İzmir’in turizm envanteri: Batan antik kent var dünya harikası yok!

Yaptığı araştırmayla, ülkede bir ilk olan ve kent tanıtımına temel teşkil edeceği söylenen Dijital Turizm Ansiklopedisi’nin eksiklerini ortaya koyan Avcan, tespitlerini sıraladı. Buna göre sular altında kalan Allionai envantere girerken, dünyanın 7 harikasından biri olan Artemis kalıntıları liste dışı kaldı


  • Oluşturulma Tarihi : 01.04.2021 07:45
  • Güncelleme Tarihi : 01.04.2021 07:45
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
İzmir’in turizm envanteri:  Batan antik kent var dünya harikası yok!

ÇAĞLA GENİŞ-ÖZEL HABER
İzmir Büyükşehir Belediyesi, Turizm ve Tanıtım Stratejisi kapsamında önemli bir hamleye imza attı. İzmir Vakfı koordinasyonunda gerçekleşen çalışmayla İzmir’in Dijital Turizm Ansiklopedisi hazırlandı. Türkiye’de ilk olma özelliği taşıyan envanterde 11 farklı turizm türünde, 2 binden fazla noktaya dair bilgi ve görsel bir araya getirildi. Ancak Başkan Tunç Soyer’in “Kenti dünyaya tanıtma adına çok önemli bir temel” sözleriyle duyurduğu envanter, Kent Stratejileri Merkezi Kurucusu Ali Rıza Avcan ve Kent Gözlemcisi Orhan Beşikçi’nin ‘İzmir Turizmi Adına Uzun İnce Bir Yol’ başlıklı araştırmasında ortaya koyulan verilerle kafalarda ciddi soru işaretleri bıraktı. Araştırma hakkında detaylı bilgi veren ve 30 ilçede 100’ü aşkın önemli eksiklik tespit ettiklerini söyleyen Avcan, envanterde yer almayan kültürel ve tarihi zenginlikleri tek tek sıraladı. Uzun toplumsal mücadelelere rağmen sular altında kalmaktan kurtarılamayan Allianoi Antik Kenti’ne gidilip gezilebilecek bir yer olarak envanterde yer verildiğini ifade eden Avcan, İnciraltı Doğal Sit Alanı’nın, Bayraklı’daki Saint Antonie Kilisesi, Hitit Uygarlığı’nın İzmir’deki tek işareti Karabel Rölyef ve Yazıtları’nın, İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından restore edilmeye başlanan Kemeraltı’ndaki Ali Paşa Şadırvanı’nın, Roma Dönemi Antik Yol Kalıntısı’nın, Dönertaş Sebili’nin, Halkapınar’daki Diana Hamamı Kalıntıları’nın, dünyanın 7 harikasından biri olarak bilinen Selçuk Efes’teki Artemis Tapınağı kalıntılarının ve Urla’daki Limantepe Höyüğü’nün ise yer almamasını eleştirdi.

YANLIŞLIKLAR VE EKSİKLERLE DOLU

Turizm envanterinin hazırlanmasında birbirinden farklı resmi, özel ve sivil kurumların görev aldığını, böylelikle hem envanter düzenleme konusunda bilgili ve deneyimli olmadığı hem de sahayı yeterince tanıyıp bilmediği anlaşılan görevliler nedeniyle karşımıza yanlışlık ve eksiklerle dolu bir envanterin çıktığını söyleyen Avcan, “2019 yılı başında İzmir Turizm Stratejisi ve Eylem Planı’nı hazırlama işini üstlenen Kivi Stratejik Planlama A.Ş.’ne ait web sayfasındaki açıklamaları incelediğimizde, söz konusu şirketin İzmir turizm envanterini deniz ve kıyı, inanç, kültür ve tarih turizmi boyutunda hazırlamaya başladığını ve 15 Nisan 2020 tarihinde bitirdiğini öğreniyoruz. Bundan sonraki süreçle ilgili bilgiler çok net olmamakla birlikte; plan ve envanter hazırlığı işinin İzmir Büyükşehir Belediyesi ile İzmir Turizm Tanıtma Vakfı / İzmir Vakfı tarafından üstlenildiğini ve envanter düzenleme çalışmalarına Kivi Stratejik Planlama A.Ş. ekipleri yanında Orhanlı Doğa Kültürü Derneği, Kültürel Araştırmalar Vakfı, Doğa Derneği, Dokuz Eylül Üniversitesi, UHS Consultancy ve İzmir Vakfı İktisadi İşletmesi gibi kurumların katıldığı bilinmektedir. Bence ortaya çıkan eksiklik ve yanlışlıklar, yapılan çalışmanın bir ansiklopedi için mi, bir envanter için mi; yoksa bir turizm rehberi için mi yapıldığı konusundaki kafa karışıklığı ya da tasarım hatasından kaynaklanmaktadır. İşte bu karışıklık sonucunda ortaya ne tam anlamda ne bir envanter ne bir ansiklopedi ne de bir turizm rehberi çıkmamış; bu her üç formun karışımı olan anlaşılmaz bir form çıkmıştır” dedi.

