İzmir’de depreme en dayanıksız yerler

TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Koray Çetin Önalan, İzmir’de deprem açısından en riskli bölgelerde yumuşak zemin özelliği gösteren alanları işaret etti. Önalan, “Bostanlı, Karşıyaka, Alsancak tehlikeli” dedi


  • Oluşturulma Tarihi : 27.02.2023 07:06
  • Güncelleme Tarihi : 27.02.2023 07:06
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
İzmir’de depreme en dayanıksız yerler

TENZİLE AŞÇI - ÖZEL HABER

Kahramanmaraş merkezli ve 11 ili etkileyen, on binlerce vatandaşın hayatını kaybetmesine neden olan depremin yaraları sarılmaya devam ediyor. 13,5 milyon vatandaşı doğrudan etkileyen felaketin ardından tüm ülke deprem gerçekliğiyle bir kez daha karşı karşıya kalırken alınması gereken önlem ve çıkarılması gereken dersler yine gündeme geldi. Güneydoğu bölgesinde art arda meydana gelen depremlerin ardından gözler, birinci derece deprem kuşağında yer alan İzmir ve İstanbul gibi kentlere çevrilirken yaklaşık 3 yıl önce büyük bir deprem atlatan İzmir’in deprem açısından en riskli ilçeleri de merak konusu oldu. İzmir’in riskli ilçelerine ilişkin İLKSES’e konuşan TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Koray Çetin Önalan deprem riskli ilçelerde suya doygun ve yumuşak zemin yapısı olan bölgeleri işaret etti. 10 aktif fay hattının bulunduğu İzmir’de Seferihisar-Karaburun, Tuzla, İzmir ve Foça faylarının tehlike yaratırken fayların çevresinde bulunan Karşıyaka, Çiğli, Narlıdere, Menemen, Konak, Alsancak, Bostanlı, Mavişehir ve Altındağ gibi ova tipi ve yumuşak zemin özellikli bölgeleri ise depremde en riskli bölgeler arasında yer alıyor. Depreme dayanıklı bölgeler noktasında kayalık ve sağlam zemine sahip olan alanlar işaret edilirken Buca, Bornova, Osmangazi Balçova gibi bölgelerin en sağlam bölgeler olduğu ifade edildi.

OVA BÖLGELERİNDE DİKKAT

Deprem riskinde zemin yapısının önemli olduğunu ve ova bölgelerinde riskin yüksek olduğunu ifade eden Önalan, “Bayraklı’da meydana gelen afet bunun bir örneği olmalı. Bayraklı gibi zemini olan düz, ova zeminler en tehlikeli zeminlerdir. Dolayısıyla bu zeminleri nerede görüyorsanız onlar tehlikelidir. Mavişehir, Bostanlı, Karşıyaka, Alsancak, Bornova’nın bir kısmı da bu tehlikeli zeminlere dahil. Tabii mikro bölgeleme çalışmaları ve jeolojik etütlerde bunların sınırlarının çok iyi belirlenmesi gerekiyor ki net bir şekilde ortaya çıksın. Kabaca bu bölgelerin son derece tehlikeli olduğunu söyleyebiliriz. Bunların tehlikesi de şu: Buralar ova kesimler, yani suya doygun zeminler. Yaşadığımız son deprem de bizlere en çok hasarın bu tür yerlerde olduğunu gösterdi buralar bizim için gerçekten riskli bölgeler. İzmir’de bu bölgelerde de çok ciddi bir yapı stoku var. Bu yapı stokunun bir an önce ya güvenli bir yere taşınması ya da ileri mühendislik teknikleriyle yerinde dönüştürülmesi gerekiyor. Vaktimiz yok. Bir an önce başlanması gerekiyor” dedi.

