Sayfa Yükleniyor...
İzmir’in suyunda yaşanan düşüşle ilgili konuşan uzmanlar, kentin tarımının da susuzluktan kırmızı alarm verdiğini açıkladı. Uzmanlara göre, İzmir’de 40- 50 metrelerden çıkarılabilen yer altı suları artık 150-200 metreden çıkıyor
NURETTİN BAKİ-ÖZEL HABER
Türkiye, aralık ayını yaşamasına rağmen neredeyse yağış almadı. Kısacası Anadolu toprakları maalesef kuraklığın pençesinde. Yağış ya yok ya da çok az. Bir yandan barajlarda su kalmazken, diğer yandan yağış bekleyen çiftçi de toprak nemlenmediği için ekim yapamadı. Buğday ekimi gecikti. Ege’de yağışların yetersizliği nedeniyle zeytin gelişemedi, dalında kavruldu. Tam bu noktada geçtiğimiz günlerde İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer de İzmir’in ciddi bir susuzlukla karşı karşıya kaldığını vurgulamış, kentin içme suyu ihtiyacının yarıya yakın bölümünü karşılayan ancak son dönemde kuraklık nedeniyle su seviyesinin ciddi oranda düşen Tahtalı Barajı havzasının kırmızı alarm verdiğini açıklamıştı. Konuyla ilgili gazetemize açıklamalarda bulunan Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi 2. Başkanı Banu Onan Erdal, çarpıcı bilgiler verdi.
BARAJLAR CİDDİ ALARM VERİYOR!
İzmir’de bulunan barajların doluluk oranlarıyla ilgili güncel bilgiler veren TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi 2. Başkanı Banu Onan Erdal, İzmir için bu kışın kurak geçeceğini vurguladı. Erdal, “Tahtalı Barajı Mart ayı itibarıyla doluluk oranı yüzde 63,49, Balçova Barajı yüzde 24,81, Gördes Barajı aktif doluluk oranı yüzde 10,58, Ürkmez Barajı yüzde 67,16 ve Kutlu Aktaş Barajı yüzde 51,44 aktif doluluk oranına sahiptir. Bu oranlar geçen yılın verilerinin altında kalmıştır. Pandemi döneminde artan su kullanımına bölgemiz için önümüzdeki aylarda da beklenen yağış seviyelerinin düşük olduğunu da eklersek tehlike çanları çoktan çalmaktadır. Bu kış İzmir için kurak geçecektir ve gelecekte de daha iyimser bir tablo bizi beklememektedir. Bu koşullar göz önüne alındığı zaman doğa ile uyum içinde sürdürülebilir, bilimin yol göstericiliğinde hareket etmekten başka çaremiz bulunmamaktadır. Pandemi bize sağlıklı gıdaya ulaşmanın ve tarımın önemini bir kez daha göstermiştir. Tarımın bu şartlar altında sürdürülebilmesi için acil önlemler alınması gerekmektedir” diye konuştu.
40 METREDEN 200 METREYE ÇIKTI!
DSİ’nin acil bir şekilde revizyona gitmesi gerektiğini belirten Erdal, Ege Bölgesi’nde yer altından çıkartılan suyun seviyesinin 150-200 metreye kadar çıktığını söyledi. Erdal, “Tarımsal anlamda toprağın ve yeraltı su kaynaklarının yağışlarla beslenmesi çok büyük önem taşımaktadır. Yağış miktarı kadar yağışın nasıl alındığı da çok büyük bir önem taşıyor. Şiddetli yağan yağmur topraktan sürüklenerek gitmekte ve toprakta kalıcılığı da olmuyor. Ayrıca yağış gün sayısı da tarıma etki eden önemli faktörlerden. İzmir’de pamuk üretiminin en yoğun olduğu bölgelerden biri olan Menemen’de bu sene su kıtlığı yüzünden büyük ölçüde verim kayıpları yaşanmakta, çiftçi gelecek sezon için buğday ve arpa gibi hububat ürünlerine yönelmeyi planlamakta. Manisa İli Köprübaşı İlçesi sınırları içinde bulunan, Gediz Nehri üzerinde yer alan ve Gediz Ovası’nın sulamadaki can damarı olan Demirköprü Barajının da doluluk oranının düşük seviyelerde kalması ile çiftçi modern sulama yöntemlerine geçmek istese de, mevcut kanalların ve sulama suyunun açıktan ve kirli gelmesinden dolayı modern sistemlere geçiş yapamıyor. Acil bir şekilde Devlet Su İşleri (DSİ) bu kanallarda bir revizyona gitmemesi durumunda Gediz Havzasının üretim motifi değişmek zorunda kalacak. Kanal suyundan verim alamayan çiftçiler yer altı sularına yönelmekte ve bu durum yer altı sularını da ciddi tehlikeye sokuyor. Bölgemizde önceden 40- 50 metrelerden çıkarılabilen yer altı suları maalesef çekilerek 150-200 metre seviyelerinden çıkmaya başladı” ifadelerini kullandı.
ERDAL’DAN ÇÖZÜM ÖNERİSİ!