YÜZLERCE TARİHİ DEĞER YOK

Destinasyon envanteri üzerine kent gözlemcisi Orhan Beşikçi ile birlikte ciddi bir incelemeye imza atan Avcan, “Gerçekleştirilen çalışma şayet bir turizm envanteri ya da ansiklopedisi ise İzmir turizminin var olan tüm birimleri açısından çok fazla eksiklikle malul, bir turizm rehberi ise bu kaynaktan yararlanmak isteyen yerli ya da turistler açısından hem yetersiz hem de gereksiz bilgilerle doludur. Örneğin turizm sektörünün temel bileşenleri olan seyahat acenteleri, marinalar, iskeleler, havaalanları, helikopter pistleri, kayak merkezleri, araç kiralama şirketleri, otobüs firmaları, deniz nakliye firmaları, terminaller, konsolosluklar, döviz büroları, nehirler, göller, göletler, yaylalar, kanyonlar, mağaralar, yürüyüş ve tırmanış rotaları, izinli dalış sahaları, av sahaları, hastaneler, ilk yardım merkezleri gibi birçok önemli kategorinin envantere dahil edilmediği, konaklama, gastronomi gibi kategoriler içinde neredeyse tüm konaklama tesisleriyle lokanta ve restoranların yer aldığı görülmektedir. Oysa envanter ya da ansiklopedi turizm anlamında var olanın tamamını, rehber ise turist açısından önemli, öncelikli ve anlamlı olan değerleri seçip işaret etmelidir. Biz, sevgili arkadaşım Orhan Beşikçi ile birlikte, 1-7 Mart 2021 tarihleri arasında Dijital Turizm Envanteri üzerinde yaptığımız ilk incelemede, 30 ilçe düzeyinde benim bulduğum 106 adet önemli eksikliğe ilave olarak, Sayın Beşikçi’nin tespit ettiği Konak ilçesindeki 16 cami, 5 mescit, 2 hazire ve dergâh, 6 hamam, 1 köprü, 3 sebil, 1 sinagog, 1 mektep, 3 kilise kalıntısıyla değişik sayıdaki çeşme, sarnıç, şehit, anıt, heykel, han, hahamhane, tarihi karakol binası, mezarlık, 1. Ulusal Mimarlık Dönemi yapıtı, anıt ağaç ve yangın kulelerini dikkate aldığımızda ilk elden yapılan kabataslak bir değerlendirme sonucunda İzmir’de var olan yüzlerce arkeolojik, tarihi, doğal ve kültürel değerin envantere dahil edilmediğini gördük” ifadelerini kullandı.

DÖNERTAŞ SEBİLİ, LİMANTEPE HÖYÜĞÜ...

