- Gündem
- 14.05.2025 19:07
İzmir Arabulucular Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Avukat Sinem Hacıeminoğlu, “İzmirlilerin arabulucuyu sevdiğini gördük. Türkiye genelinde birinci sırada İstanbul, ikinci sırada Bursa, üçüncü sırada İzmir bulunuyor” dedi
E. ÇAĞLA GENİŞ-ÖZEL HABER
Türkiye Barolar Birliği (TBB) Eğitim Merkezi Yürütme Kurulu Üyesi ve İzmir Arabulucular Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Avukat Sinem Hacıeminoğlu, şu ana kadar 130 bin dosyada arabuluculuk çözüm yöntemi kullanıldığını, bu uyuşmazlık sayısının yüzde 65’inin anlaşma ile sonuçlandığını söyleyerek, “İzmirlilerin arabulucuyu sevdiğini gördük. Türkiye genelinde arabuluculuğa baktığımız zaman birinci sırada İstanbul, ikinci sırada Bursa, üçüncü sırada ise İzmir bulunuyor” dedi.
İZMİR ÜÇÜNCÜ SIRADA
İzmir Arabulucular Derneği’nin; arabulucuğun tanıtımı, geliştirilmesi, uygulanmasının yaygınlaştırılması amacıyla kurulduğunu ve bugün itibariyle 190 üyesi bulunduğunu belirten Hacıeminoğlu, “İzmirlilerin arabulucuyu sevdiğini gördük. Türkiye genelinde arabuluculuğa baktığımız zaman birinci sırada İstanbul, ikinci sırada Bursa, üçüncü sırada ise İzmir bulunuyor. İzmir’in arabuluculuk konusunda ilk sıralarda yer almasında, İZARADER’in çeşitli üniversite, dernek ve sivil toplum kuruşları ile birlikte üyelerini, eğitim, konferans ve seminerlerle desteklemesinin rolü çok büyüktür. Dernek olarak, kurulduğumuz günden bu yana, arabuluculuk ruhunu ayakta tutan çalışmalar yapmaya gayret gösteriyoruz. Üyelerimizin dernek içinde aktif ve istekli olması, çalışma azmimizi artırıyor” dedi.
KİMLER ARABULUCU OLABİLİR?
Arabulucularda aranan kriterler hakkında bilgi veren Hacıeminoğlu, “Türkiye’de sadece en az beş yıllık mesleki deneyimi olan hukuk fakültesi mezunları arabuluculuk yapabilir. Adalet Bakanlığı siciline kayıtlı arabulucu olabilmek için Bakanlıkça lisanslanan eğitim kurumlarından teorik ve pratik en az 48 saat eğitim alınması gerekir. Eğitimden sonra Bakanlığın açtığı yazılı sınavı geçip sicile kaydolanlar arabulucu unvanını kazanır. Arabuluculuk siciline kayıt olabilmek için, Türk vatandaşı olmalı, hukuk fakültesi mezunu ve mesleğinde en az 5 yıl kıdeme sahip olmalı, tam ehliyeti olmalı, ayrıca kasten işlenen bir suçtan bir yıldan fazla cezaya mahkum edilmemiş olmak ve terör örgütleriyle iltisak ya da irtibatınızın bulunmaması gerekir” ifadelerini kullandı.
