İzmir mobilyanın ihracat üssü haline gelecek

İzmir Marangozlar ve Mobilyacılar Odası Başkan Adayı Seyfettin Dağ, mobilya esnafının krizden etkilenmemesinin tek yolunun ihracata yönelmek olduğunu söyledi. 22 yıldır 40’tan fazla ülkeye ihracat yaptığını kaydeden Dağ, “Açıkçası sektörü rahatlatacak tek şey ihracattır. Biz de çok iddialıyız. İzmir’i mobilya üretiminde ihracat üssü haline getireceğiz. İngilizce, Arapça, İbranice ve Farsça biliyorum. Dünyanın her tarafına uzanan sektörel iş ağımı ve yılların tecrübesini meslektaşlarımın hizmetine sunmak istiyorum. Tek çıkış yok ihracat, onun da çözümü bizde” dedi. Dağ, iç pazarın da ihmal edilmemesi gerektiğini vurgulayarak, “Tabii iç pazarı da ihmal etmemek lazım. Türkiye’nin 81 ilinde var olma imkanımız var. Seçildiğimiz takdirde hem ülkemiz içinde hem yurtdışında kurduğumuz bağlantılarla sektörü canlandıracağız” sözlerine yer verdi.


  • Oluşturulma Tarihi : 22.12.2021 06:31
  • Güncelleme Tarihi : 22.12.2021 06:31
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
İzmir mobilyanın ihracat üssü haline gelecek haberinin görseli

“Mobilya esnafımızı güçle ihracat ağıyla ayağa kaldıracağız”

İLKSES - İzmir Marangozlar ve Mobilyacılar Odası Başkan Adayı Seyfettin Dağ, esnafın döviz kurunun yarattığı kriz ortamından ancak ihracatla kurtulabileceğini söyledi

Seyfettin Dağ, büyük ihtimalle Ocak ayında yapılacak İzmir Marangozlar ve Mobilyacılar Odası seçimleri için çalışmalarını sürdürüyor. Aylardır esnafı kapı kapı gezerek sorunlarını dinleyen Dağ, sektörün durumunu ve hedeflerini anlattı. Döviz kurunun yarattığı sıkıntılara değinen Dağ, “Açıkçası sektörü rahatlatacak tek şey ihracattır. Biz de çok iddialıyız. İzmir’i mobilya üretiminde ihracat üssü haline getireceğiz. İzmir’de yaz gelir iş durur. Kış gelir iş durur. Ramazan ayı gelir iş durur. Bu döngü sürer gider. Oysa bu bir kader değil. Çözümü var. İzmir’in pazara yani ihracata ihtiyacı var” dedi.

-Seyfettin bey, öncelikle adaylık kararınızı anlatır mısınız?

Mobilyacılık sektöründe 45 yılı bulan bir geçmişim var. Çıraklıktan başlayarak mesleğin her kademesinde yer aldım. Son 22 yıldır tamamen ihracat ağırlıklı çalışıyorum. Firmam bugüne kadar 40’tan fazla ülkede ihracat yaptım. İyi derecede Arapça, orta derecede İngilizce, İbranice ve Farsça biliyorum. Evli ve dört çocuk babasıyım. Hayatımı mobilyacılık mesleğinden kazandım. Çocuklarımı bu mesleğin sayesinde yetiştirdim. Sayısız ülke gezdim ve dostlar tanıdım. Kısacası bu mesleğe çok şey borçluyum. Bugün, bu borcu ödeme zamanıdır, diyerek bu yola çıktım. Tabii meslektaşlarımın teşviki ve destekleri de bu kararda çok etkili oldu.

-Peki, İzmir’de mobilya sektöründe tespit ettiğiniz hangi sıkıntı size bu kararı aldırdı?

Tek bir sıkıntıdan söz etmek eksik kalır. Ama genel olarak İzmir’in bu sektör adına hak ettiği yerde olmadığını söylemek zor değil.

-Bu konuyu biraz açar mısınız?