Envanter üzerine tespit ettikleri eksiklikleri anlatan Avcan, şu örnekleri verdi: “Bana Dijital Turizm Envanteri’nde eksik olan konu ve yerlerle ilgili çarpıcı bilgiler verin derseniz; uzun toplumsal mücadelelere rağmen sular altında kalmaktan kurtaramadığımız Allionai Antik Kenti ve kaplıcalarının söz konusu envanterde gidip görülebilecek bir yer olarak tanıtıldığını, İnciraltı Doğal Sit Alanı’nın, Balçova Teleferiği ile Piknik Alanı’nın, Bayraklı’daki Saint Antonie Kilisesi ile Atatürk Ormanı’nın, Foça’nın foklarıyla ünlü Siren Kayalıkları’nın, Kemalpaşa’daki Ulucak Höyüğü’nün, Hitit Uygarlığı’nın İzmir’deki tek işareti Karabel Rölyef ve Yazıtları’nın, şu an İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından restore edilmeye başlanan Kemeraltı’ndaki Ali Paşa Şadırvanı’nın, Roma Dönemi Antik Yol Kalıntısı’nın, Dönertaş Sebili’nin, Halkapınar’daki Diana Hamamı Kalıntıları’nın, Menemen kent merkezindeki biri Ermeni diğeri Rum kilisesinin, Bozdağ’daki kayak evinin, dünyanın 7 harikasından biri olarak bilinen Selçuk Efes’teki Artemis Tapınağı kalıntılarının, Urla’daki Limantepe Höyüğü’nün yer almadığını, turizm açısından bilinip tanınan Çeşme, Urla, Foça gibi ilçelerle ilgili çok gereksiz ve fazla sayıda birim bilgisine yer verildiği halde İzmir’in turizm açısından gelişmemiş Kiraz, Beydağ ve Kınık ilçelerine, turizmin gelişmesi adına pozitif bir ayrımcılığın yapılmadığını, o ilçelerin doğa ve kırsal turizm boyutunda dikkate alınmadığını söyleyebilirim.”

KUM-DENİZ-GÜNEŞ VE GASTRONOMİ KISKACI

Bir zamanlar ülke boyutunda ele alınıp planlanan ulusal kalkınma yerine 2005’li yıllardan sonra bölge boyutunda ele alınıp yerel kalkınmanın sağlanacağını iddia etmenin temel yanlışlık olduğuna vurgu yapan Avcan, “İzmir’i İzmir yapan tarihsel, coğrafi, ekonomik ve kültürel bağları dikkate almadan tüm bir Ege Bölgesi’ni kendi içinde birbirinden farklı bölgelere ayırmak ve bu bölgeler arasındaki rekabeti özendirmek, içlerinde İzmir de olmak üzere her bir bölgenin kendini tüm ülkeden ve diğer bölgelerden ayırarak tek başına gelişebileceği yanılgısının içine sokmuştur. Bunun turizm alanındaki görüntüsü ise her bir turizm destinasyonunun birbiriyle rekabet edip aradaki bağları görmeksizin zayıf düşmesi ile ortaya çıkmıştır. Böylelikle zaten güneş-deniz-kum üçgenine sıkışmış kitle turizmi ile uğraşan bölge, kent ve destinasyonları zorlayarak zayıf düşürmüş; bugün bunların hepsi turist yüzüne hasret kalmıştır. Bunun çaresinin ise, yine bu farklı bölge, havza, kent ve destinasyonlar arasında turizm işbirlikleri oluşturup turizmi birlikte yönetme becerisini geliştirip güçlendirmekten; ayrıca, turizm sektörü içinde yer alıp hazırladıkları ansiklopedi, rehber ya da envanterde yer alan arkeolojik, tarihi, doğal ve kültürel değerlerin envanterini çıkarıp ekmeğini yiyen resmi, özel, sivil her kurum ya da kişinin asıl olarak bu değerlere sahip çıkıp korumasından geçtiğine inanıyorum. İzmir turizminin kum-deniz-güneş ve şimdilerin ‘abartılmış’ gastronomi kıskacından çıkarılarak Ege Bölgesi ölçeğindeki tüm turizm destinasyonlarıyla; hatta Ege Denizi ölçeğinde Ege adaları boyutunda yeni işbirlikleri geliştirmesi gerektiğini, Dijital Turizm Envanteri gibi çalışmaların bu geleceği kurmaktan uzak uygulamalar olduğunu düşünüyorum” açıklamasında bulundu.

Haber Merkezi