Sayfa Yükleniyor...
İTB tarafından düzenlenen 2018/2019 sezonu çekirdeksiz kuru üzüm ve kuru incir sezon açılışı, ilk ürün töreni ve ilk ürün satışı töreninde konuşan Pakdemirli, “Milli bir marka oluşturulması gerekiyor. Üzüm ve incirde gibi markalı ürünlerimizi milli marka altında pazarlamalıyız” dedi
KENAN YEŞİL
İzmir Ticaret Borsası (İTB), 2018/2019 sezonu çekirdeksiz kuru üzüm ve kuru incir sezon açılışı, ilk ürün töreni ve ilk ürün satışı programı düzenledi. Tarım sektörünün gelişimine katkı sağlamak, üretimi ve üreticiyi teşvik etmek amacıyla, İTB tarafından yaklaşık 100 yıldır geleneksel olarak düzenlenen İlk Ürün Töreni’ne Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli katıldı. Çekirdeksiz kuru üzüm ve kuru incirde sezonun ilk ürününü getiren üreticilerin ürünleri, açık artırma usulü ile piyasa fiyatından daha yüksek bir sembolik fiyatla satışa sunuldu. Törene, Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin yanı sıra İzmir Valisi Erol Ayyıldız, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, AK Parti İzmir İl Başkanı Aydın Şengül ve İzmir milletvekilleri, bürokratlar, sivil toplum kuruluşları ve oda başkanları ile ev sahibi İTB Yönetim Kurulu Başkanı Işınsu Kestelli katıldı.
İZMİR’E TEŞEKKÜR
Konuşmasına İzmir’e teşekkür ederek başlayan Bakan Bekir Pakdemirli, “Rahmetli Özal İzmir’de milletvekili adayı oldu, seçilemedi. Sonra başbakan, cumhurbaşkanı oldu. Meclis Başkanımız Binali Yıldırım, İzmir’de belediye başkanı aday oldu, seçilemedi. Sonra başbakan, meclis başkanı oldu. Ben de milletvekili adayı oldum, seçilemedim ama bakan oldum. İzmir’e teşekkür ediyorum. İzmir medeniyetin, nezaketin, hoşgörünün, üretkenliğin, çalışkanlığın merkezidir. Hayatımın yarısını gurbette geçirmiş de olsam hep İzmir’de olasım var. Köklerimin olduğu yerdeyim” diye konuştu.
FİYAT GARANTİSİ
İTB’nin Abdülhamit Dönemi’nde kurulduğunu dile getiren Bakan Bekir Pakdemirli, tarım politikaları hakkında bilgiler aktararak şöyle konuştu: “100 yıldır bu tören geleneksel olarak var. Tarım ürünleri piyasası çok önemli. Bakanlığa ilk geldiğimizde üzerinde çalıştığımız ilk proje ‘nasıl bu ürünlerin fiyatını stabilize edebiliriz’ oldu. Bu ürünlerin yarınki fiyatını nasıl bilebiliriz, nasıl çiftçi bir yıl önceden plan, projesini yapar ve yarının fiyatını bildiği şekilde mazot, gübre plan programını yapar diye düşündük. Türkiye’nin ilk ve tek tarım ürünleri borsası burada. Tarım ürünleri borsası belli bir verimliliği gerektiriyor. Yani bu işi daha da geliştirmemiz lazım. Lisanslı depoculukla ve diğer faaliyetlerle bu çalışmaları artırmamız lazım. İleriye yönelik fiyatları yakalıyor olmamız lazım. Tarım sigortaları kapsamında arkadaşlara görev verdim. Dedim ki ‘Biz çiftçilere destek veriyoruz. Bu destekleri vermesek de geleceğe yönelik fiyat garantisi versek. Türkiye’de derinliği olan bir borsa olsa bunu yapmak çok kolay. Bu Türkiye’de henüz tam anlamıyla gerçekleşmediği için Amerika’daki borsalara Türkiye’deki fiyatlarla gidenler var. Bu fiyatlar eğer sürekli olarak tekrar eden fiyatlarsa biz bunları nasıl yurtdışı borsalarından getirip tarım sigortaları haline getirip çiftçiye ‘Senin fiyatın 10 lira eğer 8 lira olursa 2 liralık farkı sana vereceğim’ demek istiyoruz. Devlete asla yük olmayan bu desteklerden de kurtulmak ve bu desteklerin bir kısmını da vermemek mümkün olabilir diye düşünüyorum.”
