Kadına şiddetin beşiği: Çocukluk

Uzmanlara göre kadına yönelik şiddetin önlenmesinde çocukluk dönemi kritik önem taşıyor. Çocuklarda ilk 7 yaşın önemine dikkat çeken Psikolog Selin Tabak, “Anneler çocuk yetiştirirken sınır koyabilmeli” dedi


  • Oluşturulma Tarihi : 11.11.2019 07:41
  • Güncelleme Tarihi : 11.11.2019 07:41
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Kadına şiddetin beşiği: Çocukluk

ÇAĞLA GENİŞ-ÖZEL HABER
Kadına yönelik şiddet hem Türkiye’de hem de dünyada en yaygın insan hakları ihlalleri arasında. Uzmanlara göre; kadına yönelik şiddetin önlenmesinde çocukluk dönemi kritik önem taşıyor. Çocukluk döneminde yetiştirilme tarzının şiddete meyilli olmasında ilk sırada yer aldığının altını çizen Psikolog Selin Tabak, kadına şiddetin önlenmesi konusunda, erkek çocuklarının nasıl yetiştirilmesi gerektiğini anlattı. Çocuklarda ilk 7 yaşın önemine dikkat çeken Tabak, özellikle annelerin çocuklarına sınır koyabilmeleri gerektiğini kaydetti. Tabak, “Çocuk, size kötü davrandığında çocuk deyip geçmeyip, ‘Hayır bana bu şekilde davranamazsın’ diyebilmelisiniz. Çocuk yetiştirirken ilk 7 yaş çok önemli. Bir çocuk istediği kadar üniversite okusun, ilk 7 yaşta aldığı öğreti neyse, diğer aldığı bütün bilgiler buna alet oluyor. İlk 7 yaş, beyin gelişiminin en yoğun olduğu dönemdir. Bu dönemde beyne ne işleniyorsa, çocuk her şeyi onun üzerine kuruyor. Dolayısıyla çocuğun anneyle olan ilişkisi çok önemli” ifadelerini kullandı.