Tabii. İzmir, her türlü ulaşım imkanına sahip bir kent. Limanı, havaalanı, karayolu; her açıdan avantajlı bir konumda. Akdeniz ülkelerine yakın  ve aynı zamanda Türkiye’nin güçlü Pazar alanlarına da ulaşımı kolay olan bir yerde. Buna rağmen ne iç ne dış pazarda istenilen yerdeyiz. Tabii, sektör mensupları olarak bizlerin yaşadığı fiziki ve teknik sıkıntılar ayrıca konuşulması gereken bir husus.

-Pandemi ortamına girdiğimizden bu yana bütün sektörler bir şekilde bu durumdan etkilendi. Şimdi de döviz kurunun yarattığı bir kriz ortamı var. Dövize müdahaleler de söz konusu. Siz sürekli sahadasınız. Sektörünüz bu ortamdan nasıl etkileniyor?

Türk Lirası’nın değer hızla değer kaybettiği ortamda sahadaydık. Açıkçası esnafın adeta iş bıraktığını, atölyesine üretimi durdurduğunu veya sipariş almayı bıraktığını anında gördük. Zaten bir süredir devam eden bir hammadde-malzeme sıkıntısı vardı. Bu belirsiz ortamda üretimin düştüğünü söylememiz mümkün. Özellikle malzeme fiyatlarında hızla yaşanan artış esnafımızı fiyat veremez hale getirdi. Bu konuda yer yer kamuoyunun ve yetkililerin dikkatini çekmek için basın açıklaması yaptık. Bu arada pek tabii TL’nin değer kazanmasının önünün açılmasını bekleriz. Yer yer yapılan açıklamalar da sevindirici. Ancak, biz sektör olarak her açıdan ihracatı güçlendirecek hamlelerle sektörün geleceğini düşünmeliyiz.

-Peki sizin projelerinize geçecek olursak…Ekonomik koşullar ortada. Sizin hedefiniz nedir?

Açıkçası sektörü rahatlatacak tek şey ihracattır. Biz de çok iddialıyız. İzmir’i mobilya üretiminde ihracat üssü haline getireceğiz. İzmir’de yaz gelir iş durur. Kış gelir iş durur. Ramazan ayı gelir iş durur. Bu döngü sürer gider. Oysa bu bir kader değil. Çözümü var. İzmir’in pazara yani ihracata ihtiyacı var. Tecrübeli, donanımlı, öncelikle pazar alanı olabilecek ülkeleri karış karış bilen bir ekip olarak sahada olacağız. Tabii iç pazarı da ihmal etmemek lazım. Türkiye’nin 81 ilinde var olma imkanımız var. Seçildiğimiz takdirde hem ülkemiz içinde hem yurtdışında kurduğumuz bağlantılarla sektörü canlandıracağız.

-Sahada bu hedeflerinizi tabii esnafa anlatıyorsunuz…

Açıkçası mobilyacı esnafı böyle bir atılımı bekliyor. Her krizde en çok etkilenen esnaf grubundan biriyiz biz. İhracatımız olsa biz bu kadar sıkıntıyı yaşamayız. Dışarıdan gelen sıcak para hem esnafı ayakta tutar hem ülke ekonomisine katkı sunar. Bu kriz ortamında ihracatı güçlü bir sektör olsaydık, krizi en az zararla atlatırdık. İşte tam da bu nedenle tecrübemi sektörün hizmetine sunmak istiyorum. Bizden sonra da genç yeni meslektaşlarımıza sektör adına sağlıklı bir ortam bırakmak istiyoruz.

Nasıl bir yol izleyeceksiniz?

