- Gündem
- 15.04.2025 16:08
Son bir haftada engellenen kadın örgütü hesabı sayısının 12’yi bulduğunu duyuran Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, “Türkiye'de yalnızca sokaklar değil, dijital alanlar da susturulmak isteniyor” dedi
“İstanbul Bizim, Meydanlar Bizim! İrade Gaspına Geçit Vermeyiz!” başlıklı bir açıklama yayımlayan Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, son bir haftada engellenen kadın örgütü hesabı sayısına dikkat çekti. 12 hesaba erişim engeli geldiğini duyuran platform, “Türkiye’de yalnızca sokaklar değil, dijital alanlar da susturulmak isteniyor” eleştirisinde bulundu.
Yapılan açıklamada platform, “Bugün Türkiye'nin dört bir yanında adaletsizliğe ve hukuksuzluğa karşı bir direniş yükseliyor. Seçilmiş belediye başkanlarına yönelik sistematik politik operasyonlar, halkın demokratik iradesine açıkça indirilen darbelerle birleşiyor. Yurttaşlar, oy verdikleri temsilcilerin görevden alınmasına, yerlerine kayyum atanmasına karşı barışçıl biçimde sokağa çıkıyor. Fakat bu haklı ve anayasal tepkiler, her defasında orantısız polis şiddetiyle, gözaltılarla ve baskılarla karşılık buluyor. Artık karşı karşıya olduğumuz durum yalnızca bir hukuksuzluk değil; tüm topluma gözdağı vermeye çalışan, kurumsallaşmış bir baskı rejiminin tezahürüdür” dedi.
“Geride bıraktığımız günlerde halkın seçme hakkını savunmak için sokağa çıkan binlerce yurttaş, ağır bir devlet baskısıyla karşı karşıya kaldı” denilen açıklamada platform, “Şu ana kadar yaklaşık bin 900 kişi gözaltına alındı, bunlardan 301’i tutuklandı. Sadece İstanbul’da, 21-24 Mart tarihleri arasında 447 kişi gözaltına alınırken, 20’si çocuktu. Gözaltına alınan kadınlara yönelik çıplak arama ve fiziksel taciz ifadeleriyle resmî tutanaklara geçti. Basın mensupları, öğrenciler, kadınlar ve muhalif yurttaşlar bu süreçte ya gözaltına alındı ya da tutuklandı. Bu tablo, anayasal haklarını kullanan yurttaşlara uygulanan sistematik baskının ne denli yaygınlaştığını gözler önüne seriyor. Artık mesele yalnızca bireysel mağduriyetler değil, doğrudan halkın susturulmak istenmesidir” ifadelerine dikkat çekti.
Devamında platform, “Kadınlar öldürülürken, tacize uğrarken, defalarca şikâyette bulunmalarına rağmen korunmazken, uzaklaştırma kararları uygulanmazken ‘yetersiz kaldığını’ söyleyen emniyet güçleri, sıra anayasal hakkını kullanan yurttaşlara gelince birden olağanüstü bir etkinlikle ortaya çıkıyor. Barışçıl gösteri yapan öğrencilere, kadınlara, halka karşı kurulan barikatlar, plastik mermiler, biber gazı ve ters kelepçeler; bu ülkede güvenlik politikalarının kime hizmet ettiğini apaçık ortaya koyuyor. Kadını korumakta yetersiz olan kolluk kuvvetleri, halkı susturmakta fazlasıyla başarılı. Bu çelişki artık sadece bir ihmalkârlık değil, organize bir tercihtir. Ve biz bu tercihi asla kabul etmiyoruz… Kadınlara yönelik suçlar söz konusu olduğunda ya affın konusu oluyor ya da sistematik biçimde görmezden geliniyor. Ama iktidara yönelmiş en küçük itiraz bile sert biçimde bastırılıyor. Bu, yalnızca bir çifte standart değil; adaletin kim için ve ne zaman çalıştığını sorgulatan derin bir çürümedir” bilgisini paylaştı.
Türkiye’de hak ve özgürlüklerin altının yıllardır sistemli şekilde oyulduğunu öne süren platform, “İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasıyla birlikte kadınların yaşam hakkına açık bir tehdit yöneltilirken, yıllarca süren kadınların insan hakları mücadelesi görmezden gelindi, bastırılmaya çalışıldı. Şimdi ise bu hukuksuzlukların üzerine, seçme hakkına ve demokratik iradeye yapılan yeni saldırılar ekleniyor. Kadınların adalet arayışında yaşadığı cezasızlık, susturma politikaları, yok sayılma; bugün tüm topluma yayılmış durumda. Bu bir tesadüf değil, bu bir süreklilik. Türkiye’de hak arayan herkesin üzerine çöken bu baskı rejimi, aynı kökten besleniyor: halkın sesini kısmak isteyen otoriter bir tahakküm düzeni. Biz bu düzene alışmıyoruz, alışmayacağız” mesajını iletti.
Platform son olarak ise, “Bugün yaşananlar ne ilk ne de münferittir. Seçilmişlerin iradesinin gaspı, yıllardır özellikle doğudaki illerde adeta rutin hale getirilmişken; İstanbul’da ilk olarak Esenyurt ve Beşiktaş belediyelerle başlayan antidemokratik uygulamalar artık tüm yurttaşa yönelmiş bir tehdide dönüşmüştür. Şişli Belediyesi’ne ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik siyasi hamleler de bu zincirin son halkasıdır. Türkiye'de yalnızca sokaklar değil, dijital alanlar da susturulmak isteniyor. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun X (Twitter) hesabı erişime engellendi. Son bir haftada engellenen kadın örgütü hesabı sayısı 12’yi buldu. Yurttaşların sokağa çıkması, konuşması, örgütlenmesi ve hatta dijital alanda ses çıkarması bile artık hedefte” eleştirisinde bulundu.