir için hakikaten büyük kayıp. Depremin ötesinde, yaşanacak olan birçok doğa olayı İzmir için büyük felaket. İlerleyen zamanlarda ciddi bir deprem olması halinde özellikle Yalı’da bulunan binalar risk altına girecektir. Çünkü denizden gelen iyotla, demirlerin çürümesi ve deniz suyu ile buluşmasıyla temel adına bir şey kalmayacaktır. Yalı’da bulunan, yaşı 40’dan fazla olan tüm binalar risk teşkil etmektedir. Bu konuda derhal tedbirlerin alınması lazım” yorumunda bulundu.
“ÇOK HASSAS VE DUYARLI”
CHP’nin İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı olarak açıklanan Tunç Soyer’in, İzmir’in kentsel dönüşümüne karşı çok hassas ve duyarlı olduğunu vurgulayan Akgün, “15 yıldır İzmir’de kayda değer hiçbir şey yapılmıyor. Göstermelik çalışmalara yer verildi ve bunun ötesine gidilmedi. Tunç Soyer ise İzmir’in birçok sorununu tespit etmiş, nerede, hangi problemlere neşter vurulacağını iyi çözümlemiş biri. Kentsel dönüşüm ise İzmir için kangren hale gelmiş durumda. Tunç Soyer ile birlikte bu sorunun da üstesinden gelineceğine inanıyorum. Soyer ile birlikte kentsel dönüşümde farklı bir ivme yakalayacağımızı düşünüyorum. Yeni başkan adaylarından beklentilerimiz var” dedi.
“BÜYÜK RANT PEŞİNDELER”
Gelişen teknoloji nedeniyle yeniden yapılacak binaların hiç kuşkusuz daha dayanıklı olacağını kaydeden Akgün, “Ancak tüm bu olanaklara rağmen dönüşümü sağlamıyorlar, neden derseniz, çünkü burada dönüşümü sağlayacak olan aktörler, büyük bir rantın peşindeler. ‘Bu rantı nasıl transfer edebilirim?’ telaşı içerisindeler. Oysa ki İzmir’de bulunan müteahhitler, federasyonlar diyorlar ki, ‘bizlere bir mahalle, bir ilçe verin, müteahhitler olarak dönüştürelim.’ Fakat vermediler, vermemeye de devam ediyorlar. Bu rantın kimsenin eline geçmesini istemiyorlar. Rant olmadan da dönüşüm olmaz, bu da bir gerçek. Ama bu rant vatandaşın rantı olmalı. Kentsel dönüşüm sağlanırsa, deprem gerçeği ortadan kalkar. İzmir, Aziz Kocaoğlu döneminden kurtulup, yeni bir çağa girmek zorunda. İzmir’in çarpık binaların olmadığı, çağdaş ve estetik binaların yer alacağı, daha fazla yeşilin olabileceği ve bireyin yaşamına önem veren yeni bir vizyona ihtiyacı var” diyerek sözlerini tamamladı.
“EN DAYANIKSIZ YERİDİR”
Deprem Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Ercan ise, “İzmir’de depremsellik açısından yapılaşmanın yüzde 45’i çok kötü, yüzde 20’si ise kötü. İyi olan ise sadece yüzde 15” dedi. Deprem açısından en güvenli bölgenin Çeşme olduğunu kaydeden Ercan, İzmir’de olası bir depremde hangi evlerin yıkılacağını da açıkladı. 1 ve 2 katlı binaların yüzde 91’inin, 3 ve 5 katlı binaların ise yüzde 73’ünün yıkılacağını söyleyen Ercan, “Yeni deprem yönetmeliğine uygun sağlam betonarme evler yapılmalı” diye konuştu. İzmir’de halihazırda yapılan yapı stoğunun bilime ters olduğunu söyleyen Prof.Dr. Ercan,  Özellikle Karşıyaka, Bostanlı, Mavişehir, Çiğli ve Menemen bölgesinde halen yoğun ve yüksek yapılaşmaya gidildiğini belirtti. “Bu bir kıyımdır, bilime aykırı duruştur” sözlerine dikkati çeken Ercan, “Burası Türkiye’nin en dayanıksız yeridir. Dünya üzerinde bu kadar kötü bir örnek olamaz” yorumunda bulundu. Rum evlerinin adeta bir tabut olduğunu aktaran Ercan, bunun yanı sıra son yıllarda özellikle Çeşme Alaçatı’da ortaya çıkan ‘Rum Evleri’ modasının insanları ölüme götüren bir sevda olduğunu söyledi. Ercan, “Zenginlerin gözdesi Rum Evleri aslında onların tabutları oluyor, haberleri yok” diyerek sözlerini tamamladı.