- Gündem
- 17.05.2025 00:57
Felsefeleri, ‘Görüyorsam, duyuyorsam sorumluyum!’ Her ay ihtiyacı olan ailelere düzenli yiyecek yardımı yapıyor, öğrencilere burs veriyorlar. Kimin ne derdi varsa koşuyorlar. Çünkü onlar diyor ki, “Burada başkasına yardım yok. Burada kişi önce kendine yardım eder.”
ÇAĞLA GENİŞ-ÖZEL HABER
Onlar, her şeyden bağımsız yalnızca gönüllülük esasıyla yüreklerini ortaya koyuyorlar. Aralarında büyük bir dayanışma ve yardımlaşma var. Felsefeleri de, “Görüyorsam, duyuyorsam sorumluyum!” İzmir’de yardıma muhtaç kişilere ulaşmak için kapı kapı geziyorlar. İçlerinde öğrenci, işsiz de var mühendis, doktor da… Her ay ihtiyacı olan ailelere düzenli yiyecek yardımı yapıyor, öğrencilere burs veriyorlar. Kısacası kimin ne derdi varsa koşuyorlar. Üstelik bütün bu yapılanlar, gönüllülerin bağış ve yardımlarıyla oluyor. Ocak ayından beri Alsancak semtindeki iki katlı dernek binasında faaliyetlerini sürdüren ‘İzmir Gönüllüleri Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği’, kısa zamanda kocaman bir iyilik ordusuna dönüştü. Çünkü onlar diyorlar ki, “Burada başkasına yardım yok. Burada kişi önce kendine yardım eder. Kendini sevmeyi, insanları sevmeyi öğrenir…”
DELİLER KAHVEHANESİ ÖRNEK OLDU
Dernekte insanlık için gönüllü olarak çalışan çok sayıda insan var. Onlardan biri de Bahadır Pekdoğan. Dernek faaliyetlerinin yaklaşık 9 ay önce başladığını belirten Pekdoğan, tamamen gönüllülük esasına dayalı bir dayanışma faaliyeti yürüttüklerini vurgulayarak “İstanbul’da bir yardım faaliyeti olan Deliler Kahvehanesi’nin yaptığı güzel işleri gördükçe, kurucusu Ali Denizci’ye sosyal medya üzerinden mesaj attım. İstedim ki biz de İzmir’de bir araya gelelim ve güzel şeylere vesile olalım. Beni yönlendirdiği kişiyle birlikte haftada bir aile ziyaretleri yapmaya başladık. 7-8 aileye yardım ederek başladık bu gönüllülük hareketine. 9 ay önce ise derneğimizi kurduk. Alsancak’ta iki katlı bir binamız var. Alt katımızı butik yapma kararı aldık; ikinci el kıyafetler yıkanıp ütülenerek askıdaki yerlerini alacak. Böylece ihtiyaç sahibi aileler, normal bir mağazaya girer gibi bu butikten ‘kendi istediklerini’ alıp çıkabilecek” dedi.
İYİLİK ATÖLYESİ
‘İzmir Gönüllüleri’ adlı WhatsApp grubu üzerinden gönüllülerle sürekli iletişim halinde olduklarını ve kapı kapı gezerek ihtiyaç sahibi aileleri belirlediklerini anlatan Pekdoğan, “Gönüllülerimizin bireysel yeteneklerine göre her hafta atölye çalışmaları yapıyoruz. Fotoğrafçılık, masal anlatımı, dikiş nakış, ritim, ayraç yapımı gibi atölyelerimiz var. Giriş ücreti olarak para değil erzak yardımı talep ediyoruz. Örneğin çay, bulgur, pirinç… Buradan topladığımız gıdaları her ay ailelerimize erzak yardımı olarak ulaştırıyoruz. Ayda 70 aileye gıda yardımında bulunuyoruz. Üstelik ‘Ramazan kolisi’ mantığıyla değil. Gıda mühendisleri tarafından hazırlanan; içinde et, süt, peynir, yumurta olan paketler. Bir ailenin her ay alması gereken besin grupları miktarlarına göre hazırlanıyor. Her ay 10 öğrenciye burs veriyoruz. Aralarında ilkokul öğrencileri de var üniversiteliler de” ifadelerini kullandı.
İŞSİZ DE VAR MÜHENDİS, DOKTOR DA…
Her yaş grubundan dernek gönüllüleri bulunduğunu ve her birinin farklı meslek gruplarından olduğunu kaydeden Pekdoğan, şunları söyledi: “2 hafta önce yaptığımız gıda dağıtımında 13 yaşından 65 yaşına kadar gönüllülerimiz vardı. Aralarında öğrenci, doktor, öğretmen, avukat, mühendis, akademisyen, işsiz bile var. Bu kadar insanı bir araya getiren şey, herkesin iyileşme sürecine dahil olması. İzmir Gönüllüleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği, gönüllülüğün esas olduğu bir hareket… Kapı kapı gezerek ihtiyaç sahibi ailelere ulaşıyoruz. Yardım ettiğimiz ailelerin çoğunluğu Basmane’de ikamet ediyor. Torbalı, Buca, Bornova bölgesinde de ailelerimiz var. En doğru yardım direkt temasla yapılandır, şeffaflık içermelidir. Hiyerarşik bir sıra olmamalıdır. Dernekten birinin daha ekonomik gıda alımına dair bir fikri varsa bu değerlendirilmelidir. Burada tam olarak yapılan da budur.”