Alt yapısal problemlerin ivedilikle, ziraat mühendislerinin yol göstericiliğiyle çözülmesi gerektiğini de dile getiren Erdal, ziraat mühendisleri olarak çözüm önerilerini şu şekilde sıraladı: “Doğa ile savaş halinde olmaktan vazgeçilmesi karşı konulamaz bir zorunluluktur. Hiçbir savaş yoktur ki doğaya karşın kazanılsın. Şehir planlamalarının uygun şekilde yapılmasına, endüstrinin yarattığı tahribatın en az seviyeye çekilmesine dair yatırımlara hız verilmesi gerekmektedir. Yeni iklim koşullarına uygun bilimsel yöntemler, ziraat mühendislerinin önderliğinde uygulanmalı ve bu kapsamda üreticilerin modern sulama yöntemlerine geçişi için önlerindeki ekonomik, alt yapısal problemler ivedilikle çözülmelidir. Ziraat mühendislerinin yol göstericiliğinde belirlenecek yeni üretim desenlerinin bilimsel uygulama yöntemleri dikkate alınarak yetiştirilmesi, uygun sulama sistemlerinin kullanılması ile su tasarrufu sağlarken aynı zamanda gereksiz kimyasal kullanımının azalması dahil bir çok olumlu etkiye sebep olarak hem küresel ısınma ile mücadelede olumlu adım atılmasına sebep olacak hem de tarımsal üretimimizin devamını sağlayacaktır.”
EGE’DE KURAKLIK KAÇINILMAZ!
TMMOB Meteoroloji Mühendisleri Odası Ege Bölge Temsilcisi Ayşegül Akıncı Yüksel ise önümüzdeki birkaç ay içerisinde Ege Bölgesi ve İzmir’e yeterli oranda yağmur yağmazsa 2021 hidrolik ve tarımsal kuraklığın kaçınılmaz olduğunun altını çizdi. Yüksel, “Yapılan araştırmalara göre şehirlere düşen yağışlar kırsal alanlara düşen yağışlardan daha fazla olmaya başladığı, aynı zamanda yağışların kısa süreli ve şiddetli olduğu da görülmektedir. Şehir merkezlerine yağan yağışların, baraj ve göletlerin doluluk oranlarını etkilemediği gibi sel ve taşkınlara neden olmakta, aşırı betonlaşma, kent içi zeminlerdeki geçirgen olmayan yüzey imalatlarındaki artış nedeniylede mazgallar yoluyla denize atılmakta yer altı suyuna da fayda sağlamamaktadır. Eğer ilimiz ve bölgemiz önümüzdeki aylarda yeterince yağış alamaz ve gerekli tedbirler alınmazsa 2021yılında hidrolojik ve ona bağlı olarak tarımsal kuraklığın yaşanması kaçınılmazdır. Bu da önemli sağlık ve ekonomik sorunlara yol açacaktır. Yaşamın kaynağı ve zorunluluğu olan suyun değeri, özellikle temiz su kaynaklarının önemi konusunda toplumda farkındalık yaratmak sadece kişisel sorumluluklarla sağlanamaz. Bunun için bütüncül seferberlik, merkezi ve yerel idarelerin eşit sorumlulukları çerçevesinde toplumsal duyarlılık hattında oluşturulacak politikalar ve planlamalarla yapılmalıdır. En başta; ormanların ve tarım alanlarının korunması ve çoğaltılması, dünyamızı saran havanın dengesini korumak anlamına gelecektir” ifadelerine yer verdi.
BARAJLAR ALARM VERİYOR!
Yüksel, “30 Kasım 2020 itibariyle hem meteorolojik parametreleri, hem de İzmir’deki barajların durumunu incelersek; İzmir şehir merkezine 2018 yılında düşen toplam yağış 444,0 mm, 2019 yılında 572,8 mm ve 30 Kasım itibariyle 2020 yılı toplam yağış 383,6 mm’dir. İzmir’in yağışsız ayları olan temmuz ve ağustos sonrasında eylül-ekim kasım yağışları, yaz aylarında minimum seviyeleri gören, barajların durumunu yakından ilgilendirmektedir. Bu ayların son üç yılını, uzun yıllar aylık yağış ortalamalarıyla değerlendirirsek: Uzun yıllar ortalaması 15,8 mm olan Eylül ayında; 2018’de 4.5 mm, 2019’da 33.0 mm, 2020’de 0.0 mm 44,6 mm olan ekim ayında, 2018’de 42.5 mm, 2019’da 23.1mm, 2020’de 5 8.9 mm. 93,7 mm olan kasım ayında; 2018’de 76.9 mm, 2019’da 67.2 mm, 2020’de 4.9 mm yağış kaydı olduğunu görüyoruz. İZSU’nun verilerine göre barajların kasım ayı sonu itibariyle aktif doluluk oranı; Tahtalı Barajı 2018’de yüzde 30, 2019’da yüzde 65, 2020’de yüzde 37, Balçova Barajı; 2018’de yüzde 16, 2019’da yüzde 6, 2020’de yüzde 15. Ürkmez Barajı; 2018’de yüzde 44, 2019’da yüzde 53, yüzde 34’dür. Bu verilerde göstermektedir ki; 2020 yılında meydana gelen meteorolojik kuraklık nedeniyle barajlar olması gereken seviyelere çıkamamıştır” değerlendirmesinde bulundu.
Haber Merkezi