ZORUNLU VE İHTİYARİ ARABULUCULUK
Arabuluculuğun ‘zorunlu arabuluculuk’ ve ‘ihtiyari arabuluculuk’ olmak üzere ikiye ayrıldığını dile getiren Hacıeminoğlu, şunları söyledi: “Bazı uyuşmazlıklar için mahkemeye dava açmadan önce arabulucuya gitme zorunluluğu vardır. Zorunlu arabuluculuk, bu uyuşmazlıklar açısından dava şartıdır. Yani arabulucuya gitmeden açılan dava, dava şartı yokluğu nedeniyle reddedilir. İş davalarına konu olan bazı talepler (kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla mesai ücreti, maaşlar vb.) zorunlu arabuluculuk kapsamına alınmıştır. İhtiyari arabuluculuk, ihtiyari arabuluculuk, tarafların bir arabulucuya gitme zorunluluğu olmadığı halde uyuşmazlığın çözümü için dava açmadan önce arabulucuya başvurmayı tercih etmesidir. Taraflar üzerinde tasarruf edebilecekleri her türlü özel hukuk uyuşmazlığıyla ilgili ihtiyari arabuluculuk yoluna başvurabilir. Türkiye’de arabuluculuğa dava açılmadan önce ya da dava sırasında başvurulabilir. Dava öncesi arabuluculukta taraflar anlaşmaya varırlarsa artık davaya gerek kalmayacaktır. Taraflar dava açıldıktan sonra hakimler, tarafları arabuluculuk hakkında bilgilendirirler. Taraflar anlaşırlarsa mahkeme davayı görmeyi bırakır ve artık tarafların anlaştıkları metin geçerli olur. Anlaşamazlarsa dava kaldığı yerden devam eder ve olay hakkında mahkeme karar verir.”
ZAMAN VE MALİYET YÖNÜNDEN KAZANÇLI
Arabuluculuk çözüm yönteminin faydalarına değinen Hacıeminoğlu, “Uzlaşma kültürünün yaygınlaşması arabuluculuk yoluna etkinlik ve süreklilik kazandıracaktır. Uyuşmazlığın tarafları arabuluculuk yoluyla hem toplumsal barışa hizmet edecekler, hem dostane ilişkilerini devam ettirebilecekler hem de zaman ve maliyet yönünden kazançlı çıkacaklardır. Bu yöntem sayesinde mahkemelerin de iş yükü bir nebze olsun azalmış olacaktır. Taraflar arasında iletişimin kurulmasını sağlayacak olan arabuluculuk yönteminde anlaşma sağlanamasa dahi en azından bir iletişimin kurulması dahi taraflar açısından bir başarı olacaktır. Şayet arabuluculuk süreci sonunda taraflar anlaşırlarsa ve anlaşma metni hazırlanıp taraflar ve arabulucu tarafından da imzalanırsa imza sonrasında taraflardan herhangi birisi yetkili sulh hukuk mahkemesine giderek bu anlaşmaya icra edilebilirlik şerhi dediğimiz bir şerh işleterek anlaşmaya mahkeme ilamı niteliği kazandırabilir. Peki, bu ne fayda sağlar? Anlaşmadaki edimler yerine getirilmezse diğer taraf tıpkı bir mahkeme ilamı gibi bu anlaşmayı icraya koyarak alacağını tahsil etme yoluna gidebilir” diye konuştu.
EMİN ADIMLARLA İLERLİYOR
Hacıeminoğlu, “Arabuluculuk, Türk Hukuk Sistemi’nde benimsendi mi?” sorusuna ise şöyle yanıt verdi: “Türkiye’de yavaş ama emin adımlarla ilerliyor. Sadece kanuni düzenlemeler yeterli olmayıp, ek olarak toplumu ve hukuk camiasını bilgilendirmek ve işini iyi yapan arabulucuların yetiştirilmesi gerekiyor. Adalet Bakanlığı arabuluculuğun doğal bir süreç içinde benimsenmesi için gereken her türlü faaliyeti titizlikle yürütüyor.” Arabuluculukta yaşanan sıkıntılara ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Hacıeminoğlu, “Taraflar açısından, sürecin nasıl işlediğinden haberdar olmamaları, arabulucuyu süreçte hakim/karar veren merci olarak görmeleri, toplantıya hazırlıksız gelmeleri, hala toplumda yaygınlaşmayan uzlaşma kültürü, mahkemelerde adaletin sağlanacağı inancı, işçi-işveren uyuşmazlıklarındaki güç dengesizliği ve harici anlaşmaların yapılması. Arabulucular açısından ise tarafları bir araya getirme sıkıntısı yaşanması, dava şartı arabuluculuğun uygulanmaya başlamasıyla, alternatif bir çözüm yolu olarak görmek yerine, usuli bir işlem olarak değerlendirilmesi” dedi.