Bir kere sadece meslek odası  olarak değil, paydaşlarımızla çalışacağız. Ne yaparsanız yapın, öncelikle kendi kamuoyunuzu oluşturmanız gerek. Sektörümüzün büyümesi için ulusal ve uluslararası ticaret bizim için çok önemli. 9 üniversitenin bulunduğu kentimizde dış ticaret okuyarak mezun olan ve ihracat mevzuatını iyi bilen gençlerimizden faydalanacağız. Departmanlarımız tüm dünyada bulunan  T.C elçiliklerimizin  bünyesindeki ticaret müşavirliklerimiz ile o ülkelerdeki ithalatçı firmalara  İzmir’i tanıtarak firmaları ülkemize davet edip tüm üyelerimizle tanışmalarını sağlayacağız.  Mobilya sektöründeki tüm gelişmeleri dünya ölçeğinde takip ederek üyelerimizle paylaşacağız. Bütün bunlar ihracat adına bir perspektifi ortaya koyar ve bu alanda sektörü geliştirir.

-Peki İzmir mobilyasının tanıtımı konusunda ne yapacaksınız?

Bunun yolları var; ama önce başlamak lazım. Sektörümüzün pazar ihtiyacı için elimizi taşın altına koyacağız. Üyelerimizden vize alarak  seçildiğimizde oda yönetimi, Sanayi ve Ticaret Odası Mobilya Komiteleri ile birlikte tüm illerimizde bulunan odalarımızla iletişime geçeceğiz. Firmalarımızın perakende satıcıları ile bir araya gelmesini sağlayacağız. Her ilde ürün satacağımız en az 15 firma tespit edip bayi oluşturacağız. Türkiye’nin her tarafında “İZMİR MOBİLYASIDIR” yazısını herkesin okumasını sağlayacağız. Bu bizim en büyük hedeflerimizden. Ancak, kent içinde yapılacak etkinliklerle, dijital ağları doğru ve iyi kullanarak da ciddi sonuçlar alacağımızı şimdiden söyleyebilirim.

-Söyleşimizin başında İzmir mobilya ortamının fiziki-teknik sorunlarından söz ettiniz. Bunu biraz açar mısınız?

Öncelikle Karabağlar-Buca sınırları içinde kalan mobilya sitemizin daha sağlıklı bir ortamda hizmet üretmesi gerekir. Gerçi, 11 bini aşkın firmanın ve 50 binden fazla emekçinin hayatını kazandığı bu sitenin şehrin ortasında olması sıkıntılı bir durum. Buranın mecburen tahliye edilmesi lazım. Bu konu için de hükümet ve yerel yönetim düzeyinde görüşmelerimiz olacak. Ama burası şehir içinde hizmet ettiği sürece başta atıkların toplanması olmak üzere çeşitli sorunlardan kurtulması gerekiyor. Esnafımız her an yangın korkusuyla yaşıyor. Bunun için esnafımızın oda öncülüğünde birliğini sağlamamamız gerekiyor. Ardından zaten bütün sorunlar çözüm yoluna girer. Yani kendi sorunlarının çözümü için sesimizi yükselteceğiz. Bunun dışında sitenin güvenliği, sokak başlarına tabelalar koymak gibi ayrıntılı çalışmalarla siteyi daha çalışılır hale getireceğiz.

-Bu kadar geniş kapsamlı bir alanda nasıl bir çalışma izleyeceksiniz? Bunun için ekibiniz hazır mı?

Tabii ki tek başıma yapacağım işler değil. Bunun yolu komitelerdir. Sadece bu teknik sorunların çözülmesi için değil. Örneğin mesleğimizin bölümleri var. Cilacıların ayrı komitesi olacak, onlar kendi sorunlarını yönetime taşıyacak. Bunun dışında esnafla iç içe olmaya, şeffaflığa müthiş önem veririm. Ben zaten her gün esnafa uğrayan biriyim. Başkan seçildiğimde de bu bende sürecek. Daima esnafın içinde olacağım. Tabii, üç ayda bir esnafımızın davet edildiği toplantılarla neler yaptığımızı anlatacağız. Arkadaşlarımızın isteklerini dinleyeceğiz. Yani, fildişi kulelere çıkıp oradan esnafı seyretmeyeceğiz.

İlginizi Çekebilir...

Kabul Ediyorum
İlkses Gazetesi olarak sistemimizde sadece sizin izinleriniz doğrultusunda bilgilerinizi kullanıyoruz. Detaylı Bilgi cookie script