5 YILLIK İŞ PLANI
5 yıllık iş planı hazırladıklarını belirten Bakan Pakdemirli, “Tarımda geliştirilecek çok alan var. 5 yıllık iş planı yazıyoruz. Bu 5 yıllık iş planı programını ekim ayında açıklayacağız. Amacımız üreticiyi güldürmek ama aynı zamanda tüketiciyi ezdirmemek. Üreticimizi enflasyon karşısında ezdirmeyeceğiz ve tüketicimizi de enflasyon karşısında ezdirmeyerek bu denge içerisinde işlerimizi takip edeceğiz” şeklinde konuştu.
MİLLİ MARKA VURGUSU
Milli bir marka oluşturulması gerektiğini vurgulayan Bakan Pakdemirli, bu marka altında da tarım ürünlerinin pazarlanmasının yapılabileceğini dile getirerek, “Üzüm ve incirde markayız. Ama milli markalarımız yok. Burada da biz devlet olarak, millet olarak, siz borsa, STK’lar olarak markalı bir şeyler yapmalıyız. 90’lı yıllardaki tekstildeki büyük kazançlar jetlere yatırım yapıldı. Jetlere değil de markaya yatırım yapmış olsaydık bugün tekstilde çok farklı noktada olabilirdik. Bunu hep birlikte oturup konuşalım” dedi.
YÜZDE 20’Sİ EGE’DEN
Türkiye’nin tarımsal ürün ihracatının yüzde 20’sinin Ege Bölgesi’nden karşılandığına dikkat çeken Bakan Pakdemirli, “İncirde 78 bin ton rekoltenin 71 bin tonunu satmışız. 287 milyon dolar da ihracatımız olmuş. Bu fena bir ihracat değil. Türkiye’nin üzüm ihracatında da geçen yıl miktarda 547 bin ton ihracat geçekleşirken 604 milyon dolar gelir getirmiş durumda. Bunların bölge ekonomisine büyük katkısı var. Ege Bölgesi’nde tarla bitkileri üretimimiz 18.3 milyon ton, meyve üretimimiz 5.4 milyon ton, sebze üretimimiz 5.6 milyon ton. Toplamda 900 milyon dolarlık bir ihracatımız var. Bu da toplam tarımsal ürünlerin ihracatında yüzde 20’sini Ege Bölgesi karşılıyor” diye konuştu.
LİSANSLI DEPOCULUĞA DESTEK
Lisanslı depoculuğu desteklediklerini vurgulayan Bakan Pakdemirli, “Nerede yapmak istiyorsanız yerle ilgili bir probleminiz varsa bu konuda her türlü desteğimizi veririz. Lisanlı depocukta biz her zaman arkanızdayız. Ahmet Güldal Bey de İzmir’in evladı. Bu konuda kendisi ile her zaman irtibata geçebilirsiniz. Lisanslı depoculukta biz her zaman arkanızda oluruz” dedi.