SAYGI KONUSU
Kadına şiddetin önlenmesi için ailelerin çocuk yetiştirirken nelere dikkat etmesi gerektiğine dikkat çeken Tabak, “Çocuğun anneyle olan ilişkisi çok önemli. Eğer anne, babanın ve çocuğun uzvu gibiyse, her çağrıldığında hizmet eden, sınır koymayan, ses çıkarmayan bir konumdaysa, çocuk her şeyi yapmaya hakkı varmış gibi algılıyor. Çocuk, anneyi ezerek buna başlıyor. Çünkü baba da anneyi dövüyor veya kötü davranıyor olabiliyor. Kadın evde saygı duyulması gereken birisi gibi değil. Evde herkesin kolu bacağı gibi. Böyle bir imaj oluşuyor. Çocuk da bunu böyle algılıyor. Kadın, erkeğe hizmet etmek zorundadır gibi bilinç dışı bir inanç var. Kadınlar da bunu normal algılayabiliyor. Onun için katlanma kapasitesi artıyor. Başka bir seçeneği olduğunu görmüyor kadın.  Bizim toplumuzda çok fazla kültürel dayatma var. Mesela kadınlarla ilgili çok fazla kötü atasözü var. Bu, kültürümüzde değişmesi gereken bir bakış açısı, ancak değişmesi uzun yıllar alabilir” şeklinde konuştu.
EĞİTİMLİ ANNELER BİLE YAPMIYOR
Çocuk yetiştirirken ilk 7 yaşın önemine vurgu yapan Tabak, “Anneler çocuk yetiştirirken sınır koyabilmeli. Çocuk ona kötü davrandığında çocuk deyip geçmeyip, ‘Hayır bana bu şekilde davranamazsın’ diyebilmeli. Çocuğa bu eğitimin verilmesi gerekiyor. Çocuk yetiştirirken ilk 7 yaş çok önemli. Bir çocuk istediği kadar üniversite okusun, ilk 7 yaşta aldığı öğreti neyse, diğer aldığı bütün bilgiler buna alet oluyor. İlk 7 yaş beyin gelişiminin en yoğun olduğu dönemdir. Bu dönemde beyne ne işleniyorsa, çocuk her şeyi onun üzerine kuruyor. Dolayısıyla değer yargıları çok değişebilen şeyler değil. Yani size kötü davranan bir erkek düzelmez. Değişir belki diye beklememek lazım. Terapilerde de ilk 7 yaştaki değer yargılarını kolay kolay değiştiremiyoruz. Ama yine de genellemek yanlış olabilir. Bazıları gerçekten bazı şeyleri değiştirebiliyor ama yine de içinde o yan hep kalıyor. Tetikleyici bir unsur olduğunda o yanı çıkabiliyor. Anneler çocuklarına evde bir sorumluluk vermeli. Evde bir iş yaparken çocuğuna bir tabak taşıtabilmeli. Maalesef bunu eğitimli anneler bile yapmıyor” dedi.
EĞİTİM DÜZEYİYLE İLGİSİ YOK
Eğitim düzeyinin şiddeti önlemede belirleyici bir unsur olmadığının altını çizen Tabak, şunları söyledi: “Alt kültür o kadar etkili ki, çok modern görünen bir anne dahi erkek çocuğuna sorumluluk vermiyor. Böylece entelektüel kapasitesi biraz daha iyi olan çocuklar narsist oluyor. Aklıyla şiddeti kamufle ediyor fakat kadınları ezebileceği başka kanallar buluyor. Kadına şiddetin eğitim düzeyiyle bir ilgisi yok. Eğitim seviyesi düşük olan insanlarda şiddet daha yaygın olabilir belki, çünkü kamufle değildir. Ancak eğitim seviyesi yüksek kesimde bu şiddet daha kamufle. Dolaylı yollardan ortaya çıkıyor. Şiddetin pek çok farklı biçimi var sonuçta. Bir erkeğe hayatı boyunca annesi tarafından hiç sınır konulmamışsa ve daha sonra bir kadın gelip sınır koyduğunda çok öfkeleniyor, şaşırıyor. Kadınlarımızda da bir sıkıntı var bizim. Bu çocukları kadınlar doğuruyor, kadınlar büyütüyor sonuçta. Kadın üzerine düşen rehberliği erkek çocuğuna vermiyor. Evde babanın anneyi aşağılamıyor olması lazım ki çocuk, annenin ezilen birisi olduğunu görmesin. Çünkü bir süre sonra çocuk da anneye babası gibi davranmaya başlıyor.” Şiddetin körüklenmesinde dizilerin çok büyük etkisi olduğunu savunan Tabak, “Diziler yanlış düşünceleri derinleştiriyor. Kadınlar karaktersiz, zayıf varlıklar olarak gösteriliyor. Toplum buna inandırılıyor. İşlevsel olmayan ve şiddet içeren inançları gerçek kabul etmekten kaynaklı sıkıntılar yaşıyoruz. Biz bunlara inanıyoruz diye gerçek anlamına gelmiyor. Onu değiştirmek lazım. Televizyon kanallarının, medyanın, dizilerin bunları değiştirmesi lazım” ifadelerini kullandı.
ÖFKE KONTROLÜNDE EMDR TERAPİSİ
Öfke problemi olan kişinin öncelikle tedavi olmayı istemesi gerektiğini kaydeden Tabak, “İnsanlar ne kadar isterse o kadar tedavi oluyor. Basamaklı bir tedavi uyguluyoruz. Öfkelendiği yerleri belirliyoruz. Kişinin çocukluğundan gelen birtakım travmaları olabilir. Şiddet görmesi gibi, şiddete şahit olması da travma yaratabilir. Travmalarını tespit edip bununla ilgili EMDR terapisi uyguluyoruz. Gayet bilimsel ve 90 dakika süren bir terapi. Kişinin travmalarından gelen, öfkeyi tetikleyen tetikleyicilerini çok çabuk sönümlendirebiliyoruz. Sağ beyin ve sol beyin uyarılarak kişinin beynindeki nöronlarını aktif edip,  geçmişten gelen ve bugüne yansıyan tepkilerini ölçüyoruz. Tepkinin çok büyük bir kısmı geçmişle ilgili olabiliyor. Geçmişteki o sahneleri çalışarak kişinin duyarsızlaşmasını sağlıyoruz. Hatırlasa bile silik hatırlıyor. Beyin, gereksizler deposuna kaldırıyor. Artık o anı tetiklenmiyor. Pek çok travma bölgesinde, deprem bölgelerinde de kullanılan bilimsel bir yöntem. Kişi terapiye uygun bir yapıdaysa, entelektüel anlamda davranış kapısı açıksa bu yöntem çok başarılı sonuçlar veriyor” açıklamasında bulundu.

Haber Merkezi