ONLARA KARDEŞ, EVLAT OLMAK İSTİYORUZ
Asıl amaçlarının kişilerin maddi ihtiyaçlarının yanı sıra manevi ihtiyaçlarını da gidermeye çalışmak olduğunu söyleyen Pekdoğan, “Onlara kardeş, evlat olmak istiyoruz. Onlarla bir ilişki kurmak, elimizden geldiğince yaralarına merhem olmak insan olmanın sorumluluğu. Bizler bunu yerine getirebiliyor olmayı umut ediyoruz. Aslında dışarıdan bakıldığında bizler onlara yardım ediyoruz gibi görünse de, onların bize daha fazla yardımı dokunuyor. Onların mutluluğunu gözlerinde görmek, bizim onlara verdiğimiz bir gıda paketinden çok daha önemli. Burada başkasına yardım yok. Burada kişi önce kendine yardım eder. Kendini sevmeyi, insanları sevmeyi öğrenir. Burada herkes gönüllü yapar işini ve tek kuruş talep etmez. Bütün bu yapılanlar, gönüllülerin bağış ve yardımlarıyla oluyor. Burada bir ekip var, siz ve benden oluşan, ‘Ben de bu işin ucundan tutayım’ diyen gönüllüler. Biz elimizden geldiğince, kimsenin dokunmadığı insanlara dokunmaya çalışıyoruz” açıklamasında bulundu.
İNSAN OLDUĞUNUZU HATIRLIYORSUNUZ
Dernek gönüllülerinden olan 47 yaşındaki deri işçisi Sami Akyıldırım de içinde bulunduğu gönüllülük hareketinden şöyle bahsetti: “Burada toplumun tüm kesimleriyle yapılan gönülden bir dayanışma var. İyilik, iyileştirici bir şey... Çoğu insan yanından geçenlerin gözyaşlarını, asık suratlarını umursamıyor. Toplum olarak bencilleştik. Ama burada küçük bir çocuğun yüzündeki gülümsemeyi gördüğünüzde insan olduğunuzu hatırlıyorsunuz.”
HAYATIN TOZPEMBE OLMADIĞINI ANLADIM
Diğer bir dernek gönüllüsü 35 yaşındaki dilbilimci Yasemin Yeni ise “Birkaç etkinliğe katıldıktan sonra hayatın tozpembe olmadığını anladım. Günümüzde insanlar yalnızca kendi hayatlarını önemseyerek yaşıyorlar. Ama bizden başka hayatlar da var ve bunları gördükçe kafamızı çevirip gitmememiz gerekiyor. Çünkü ancak dayanışma ile ayağa kalkabiliriz. Biz buraya aslında kendimize yardım etmek için geliyoruz. Kendinize yardım etmek, unuttuklarınızı hatırlamak ve iyileşmek için buraya gelin. Birlik olmaya, hayatlara dokunmaya gönüllü olun” ifadelerini kullandı.
SİYASET, DİN, IRK GÜNDEME GELMİYOR
İlahiyat Fakültesi mezunu 24 yaşındaki Yeşim İba, şunları söyledi: “Bir yandan KPSS’ye hazırlanıyorum bir yandan da derneğimiz aracılığıyla ihtiyaç sahipleri için yardım çalışmaları içinde yer alıyorum. Burada siyaset, din, ırk gündeme gelmiyor. Bazı insanlar yardım etmeyi tanrıcılık olarak algılar. Nerede bir ihtiyaç sahibi varsa ona koşmaya çalışırlar. Her yere koşup her yere ulaşmanız mümkün değil. Burada ne yapıyorsak kalbimizde hissediyoruz. Bunun daha kıymetli olduğunu düşünüyorum.”
ÖNYARGISIZ OLMAYI ÖĞRENDİM
“Burada önyargısız olmayı öğrendim” diyen 36 yaşındaki bankacı Deniz Kaya da “İstanbul’da Deliler Kahvehanesi’ni ziyaret etmiştim. Oradaki dayanışma ve yardımlaşma beni çok etkilemişti. O yüzden İzmir’deki bu oluşumun içinde olmak istedim. Burayı diğer derneklerden ayıran şey şu bence. Onlar hep başkalarına yardım ettiklerini düşünürler. Biz burada kendimize yardım ediyoruz. Burada olabilmek için can atıyoruz” diye konuştu.