SUDAN AFRİKA’YA AÇILAN KAPI
Sudan ziyareti hakkında da açıklamalarda bulunan Bakan Pakdemirli, “Tarımı birçok ülkede stratejik güç olarak tanımlıyor. Aynı savunma sanayisindeki gibi çok stratejik bir konumda tanımlıyor. Ben de aynı görüşteyim. Bazı siyasetçiler diyor ki ‘Sizin Sudan’da işiniz ne? Sudan’da ne yapıyorsunuz? Türkiye’de işleri hallettiniz de Sudan’a gidiyorsunuz diyor. Ben de onlara ‘Çin’in, İngiltere’nin Amerika’nın, Fransa’nın Afrika’da işi ne?’ diye soruyorum. 2023’ e kadar Türkiye’nin sulama ile ilgili planlarını bitirdik. Plan gecikmezse 2023’e kadar sulanabilecek tüm arazileri sulayacağız. Gıdanın arz güvenliğini sağlamak istiyorsanız Türkiye sınırlarına çıkarmak gerekiyor. Bunu yapmazsanız yarın gıda arz güvenliği ile ilgili sorunlar yaşayabilirsiniz. Türkiye’nin bugüne kadar bu konuda önemli bir adımı yok. Biz Sudan’ı Afrika’yı açılan kapı olarak görüyoruz. Nedeni ise Sudan halkı bizleri çok seviyor. Bizimle birlikte bir şeyler yapmak için can atıyorlar. Arz güvenliğini sağlamak için diğer ülkelerin yaptığı gibi bizim ufka doğru bakıyor olmamız lazım. Sudan’da 831 bin hektar alanı hükümetten teslim aldık. Türkiye’nin sulanabilir arazilerinden onda biri kadar arazi aldık. Burada gıda arz güvenliğini sağlayacağız. Buradan İzmir’e bir çağrımdır. Bize tahsis edilen arazilere tarımda yatırım yapmak isteyen yatırımcılara tahsis edeceğiz. Metrekareye göre verimler Türkiye’ye göre çok yüksek. Yatırım yapmak isteyenler bizlere başvuru yapsınlar” diye konuştu.
SİYASİ DAVRANMAYACAĞIM
İzmir’in tüm meselelerinin Ankara’da takipçisi olacağını dile getiren Bakan Bekir Pakdemirli, hiçbir zaman siyasi davranmayacağını vurgulayarak şöyle konuştu: “Belediyelerin hepsi tarım sektörüne dokunmak istiyorlar. Biz burada kendi alanımıza gecekondu yapıldı gibi düşünmeyiz. Belediyelerimizle birlikte yürüyebileceğimiz, birlikte yapabileceğimiz ne varsa birlikte yaparız. Bakan olduğum dönemde İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ziyaretimize geldi. Orada kendisine bir söz verdim. Burada herkesin huzurunda tekrar etmek istiyorum. Ben asla siyasi davranmayacağım. Çünkü tüm partiler siyaset için var. Benim gidecek başka yerim yok. Tekrar İzmir’e geleceğim. O yüzden İzmir’in faydasına ne varsa burada siyasi davranmak lüksümüz yok. Asla siyasi davranmayacağız. Her konuda ben Ankara’da İzmir meselelerinin takipçisi olacağım. 81 ilin bakanıyım aynı zamanda İzmirliyim. İzmirlinin evladı olmaktan gurur duyuyorum.”
DÜŞÜŞ BEKLİYORUZ
2017 yılında Türkiye genelinde 417 bin hektar bağ sahasında yaklaşık 4,2 milyon yaş üzüm üretimi gerçekleştirildiği bilgisini veren Işınsu Kestelli, “Ülkemizde üretilen üzümlerin yaklaşık yüzde 40’ını kuru üzüm olarak değerlendiriyoruz. Dünyada kuru üzüm üretiminde ülkemiz lider konumunda. Geçen sezon dünya üzerindeki üretimin yaklaşık yüzde 30’unu Türkiye olarak biz gerçekleştirdik. Yapılan çalışmalar sayesinde 2017/2018 sezonu için hesaplanan 310 bin ton rekolte, tahmini de aşarak 355 bin ton civarına ulaştı. Ancak bu yıl için, iklim koşullarının da etkisiyle bir miktar düşüş bekliyoruz” dedi.
