İzmir’in batı yakasının hikayesi

TYB İzmir Şubesi Kültür Sohbetleri programında bu haftanın konuğu İzmir tarihi üzerine yaptığı araştırmalarla tanınan Abdulkadir Hazman oldu


  • Oluşturulma Tarihi : 28.11.2018 11:22
  • Güncelleme Tarihi : 28.11.2018 11:22
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
İzmir’in batı yakasının hikayesi haberinin görseli

SULTAN GÜMÜŞ
TYB İzmir Şubesi Kültür Sohbetleri ‘n konuğu olan Araştırmacı Yazar Aldülkadir Hazman “izmir’in Batı Yakasının Hikâyesi” konulu konuşma yaptı. Abdulkadir Hazman konuşmasında çok önemli noktalara işaret etti.İzmir’im tarihine değinen Hazman, “İzmir Osmanlı’nın en zengin şehirlerinden olmasına rağmen bu zenginliklerden kıyıdaki az bir kesim faydalanıyordu. O zamanlar her inançtan insan yaşardı İzmir’de. Yalnız hepsinin semti ayrıydı. Karataş’ta hepsi karışık yaşarlardı. Karantina boynu bükük semtti. İzmir’in en çok yazar, çizer, sporcusunun çıktığı yer. Bu tip insanlar daha iyi olsun diye hep eleştirmen olur. Onun için yöneticiler de onları anarşist görürler. Hastalıklar dolayısıyla da oraya karantina kurulmuş. Orada hastalıklardan dolayı ölüm olaylarının yaşanması sonucu itici olarak akıllarda kalmış. Bu sebeple de Karataş’ın kötü anılmasına sebep olmuştur. Karataş’ta Hoşgör Hamamında Mikve havuzu (kutsal havuz) bulunurdu. Bu havuza da Yahudi kızlar evlenmeden önce yıkanıp arınırlar sonra evlenirlerdi. Bu bizim gelin hamamının karşılığıydı. Buna başka şehirlerde rastlamak mümkün değildir. Bu semtte Yahudiler çekinmeden etlerini Türk kasaplardan, ekmeklerini Türk fırınlardan alırdı. Komşuluk çok iyiydi. Bayramlarda mendil arasında Rum, Yahudi komşularımız bizlere harçlık verirlerdi. Aynı şeyleri bizim büyüklerimiz de önemli günlerde onlara yaparlardı. Vali tarafından encümene adam çağrılırdı. Mahallenin meseleleri orada anlatılırdı” dedi.
“Karataş’ta hiçbir zaman Ermeni Merdiveni diye bir yer olmadı” diyen Hazman, “Orası bin dokuz yüzlerin başından beri Kırk Merdiven’dir. Asansörün oradaki merdivenlere dünyanın çeşitli yerlerinden seramikler geldi. Yedi basamak o seramikler ile döşendi rengarenk. O proje sonradan belediye tarafından engellendi. Seramikler nereye gitti bilen yok. Karataş’ta 1850’den sonra Kırım göçmenleri var. Orada çok renkli bir kültür. Belgesel film çekiminde belediye bu bölümlere çok manada sansür uyguladı. Nedense Kırım kültürünün o filmde yer almasından rahatsız olmuştu” şeklinde konuştu.