RİSK 6 ŞUBAT ÖNCESİNDE NEYSE…

İzmir’deki fay haritasına da dikkat çeken Önalan, fay bölgelerinde yapı yoğunluğunun azaltılması gerektiğini belirtirken “uydu kent” önerisinde bulundu ve “İkinci konu İzmir’deki faylar. Kentin içerisinden geçen bir İzmir fayı var. Seferihisar fayına bağlanıyor. Bu da zaten Körfez’i denetleyen ve Körfez’in oluşumunu sağlayan bir fay. İzmir fayının üzerinde de bir sürü yapı stoku var. İzmir fayının geçmişte ürettiği depremler var. Aynı şekilde Tuzla fayı da önemli. O nedenle mutlaka fay geometrilerinin belirlenip fayların üzerindeki bölgelerin sakınılarak koruma altına alınması gerekiyor. Biz şu fayda şu zamanda deprem olur diyemeyiz. Bunlar çok spekülatif olur. Biz sadece şunu söyleyebiliriz: 6 Şubat öncesinde İzmir’in deprem riski neyse 6 Şubat sonrasında da o. Dolayısıyla baştan beri söylüyoruz İzmir, deprem açısından sıkıntılı bir kent. Fayın ne zaman kırılıp depremin ne zaman olacağıyla ilgili bir şey söylenemez. Ama İzmir’de bir gün mutlaka bir deprem olacak ve ne zaman olacağını bilmediğimiz bu depreme bir an önce hazırlık yapmalıyız. Yapı stokunu bir an önce dönüştürmek, güvenli alanları belirleyip yeni uydu kentler oluşturup İzmir’in artan nüfusunu buralara götürmek ve çok kısa süre içerisinde kentsel dönüşümü sağlamak zorundayız. Biz sadece bunları söyleyebiliriz. Bunların dışında söylenecek şetler çok spekülatif olur” diye konuştu.

KAYANIN ÖZELLİKLERİNE GÖRE YAPILAŞMA

Deprem riskinde zemin yapısı noktasında her kayalık zemin sağlamdır anlayışının doğru olmadığının altını çizen Önalan, yapı kalitesi vurgusu yaptı ve “Tabii ki de kayalık zeminler depreme daha dirençli ama yine de mühendislik prensiplerine uygun olarak yapılar yapılırsa depreme dirençli olur. Biz kayalık zeminleri daha çok tercih ederiz ama buralarda yapılacak binaların da her türlü riskler göz önüne alınarak ve o kayanın özelliklerine göre yapılması gerekiyor. Diri faylar da araştırılmalı tabii ki ve planlamalar buna göre yapılmalı. Öncelikli yerleşim alanları mutlaka İzmir’in kayalık zeminleri olmalı. İzmir’i bu kayalık zeminlere doğru yavaş yavaş taşımalıyız. Her kayalık zemin güvenli demek değil. Oranın da kendisine göre bir takım sorunları olabilir buralarda yerleşim olmadan önce mutlaka o alanlar araştırılmalı, riskler varsa riskler belirlenmeli ve bunlar doğrultusunda yapılaşmaya gidilmelidir. Bahsi geçen kötü zeminlerde binaların yıkılacağını hiçbir zaman söylemedik. Eğer ki sağlam, mühendislik tekniklerine uygun binalar yaptıysanız, üst yapınızı sağlam yaptıysanız iyi bir yapı malzemesi seçimi yaptıysanız her türlü zeminde depreme dirençli bir yapı oluşturabilirsiniz. Ancak mümkün olduğu kadar öncelikli alanlarımızı kayalık zeminlere vermek durumundayız” ifadelerini kullandı.

BİRKAÇ YILDA OLACAK İŞ DEĞİL

Karşıyaka Belediye Başkanı Cemil Tugay’ın Bostanlı ve Mavişehir’i Yamanlar Dağı’na taşıma önerisini de değerlendiren Önalan, şunları söyledi: “Biz başkanla bir görüşme yaptık Başkanın sözleri aslında şu: Eğer elimde onları bunları oraya taşırım. Çünkü zemin koşullarından fevkalade endişeli ve biz de endişeliyiz. Çünkü zemin koşullarına uygun yapılmış bir yapı stokumuz yok. Tabii ki de başkanın söylediği de bugünden yarına taşımak değil. Evet taşınacak ama taşınacak yerde gerekli çalışmalar yapıldıktan sonra. Ama bu birkaç ay ya da yılda olabilecek bir şey değil ama bir yerden başlamak gerekiyor.”

MÜMKÜN DEĞİL

Depremde zeminsel açıdan riskli olan bölgelerin yapılaşmaya kapatılıp kapatılamayacağı konusunu da yorumlayan Önalan, “Yasal olarak yerel yönetimlerin böyle bir şey yapması mümkün değil. Bir bölgenin yerleşime kapatılabilmesi için cumhurbaşkanlığının kararnamesi gerekir. Eğer ki bir yer afete maruz bölge değilse ve orada herhangi bir şekilde imar yasaklanması yoksa o bölgede imar devam eder. Kimse kafasına göre ben burayı afete maruz bölge ilan ettim diyemez. Belediye başkanları da diyemez. Bu, yasalarla sınırlanmış, öncelikli ve önemli çalışmalar isteyen şeylerdir. Ben burayı kapattım artık imar izni vermiyorum gibi bir durum jeoteknik çalışmalar yapılmadan çok mümkün değil” dedi.

Haber Merkezi