ARABULUCU TARAFSIZDIR
Arabulucu ve avukat arasındaki farka değinen Hacıeminoğlu, “Avukat, hukuki ilişkilerin düzenlenmesi ve hukuki uyuşmazlıkların çözümünde bilgi ve tecrübesini adaletin hizmetine ve kişilerin yararlanmasına sunan kimsedir. Avukat, uyuşmazlık taraflarından birini temsil eder; onun hak ve menfaatlerinin korunmasına yardımcı olur, dolayısıyla taraflıdır. Arabulucu ise uyuşmazlığın çözümüne yardımcı olur, tarafı temsil etmez; bilakis tarafsızdır. Avukat, hukuki bilgisi ile taraflara hizmet sunarken; arabulucu, tarafa hukuki açıdan görüş vermez, yol göstermez. Ancak bu konuda bir ihtiyaç olması halinde, ihtiyaç duyan taraflara bir avukata başvurarak hukuki tavsiye almalarını önerebilir. Avukatlık mesleğini icra etmek için, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’ndaki şartları taşıyan hukuk fakültesi mezunlarının avukatlık stajını tamamladıktan sonra bir baroya kayıt olmaları gerekmektedir. Arabulucu olabilmek için ise kanundaki şartları taşımak ve Adalet Bakanlığı Arabuluculuk Daire Başkanlığı’nın tuttuğu sicile kaydolmak gerekir. Her bir taraf avukatını seçerken serbestçe hareket edebilirken, arabulucunun seçimi veya hangi usulle atanacağı konusunda tarafların tümünün ortaklaşa karar vermeleri gerekir” şeklinde konuştu.
ARABULUCULUĞUN AMAÇ VE İLKELERİ
-İradi olması: Tarafların arabuluculuğa başvurmada, başvurdukları arabuluculuğu yürütmede ve yürütülen süreci sonlandırmada her an özgür olduklarını anlatır. Kimse bir arabuluculuk sürecinde anlaşmaya veya anlaşmamaya zorlanamaz.
-Eşitlik: Arabuluculuğa katılan taraflar, ekonomik durumlarına, sosyal statülerine bakılmaksızın eşit haklara sahiptirler. Arabuluculukta bir tarafın söz hakkı engellenemeyeceği gibi, sürecin dışında da bırakılamaz.
-Tarafsızlık: Arabulucu süreç boyunca tarafsız olmak zorundadır. Arabulucu bir tarafı tutamaz, süreci bir tarafın işine gelecek şekilde yönetemez
-Gizlilik: Arabuluculuk gizlidir. Arabuluculukta ileri sürülen görüşler, belgeler, teklifler ve ikrarlar gizlidir, tarafların muvafakatı olmadıkça kullanılamaz.
Arabuluculuk insanlar arasındaki ilişkileri korur. Arabuluculuk temelinde dostane bir çözüm yolu olduğundan ilişkilerin kötüye gitmesini engeller ve geleceğe yönelik sonuçlar doğurur. Arabuluculukta taraflar iletişimi sürdürdüklerinden isteklerine uygun ortak bir çözüm bulma şansları yüksektir.
Arabuluculuk pratik ve çabuk çözüm sağlar. Davaya konu olaylar mahkeme tarafından ortalama en erken sekiz ayda, ortalama olarak dört yılda çözülürken arabuluculukta sonuca üç saat ila bir haftalık sürelerde ulaşılabilir. Bu nedenle yaşanan uyuşmazlığın kısa sürede çözülmesini arabuluculuğu seçebilirler. Arabuluculuk ekonomiktir. Dava sırasında yapılması gereken masraflar, avukatlık ücretleri ve hakkın geç alınması karşısında arabuluculuk makul ücretlerle çözüme ulaşmayı sağlar. Bu nedenle taraflar çekinmeden kendilerini rahatça ifade etme olanağı bulurlar. Arabuluculukta sürecin kontrolü tarafların elindedir ve onların iradesi hakimdir. Arabuluculukta sadece tarafların mutabık kaldığı konularda anlaşma yapılır. Taraflar arabuluculuktan her an vazgeçebilirler. Kimse istemediği bir anlaşmayı imzalamaya zorlanamaz.