- Gündem
- 03.05.2025 21:41
Kadın Haklarını Koruma Derneği İzmir Şube Başkanı Engin Demir, Suudi Arabistan’da kadınların başlattıkları sosyal medya eylemini değerlendirerek kadın haklarının yaygınlaşması konusunda bilgiler verdi
BURCU YANAR / ÖZEL HABER
Kadın hakları konusunda pek de iyi bir şekilde anılmayan Suudi Arabistan’da kadınlar geçtiğimiz haftalarda bir sosyal medya eylemi başlattı. Sadece gözleri açıkta bırakan ve nikap ismi verilen kıyafetlerle dışarı çıkabilen kadınlar, “Ayağımın altındaki nikap” etiketiyle ayakları altına aldıkları nikapların fotoğraflarını paylaşıyor. Konuyla ilgili görüşlerine başvurduğum Kadın Haklarını Koruma Derneği İzmir Şube Başkanı ve Türk Kadınlar Konseyi Derneği Şeref Başkanı Engin Demir, hem Suudi kadınlar hem de dünya üzerindeki tüm kadınların öncelikli olarak ülkelerinde kadın bakışına sahip bilincin oluşturulması gerektiğini söyleyerek açıklamalarda bulundu.
“SANSASYONEL BİR ŞEY”
Başkan Demir Suudi kadınların sosyal medya eylemine yönelik şunları söyledi: “Peçe takmak, nikap giymek onların örf ve adetleri içerisinde yer alıyor. Fakat sadece peçelerini ayaklarının altına almakla kendi hürriyetlerini kazanıyor değiller öncelikle bunu öğrenmeleri gerekiyor. Bunun bir zorlama olması ve kadının iradesi dışında olması önemlidir. Benim için üzerinde durulacak asıl konu budur. Bu eylemi onlar yapmış olabilirler fakat ben olsam daha demokratik bir ortamda nasıl yönetiliriz, kadınlar daha bilgili, bilinçli ve kendilerine ait kararları nasıl verebilirler ve uygulayabilirler konusunu daha öne alırdım. Çünkü her şey bilgiden, deneyimden ve demokrasiden geçiyor. Tüm bunların da başlangıcı bu eylem olmamalı diye düşünüyorum. Bu çok sansasyonel bir şey. Kadın hakları adına tüm adımların atılmadan böyle bir eylemin yapılmasını doğru bulmuyorum.”
“DAİMİ KOMİSYON KURULMALI”
Başkan Demir konuyu Türk kadınına da getirerek şu ifadelere yer verdi: “Seçme ve seçilme hakkı konusunda Mustafa Kemal Atatürk sayesinde kadın haklarının ülkemize geldiğinin hepimiz farkındayız. İş, bu durumumuzu daha da ötelere götürmektir. Bize verilen hakları en güzel şekilde kullanmak ve herkesin kullanmasına izin vermektir.”
Kadın haklarının İsviçre’ye geç gelmesine rağmen şu anda ne kadar ileride oldukları noktasında örnek veren Demir, “Düşünün İsviçre gibi tam demokrasinin yaşandığı bir ülkede bile 1976’ya kadar kadınlar neden acaba hiç sesini çıkartmadı. İsviçre kanton bir ülkedir ve ben tek bir kantondan bahsediyorum. Fakat bu hakların geç gelmesine rağmen İsviçre’de mecliste alınacak bütün kararlar nasıl anayasa ve bütçe komisyonlarına gidiyorsa o konseylere gittikten sonra kadınlar konseyine gidiyor. Konsey bu çıkacak yasaları inceliyor. Kadınlara nasıl faydası olur, kadın açısından ne gibi yanlışlıklar olabilir gibi durumlara bakılıyor ve ondan sonra onay veriliyor. Bu çok önemli bir konu. Çünkü kadınların hür iradeleri orada temsil ediliyor. Bizim tüm davamız budur kendi irademizin mecliste temsil edilmesi. Neden mecliste daha fazla kadın olsun diyoruz? Sadece kadın olduğu için değil, kadın bakış açısını taşıyan erkekleri de mecliste görmek istiyoruz. Neden kadın erkek eşitliği komisyonlarının hem yerelde hem de ulusalda daimi komisyon olmalarını istiyoruz? Biz tüm bunları söylerken, anlatırken, savunurken hepsinin altında bir neden var. Bu eşitlik fırsatlara eşit ulaşmaktır” diye konuştu.
Şu an ki komisyonun daimi komisyon olmadığını da vurgulayan Demir, “Daimi komisyon nedir, geçici komisyon nedir bunların ayrımına da varmak gerekiyor. Geçici komisyon; seçim döneminde o iradeye bağlıdır. Daimi komisyon ise, bir anayasa komisyonu, bir bütçe komisyonu gibi olmalıdır. Biz bunun bu şekilde olmasının kadınlar açısından önemli olduğunu düşünüyoruz. Diğer Suudi kadınlarda da öncelikle bu bilinç oluşmalıdır” dedi.
