İzmir’de erozyon riski artıyor mu?

Gödence Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Başkanı Kokulu, İzmir’de yaşanan orman yangınlarının koskoca bir ekosistem yangını olduğunu belirterek yağışların başlamasıyla birlikte erozyon riskinin artacağını söyledi


  • Oluşturulma Tarihi : 24.09.2019 06:46
  • Güncelleme Tarihi : 24.09.2019 06:46
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
İzmir’de erozyon riski artıyor mu? haberinin görseli

BURCU YANAR/ÖZEL HABER
Seferihisar Gödence Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı Çağatay Özcan Kokulu, uzun yıllar Türkiye’deki kooperatif hareketleri içerisinde en kıdemli insanlardan biri olan ve ayrıca İzmir Kooperatifler Birliği’ni (Köy Koop. İzmir Birliği) kuran grubun içerisinde yer alıyor. Hem alaylı hem de mektepli profesyonel bir çiftçi olan Kokulu, İzmir’de kısa bir süre önce gerçekleşen büyük orman yangınının kent için gelecekte oluşturabileceği sorunlardan bahsetti. Kış mevsiminin yaklaşması ile birlikte yağışların artacağına dikkat çeken Kokulu, bu durumun topraktaki su tutan mikroorganizmaların da toprakla birlikte yanmasıyla oluşabilecek erozyon riskini arttırdığını söylerken, toprağın direkt olarak İzmir’in içme suyu ihtiyacını karşılayan Tahtalı Barajı’na akacağını ifade etti.


TEYAKKUZDA OLMAK ZORUNDAYIZ
İzmir’deki orman yangınının bir felaket olduğunun ve Türkiye’nin etrafının düşmanlarla çevrili bir ülke olduğunun altını önemle çizen Kokulu, “Bunun inkar edilebilir bir tarafı yok. Bu yangın 1 hektar bile yanmadan kontrol altına alınabilirdi. Ülkemizde her sene ormanları kundaklama olayı yaşanıyor. Siz ülke olarak teyakkuzda olmak zorundasınız. Ben İzmir’deki yetkililerin yerinde olsam orada oturmam. Tarım Bakanı’nın yerinde olsam utanırım, halkın içine çıkmam” şeklinde sert eleştirilere yer verirken, orman teşkilatının kadrosunun daraltıldığına ve eskiden olduğu gibi artık orman korucularının olmadığına sitem etti.


CİDDİ BİR PLANLAMA GEREKİYOR
Orman yangınlarının benzinden çok daha tehlikeli olduğuna da değinen Kokulu, “Yanan alanın 500 hektar olduğuna yönelik haberler çıktı. İlk dumanlar çıktığında 2-3 uçakla oraya anında yüklenseydiniz bu yangın bastırılabilirdi. Fakat bastıramadınız ve orman yangını benzinden çok daha tehlikelidir. Çünkü yabani otlar yandığında alevin rüzgarıyla gökyüzüne çıkar ve düştüğü yerde yeniden yangın çıkartır. Bu korkunç bir şeydir. Ben bunu ormanda büyümüş ve bir orman köylüsü olan vatandaş olarak söylüyorum. Buna rağmen Gödence’de 40 kişilik bir ekip kendi hattını çizdi. Yangını bizim bölgemize atlatmadı. Bunu yapabilmek içinde itfaiye ekipleriyle kavgalar edildi. Bu konuda çok ciddi bir planlama gerekiyor. Türkiye dış komşuların hepsiyle ve en önemlisi terörle mücadele ediyor. Sizin buna göre tedbirleriniz, aracınız, gereciniz yoksa bunun nedenlerini sormak gerek” dedi.


