“İzmir’de bu ruhu yeniden yayacağız”

Başkan Soyer Köy Enstitüleri’nin 79’uncu kuruluş yıl dönümünde Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği’nin gerçekleştirdiği Aydınlanma Onur Ödülü Töreni’ne katıldı

  • Oluşturulma Tarihi : 19.04.2019 08:31
  • Güncelleme Tarihi : 19.04.2019 08:31
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
“İzmir’de bu ruhu yeniden yayacağız” haberinin görseli

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer Köy Enstitüleri’nin 79’uncu Kuruluş yıl dönümünde Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği’nin (YKKED) gerçekleştirdiği Aydınlanma Onur Ödülü Törenine katıldı. Aydınlanma Onur Ödülü’nün Muzaffer İlhan Erdost’a verildiği törende konuşan Başkan Soyer, “Köy enstitüleri ruhunu İzmir’den başlamak üzere yeniden dünyaya getireceğiz” şeklinde konuştu. Kültürpark İzmir Sanat’ta gerçekleşen törende, bir kuşağın “eşitlik, özgürlük, adalet” gibi evrensel değerlerle buluşmasını sağlayan YKKED tarafından bu yıl Aydınlanma Onur Ödülü Muzaffer İlhan Erdost’a layık görüldü.
HER ŞEY FARKLI OLURDU
Törende konuşan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer şunları söyledi: “Bu topraklarda nice fikir doğdu, hayata geçti. Kimisi yaşıyor, kimisi çoktan unutuldu. Bir de ortadan kaldırılsa bile, ruhları ve tüm ilham kaynaklarıyla aramızda yaşayan düşünceler, atılan tohumlar var. Hiç şüphesiz ki bunların başında köy enstitülerimiz geliyor. Kuruluşunun 79. yılında köy enstitüleri işte bu nedenle halen daha gündemimizde. Daha öncesinde pek çok uzmanın dile getirdiği gibi, köy enstitüleri kapatılmasaydı eğer, bugün her şey çok farklı olurdu.”
ÇİFTÇİLERİMİZ YÖN VERECEKTİ
“Peki köy enstitüleri yaşasaydı bugün farklı olacak şeyler tam olarak neydi” diyen Başkan Soyer, “Bir akademisyen olarak değil ama, bir yerel yönetici olarak size bu konudaki düşüncelerimi madde madde aktarmak istiyorum. Her şeyden evvel, kırsalda ve şehirlerde yaşayan insanlarımız birbirini çok daha iyi tanıyacaktı. Zira bu enstitüler, Anadolu’daki kadim bilginin, modern, akademik bilgiyle bir sentezini yapacaktı. Şehirde yaşayanlar köylünün sorunlarını, köylü de şehirdeki vatandaşlarımızın beklentilerini daha iyi anlayacaktı. Böyle olunca, tarım politikalarına yalnızca tarım tekellerinin lobi faaliyetleri değil, aynı zamanda Türkiye’nin kendi öz tarım kültürü ve çok daha örgütlü olan çiftçilerimiz yön verecekti. Nereye baksak, en verimli, en doğru neyi üretmemiz gerektiğini çok daha iyi bilecektik. Bu sayede yerel tohumlarımızı koruyacak, ithal, hibrit tohumlara mahkum kalmayacaktık” dedi.
Köye enstitüleri yaşasaydı, kırsal nüfusun bu denli azalmayacağını ifade eden Başkan Soyer sözlerine şöyle devam etti: “Patatesi, buğdayı, samanı, tarım için gerekli olan girdileri ithal etmek zorunda kalmayacaktık. Soğan 10 lira olmayacaktı! Özetle, kendi kendini doyuran ve doğduğu yerde doğan bir halk olacaktık. Bugün köy enstitüleri kapatılmış olsa da, biz köy enstitüleri ruhunu İzmir’den başlamak üzere yeniden dünyaya getireceğiz. Köy enstitülerini zamanımızın gereksinimlerine göre yeniden yapılandırarak, onların verdiği işlevleri bir kere daha ete kemiğe büründüreceğiz. Seçimden önce de vaat ettiğim gibi, açacağımız İzmir Tarım Üniversitesi ve ona bağlı tarım okullarıyla köy enstitülerinin ruhunu İzmir’den yaymaya başlayacağız. Bu ruh, Türkiye’mizin dört bir yanında yeniden yeşerecek.” HABER MERKEZİ