REKOR İHRACAT
Türkiye’nin kuru üzüm üreticisi ülkeler arasında iç tüketimi en az ülkelerden biri olduğuna dikkat çeken Kestelli, bu sebeple ve dış pazarlarda Türk üzümüne olan talep nedeniyle üretilen kuru üzümün yaklaşık yüzde 85’inin ihraç edildiğini söyledi. Sona eren 2017/2018 sezonunda dünya üzerindeki 110 ülkeye, 280 bin ton gibi rekor miktarda kuru üzüm ihracatı yapıldığını belirten Kestelli, “Bu ihracat karşılığında elde ettiğimiz döviz miktarı ise 453 milyon dolar. İhracatımızın yüzde 80’ini, başta İngiltere, Almanya, Hollanda ve İtalya olmak üzere, Avrupa ülkelerine gerçekleştiriyoruz” şeklinde konuştu.
Kuru üzüm gibi kuru incirin de önemine değinen Kestelli, şöyle konuştu: “Üretim ve ihracatta dünya lideriyiz. Dünyada üretilen kuru incirin neredeyse yarısı ülkemiz tarafından üretiliyor. 78 bin ton olarak tahmin ettiğimiz 2017/2018 sezonu rekoltesi, beklentilerimize oldukça yakın bir seviyede gerçekleşti. İhracat miktarımız sona eren 2017/2018 sezonunda 62 bin tona, ihracat gelirimiz ise 270 milyon dolara ulaştı. Başta Fransa, ABD ve Almanya olmak üzere 111 ülkeye kuru incir ihracatı yaptık. 7 bin ton civarında iç tüketimin gerçekleştiği geçen sezonda, yaklaşık 12 bin ton kuru incirin de 2018/2019 sezonuna devrettiğini tahmin ediyoruz.”
Kuru incir rekolte tahmin çalışmasını 2018/2019 sezonu için de tamamladıklarını belirten Kestelli, “Bu çalışmaya göre 2018/2019 sezonu rekolte tahminimiz, tüm kalite grupları dahil olmak üzere 80 bin ton üretim olacağı yönünde. Ancak, özellikle iklim koşullarının olumsuz etkisi ile iş malı olarak tabir ettiğimiz kaliteli incir miktarında geçen yıla göre azalma olduğunu söyleyebiliriz” diye konuştu
İZMİR’DE TARIM 2,5 KAT BÜYÜDÜ
Tarım ve hayvancılığın temel sektör olduğuna inanarak birçok proje gerçekleştirdiklerini belirten İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, bu projelerin tarımın kalkınması için çok başarılı olduğunu söyledi. Projeler sayesinde İzmir’de tarımın 2,5 kat büyüdüğünü aktaran Kocaoğlu, “Mülkiyet yasasından dolayı arazilerimiz her gün biraz daha bölünüyor. Bunun formülünün bulunması gerekiyor. Adına ister birlik, ister bir kooperatif deyin bir şemsiye oluşturup üretim ve pazarlamada güç yakalamak, üreticilerin ürünlerinin zayi olmaması için zorunluluktur. İzmir’de bir bakanımız mutlaka ülkemiz tarımı için faydalı olacağına canı gönülden inanıyorum. Ege tarımda büyük öneme sahiptir. Hep birlikte tarımı hak ettiği yere getirmek hepimizin asli görevidir” dedi.
İLK ÜRÜN SATIŞI AÇIK ARTIRMA İLE YAPILDI
Törende, Egeli üreticilerin yetiştirdiği ürünlerin sembolik olarak ilk satışı da açık artırma usulü ile yapıldı. Buna göre; Manisa’dan gelen üretici Yusuf Afşar’ın kuru üzümünün kilosunu 350 TL’den İzmir Ticaret Borsası aldı. Aydın’dan gelen üretici Mustafa Gümüşoğlu’nun kuru incirinin kilosunu da 350 TL’den Ege İhracatçı Birlikleri aldı