SU VE YAĞIŞ HAVZASIYDI
Orman yangınlarına müdahale noktasında pek çok planın olmasını gerektiğini söyleyen Başkan Çağatay Özcan Kokulu, “Sizin ülke olarak etrafınız düşmanlarla çevrili ve bu düşmanların ne yapacağı belli değil. Bu sebeple A, B, C planlarınızın olması gerekiyor. Ormanlarda yangın çıktığında 1-1,5 saat içinde müdahale ettiğinizde söndürme şansınız yoktur. Genellikle yangını çıkartanlar ve kundaklamayı yapanlar rüzgarlı havaları seçiyorlar ki alevler fırlasın ve etrafa yayılsın diye. Ben yangınların başladığı gün Gödence’deydim ve gökyüzüne fırlayan alevleri gördüm. Yangın çıktığında pazar akşamıydı ve o gün pazartesi sabahına kadar yangına herhangi bir müdahalede bulunulmadı. Burada Kızıldağlar’da çıkan yangından bahsediyorum. Karabağlar - Menderes arasında çıkan yangın 75 kilometre (km) kat etti ve Kızıldağlar’da Beyler Köyü’nün üzerine geldi. Biz Gödence sahası içinde köy olarak elimizdeki makinelerle ve yangın ekibiyle boğuşarak müdahale etmeye çalıştık fakat yangın ekibi yerli iş gücünü güvenlik sebebiyle kabul etmek istemedi. Oysaki ormanlar bizim. O ekosistem İzmir’e ait bir sistem” diye belirtti.
“Bu ekosistemin bozulması İzmir’i çok yakından ilgilendiriyor” ifadelerine yer veren Kokulu, bunun sebebini ise şu şekilde açıkladı: “O yanan bölgeler İzmir’in su ve yağış havzası. Olay budur. Sadece 5 köy, 75 kilometrelik bir alan değil. Koskoca bir ekosistem yandı. Toprağın altı ve üstü arasında çok uyumlu bir denge var. Bir ağacın yukarıdaki hacmi kadar aşağıda da aynı büyüklükte bir hacmi var. Aşağıda canlı organizmalar var. Siz bu canlı organizmaları ve toprağı, üzerinde ateş yakarak öldürüyorsunuz. Bu bir felakettir. Bu felaketin boyutu tüm İzmir’e yansıyacak olaya bu yönüyle bakmak lazım.”


TAHTALI BARAJINA AKACAK!
“Bu durum içme sularımızın karşılandığı Tahtalı Barajı’nı da çok büyük bir şekilde etkileyecek” diyen Başkan Kokulu, “Nasıl etkileyecek derseniz. Erozyon ile etkileyecek. Toprak Tahtalı Barajı’na akacak. Suyu emen yapraklar, suyu tutan topraktaki organizmalar bunlar olmadığı için yağmur yağdığı şekliyle topraklarımız baraja akacak. Barajlara dolan toprak su seviyesinde azalmaya neden olarak içme suyu konusunda sıkıntılara sebebiyet verebilir” açıklamasına yer verdi. Kokulu son olarak “Gökyüzü ile ağacın bir ilişkisi var. Sizin insan olarak kuramadığınız bir ilişki bu. Toprağın altında ve üstünde sizin insan olarak kuramadığınız o ilişkiyi ağaç kuruyor. Siz bu sistemi yakıyorsunuz. Söyleyebileceğim tek şey; ekosistem yandı!” ifadelerini kullandı.


İLK YAĞMURA BAĞLI
TMMOB İzmir Orman Mühendisleri Odası Başkanı Sabahattin Bilge, konu ve iddialara ilişkin şu ifadelere yer verdi: “Erozyon durumu yağmurun şiddetine bağlı, afet durumunda bir yağış olması durumunda böyle bir şey gerçekleşebilir. Fakat o bölgeler zaten zaman geçtikçe kısa sürede otlanacaktır. Otlanmaya başladığı zaman da risk giderek azalacaktır. Her şey ilk yağmurun şiddetine bağlı. Burada erozyona sebebiyet verecek bir toprak yapısı yok. Tekrar belirtmek istiyorum ki çok şiddetli bir yağış meydana gelirse yanan yerlerdeki küller akacaktır. Bunların barajlara karışması bir durum ise söz konusu değil. Bu yerlerin proje çalışmaları şu anda devam ediyor. Yakın yerlerdeki dereler kontrol edilecek ve gerekli görülürse bentlerin yapılması önerilecek.”