20 BİN İMZA TOPLANDI!
Demir, dernek hakkında da bilgiler vererek yaptıkları çalışmalardan şu şekilde bahsetti. “1954 yılında İstanbul’da kurulmuş bir derneğiz. Amacımız; özellikle Türk kadınının, Mustafa Kemal Atatürk tarafından verilen haklarının genişletilerek kullanılmasıdır. O dönem içerisinde o şartlara uygun yasalarda şu an için değiştirilmesi gerekenler var ve biz medeni yasanın değiştirilmesi için İzmir genelinde 20 bin imza topladık. Biz bunları kadının yerinin toplumda ve aile içerisinde genişletilmesi adına yapıyoruz. Bu sebeple daha çok yasal haklarla ilgili çalışmalar yapıyoruz. Bu çalışmalar içerisinde neler yapıyoruz, eğitim komisyonumuzda bilgilendirmeler yapıyoruz. Eğitim komisyonumuzun desteğiyle okuyan 25 tane burslu öğrencimiz var.” Sadece yasal haklar değil kadına yönelik şiddet konusunun da çok önemli olduğunun altını çizen Demir, “Çünkü kadına yönelik şiddet çok ciddi bir insan hakları ihlalidir. Bununla birlikte bizim ta en başından 4 bin 320 sayılı yasayla ilgili çalışmalarımız var. Daha öncesinde biz çalışmalarımızı bu yasanın hazırlanması için yaptık. O dönemin İl Kadın Turizm Bakanı Işılay Saygın ile birlikte çalışmalarımız sayesinde yasanın omurgasını ortaya çıkardık ve uygulamaya konuldu. Devlet ile birlikte çalışmamızın artıları oldu yoksa bu kadar çabuk kabul edilemezdi. Bundan sonra ise 6 bin 284 dediğimiz değişen yasalarla kadına yönelik şiddet yasası da gelişecek. İş bu noktada biraz basına da düşüyor. Şunun altını çizerek söylüyorum ki; yasalar olarak eşitlik manasında hiçbir eksiğimiz yok fakat uygulama konusunda sıkıntılarımız var. Bütün derdimiz uygulama noktasında ortaya çıkıyor. Özellikle basının kadına bakış açısı, bu hadiseleri anlatma şekli ve hatta kullandıkları fotoğraflara daha da dikkat edilmelidir. Kadınların ve kadın bakış açısı taşıyan çağdaş erkeklerin buna sahip çıkmaları gerekiyor. İzmir’de Gültepe, Limontepe gibi semtlerde kadınların ayaklarına gidilmesi gerekiyor. Şiddeti önlemek istiyorsak bazı sorunların birebir çözülmesi gerekiyor. Şiddetin kabul edilebilir bir şey olmadığına önce kadının inanması gerekiyor. Haklarını kullanmasının kendisi için, ailesi için ve ülkesi için önemli olduğunu bilmesi gerekiyor” diye belirtti.
YENİ GELEN MÜHENDİSİN KARISI DEĞİLDİM
Başkan Demir, “Neden kadın?” sorusuna ise şu ifadelerle cevap verdi: “Ben çok küçük yaşta bu çalışmalara başladım diyebilirim. Benim annem de böyleydi, babaannem de böyleydi. Onlar Cumhuriyeti taşıyan kadınlardı. İlkokula başladığımda 7 yaşındayken sınıf başkanı oldum. 17 yaşında üniversitede talebe derneği başkanı oldum. O dönemde bu işleri hep erkekler yapıyordu. Beceremez diye düşünüyorlardı. Ben bu işi gayet iyi de becerdim ve hatta 4 yıl boyunca talebe derneği başkanlığını sürdürdüm. Sonrasında evlendim. Eşimin işi dolayısıyla Elazığ’a gitmek durumunda kaldık. Oraya gittiğimizde benim adım orada hep ‘yeni gelen mühendisin karısı’ olarak geçiyordu. ‘Kadının ismi yok’ olayını bizzat orada yaşamış bulundum. Oradan İzmir’e döndüğümüzde Türk Kadınlar Konseyi’ni kurduk ve kadınla ilgili çalışmalara başladım. Sonrasında ben yaptığım çalışmalarla Engin Demir oldum ve kadın çalışmalarını çok çok önemsedim. Eşim de her noktada beni çok fazla destekledi.”
He for she projesi
Bir birleşmiş milletler projesi olan “He for she” ye (Kadın için erkek) de destek verdiklerini anlatan Demir, proje ile ilgili bilgileri paylaştı. “Erkeğin desteği olmazsa ayrımcılık son bulmaz mantığıyla başlatılan projeyi Türkiye’de şirketler bazında şu an Koç Holding yürütüyor. Hatta Fenerbahçe’nin tamamına ‘He for she’ yazılı formalar giydirdi. İzmir’de de bunu ilk olarak biz başlattık. Bu projede çocukluktan itibaren kız çocuk erkek çocuk ayrımının yapılmaması gerektiğini anlatıyoruz” diye ekledi.