İzmir’in çevre karnesi

Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şubesi’nin hazırladığı İzmir İli Çevre Durum Raporu’nda, kentin altyapı tesisleri ile önde ve öncü olduğu ancak diğer taraftan çevre problemleriyle boğuşmaya devam ettiği belirtildi


  • Oluşturulma Tarihi : 06.06.2017 07:16
  • Güncelleme Tarihi : 06.06.2017 07:16
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
İzmir’in çevre karnesi

E. ÇAĞLA GENİŞ

TMMOB Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şubesi, Ekolojik Yıkımla Mücadele Haftası kapsamında kentteki çevre sorunları ile ilgili değerlendirme toplantısı düzenledi. Şube Başkanı Helil İnay Kınay tarafından kamuoyu ile paylaşılan 2017 yılı İzmir İli Çevre Durum Raporu’nda, çevresel altyapı tesisleri verilerinde her yıl bir önceki yıl verilerine göre iyileşme gözlendiğine yer verildi. Ancak diğer taraftan Aliağa’da sanayi tesisleri, gemi söküm tesisleri, planlanan termik santraller, Bergama ve Efemçukuru’nda altın madenciliği, Turgutlu Çaldağ ve Gördes’te nikel madenciliği, kentin farklı bölgelerinde kurulan plansız RES’ler, Gaziemir’de nükleer atıklar, kaybedilen orman alanları, doğal sit alanları, tarım arazileri, kontrolsüz yapılaşma, sanayileşme süreçleri ile kentin çevresel problemlerle yaşamaya devam ettiğine dikkat çekildi.

92 TESİSTEN 12’Sİ İZMİR’DE

İzmir’in kentsel altyapı tesisleri ile diğer kentlere göre öncü konumda olduğunu belirten Kınay, “Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) ‘Belediye Atık Su istatistik Anketi’ sonuçlarına göre; Avrupa Birliği standartlarında arıtma sayısı, kişi başına düşen atık su arıtma miktarı ve AB standartlarında arıtım oranı ile Türkiye’de ilk sırada yer alıyor. Türkiye’de toplam 604 atık su arıtma tesisinin faaliyet gösterirken; İzmir, 55 atık su arıtma tesisi ile arıtma sayısında ilk sırada yer alıyor. Anket verilerine göre, Avrupa Birliği standartlarında arıtım yapan toplam 92 atık su arıtma tesisinden İzmir, 16 tesisle en fazla ileri biyolojik atık su arıtma tesisine sahip kent. Buna göre; Türkiye’de gelişmiş atık su arıtma kapasitesi yüzde 41,6’lık bir orana sahipken, İzmir Büyükşehir Belediyesi sınırlarında arıtılan suyun yüzde 95,3’i bu yöntemle arıtılıyor” dedi.

GEMİ SÖKÜM TESİSLERİ

Atık su ve içme suyu arıtma tesisleri ile öncü olan İzmir’in diğer taraftan plansız yapılaşma ve altyapı eksiklikleri nedeni ile her yağışta seller ile karşı karşıya kaldığına dikkat çeken Kınay, “Aliağa’da ağır sanayi kirliliği devam ediyor. Bölgenin çevresel kirlilik kapasitesini aştığını yıllardır bilinmesine rağmen kömürlü termik santral yatırımları ile ilgili süreçler devam ediyor. Odamızın da takip ettiği hukuki süreçlerde elde edilen kazanımlara rağmen; ÇED Olumlu Belgesi iptal edilen Termik Santralin ilave Ünitesine ÇED Belgesi düzenleniyor. Bilirkişi incelemesinde tesisin çalışma izni olmadığı ortaya çıkan tesis Aliağa’yı kirletmeye devam ediyor. Bir diğer termik santral ÇED Olumlu Belgesi iptal davasında bilirkişi raporunda bilim insanları bütüncül bir ÇED değerlendirmesi yapılmadığı, tesisin çevresel etkilerinin doğru değerlendirilmediği ifade ediliyor. Hukuki süreçler devam ediyor, ÇED Oyunu sürüyor Aliağa kirletmeye devam ediyor. Gemi söküm tesislerinde yapılan işlemlerin nasıl kontrol edilemediği KUITO ile bir kez daha karşımıza çıktı. Gemisinin sökümünün durdurulması için alınan mahkeme kararı gelene kadar gemi sökümü çoktan bitmişti. ETHAN adlı gemi ile bu süreci tekrar yaşadık” diye konuştu.

SU KAYNAKLARI TEHDİT ALTINDA

Efemçukuru Altın Madeni ÇED Kapasite Artışına ilişkin açılan iptal davasında bilim insanları tarafından hazırlanan bilirkişi raporlarında tespit edilen kirliliğe rağmen tesis çalışmaya devam ettiğini ifade eden Kınay, şunları söyledi: “ÇED olumlu belgesi iptal edilen tesise, Çevre Bakanlığı tarafından yeni ÇED olumlu belgesi verildi. Altın madeni İzmir’in gelecekteki su kaynağını tehdit etmeye devam ediyor. Gaziemir’de 2007 yılında tespit edildiği ortaya çıkan atıklarla ilgili süreç hala devam ediyor. Ülkemize girişi yasak olan nükleer atıkların oraya nasıl geldiği, kimler tarafından getirildiği hala bilinmiyor, Gaziemir, nükleer atıkla yaşamaya devam ediyor. Çeşme’de yaşanan gemi kazasında mevcut kirliliğin çok daha büyük ölçekli temizlik gerektirdiği de açık. Açılan davalarla beraber bilirkişi incelemesinde yapılan temizlik çalışmalarının yetersiz olduğu ve bölgedeki kirliliğin devam ettiği bilgisi var. Süreçleri takip ediyoruz ama böyle bir kaza yaşandığında temizledik bitti deme şansınız yok. Denizdeki ekolojik sisteme olan etkilerinin incelenmesi gerekir. Umarız gerçekten doğru çalışmalar yapılmıştır. Ama bunu anca bilimsel raporlar açıklandığında göreceğiz. Gördes nikel madenine sülfürik asit taşıyan tankerin son 2 ayda yaptığı kazalar ve yapılamayan müdahaleler bu süreçlere ne kadar hazırlıksız olduğumuzu, kontrolsüz olduğumuzu bir kez daha gösterdi.”

YAPILAŞMA TEHDİTİ

İzmir’deki tarım, orman ve doğal sit alanlarının plansız RES’ler ve taş ocakları ile zarar gördüğüne vurgu yapan Kınay, “Kentte son derece kısıtlı olan korunan alanları rant baskısı, çılgın projeler ve yapılaşmanın tehditleri ile karşı karşıya. TMMOB Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şubesi olarak ülkemizde ve kentlerimizde doğal varlıklarımızın korunarak geliştirilmesini yaşamsal bir olgu olarak değerlendirdiğimizi bir kez daha tekrarlıyoruz. Bu süreçte taraf olduğumuzu; yaşamın ve kamu yararı tarafında olduğumuzu, yurttaşlarımızın esenliği ve doğal varlıkların korunmasını esas alan yönetim ve çevre politikalarının hayata geçirilmesi konusundaki kararlılığımızı; örgütlü birliğimizi güçlendirerek, ülkemizi adalet, eşitlik, barış ve bilim temelinde yeniden kurmak, insanımıza, doğamıza, yaşamımıza sahip çıkma inancımız ve kararlılığımız kamuoyu ile paylaşıyoruz” açıklamasında bulundu.

Haber Merkezi