Kadınlar katledilirken susanlar boşanmalar için bağırıyor!

Annesi ve teyzesini erkek şiddetine kurban veren Figen Akta, kadına yönelik şiddeti önlemede önemli bir adım olan İstanbul Sözleşmesi’nin ‘kaldırılacağı’ yönündeki açıklamaları öfke ve üzüntüyle takip ediyor: Kadınlar katledilirken susanlar boşanmalar için bağırıyor!


  • Oluşturulma Tarihi : 08.07.2020 05:28
  • Güncelleme Tarihi : 08.07.2020 05:28
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Kadınlar katledilirken susanlar boşanmalar için bağırıyor! haberinin görseli

ÇAĞLA GENİŞ-ÖZEL HABER

“Erkekler, sanki onlara talimat verilmiş gibi durmadan kadınları öldürüyor. Biz kadınlar ayaklanmadıkça, mücadele etmedikçe bu cinayetlerin sonu gelmez. Sadece bizimle de bitmiyor...  Yetkililerin de artık buna ‘dur’ demesi gerekiyor. Kadınlar katledilirken susanlar boşanmalar arttı diye bağırıyor.”

Bu sözler annesi ve teyzesini erkek şiddetine kurban veren Figen Akta’ya ait. Pamukkale Üniversitesi’nde eğitim gören 21 yaşındaki Akta, acısını erkek şiddetine karşı örgütlü bir güce dönüştürdü. Şimdi başka kadınlar için mücadeleye devam ediyor. Bugünlerde kadına yönelik şiddeti önlemede önemli bir adım olan İstanbul Sözleşmesi’nin ‘kaldırılacağı’ yönündeki açıklamaları ise öfke ve üzüntüyle takip ediyor.



ACIM VE MÜCADELEM BİTMİYOR
Yaşanan cinayetin üzerinden 1 yıl geçse de, acısının hala sürdüğünü belirten Figen Akta, ailesinde görülen erkek şiddetinin boyutundan bahsederek, “Geçen sene 19 Haziran’da, hem annem (Fatma Akta) hem teyzem (Habibe Çevik) teyzemin eski eşinin (Göksel Sağlam) açık ceza evinden izinli çıkması sonucunda öldürüldüler. Avukatımız Şenay Tavuz başta olmak üzere, diğer değerli avukatlarımız sayesinde katil ikişer defa insan öldürmekten müebbet hapis cezasına çarptırılmış ve anneannemi (Hatice Çevik) de silahla tehdit ederek dört yıl daha hapis cezası almıştır. Annemi kaybedeli tam bir yıl oldu, acım dinmiyor ve mücadelem bitmiyor. Çünkü annem hayattayken babamla arasında gelişen davalar vardı. Babam da anneme sürekli olarak şiddet uyguluyordu. Tehdit ediyordu. Artık annem adına bu davalarda ben yer alıyorum. Kardeşim ve ben annemizin yokluğuna alışamadık, hangi insan alışır ki buna? Ne zaman ağlasam veya sevinsem ‘anne’ diye sesleniyorum ama yanıt gelmiyor. Biliyorum ki ben yaşadığım sürece annem kalbimde olacak, ben ikinci Fatma’yım, kendimi hep böyle avutuyorum” dedi.

HER GÜN AYNI ACI
Her cinayet haberini duyduğunda yeniden aynı acıyı yaşadığını dile getiren Akta, “Kadın cinayetleri günden güne artıyor. Annem ve teyzem öldürüldüğünden bu yana kim bilir kaç kadın, erkekler tarafından öldürüldü. Sayamadım bile. Her cinayet haberini duyduğumda yeniden aynı acıyı yaşıyorum. Haberlerdeki kadınların hepsinin vücutlarında yaralar var, darp edilmişler ama mahkemenin suçluya kararı ya iki ay ya bir yıl gibi az bir süre vermesiyle sonuçlanıyor veya suçlu hiçbir ceza almadan ona eşine yaklaşmasın diye uzaklaştırma veriyorlar. Ancak bu hiçbir işe yaramıyor. Erkekler sanki onlara talimat verilmiş gibi durmadan kadınlarımızı öldürüyor. Biz kadınlar ayaklanmadıkça, mücadele etmedikçe bu cinayetler bitmez. Sadece bizimle de bitmiyor ayrıca yetkililerin de bu duruma bir dur demesi gerekiyor artık” ifadelerini kullandı.



SANDIĞINIZDAN DAHA GÜÇLÜYÜZ
İstanbul Sözleşmesi’nin ‘revize edileceği’ veya ‘kaldırılacağı’ yönündeki açıklamaları üzülerek takip ettiğini söyleyen Akta, “Hepimiz farkındayız ki, İstanbul Sözleşmesi kadına karşı şiddete, kadın-erkek eşitsizliğine ve kadınlara karşı yapılan ayrımcılığa karşı bir sözleşmedir ve İstanbul Sözleşmesi’nin amacı kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddetle çok yönlü mücadele etmektir. Biliyoruz ki 2011 yılında İstanbul Sözleşmesi’ni ilk imzalayan ve onaylayan ülke Türkiye olmasına rağmen, kadınlar ikişer, üçer katledilirken susanlar şimdi kalkmış İstanbul Sözleşmesi uygulamaya geçtiğinden beri boşanmalar ve şiddet arttı diye bağırıyor. Biz kadınlar öldürülmeyelim, şiddete maruz kalmayalım, katiller ve suçlular hak ettikleri en ağır cezayı alsın diye İstanbul Sözleşmesi imzalandı. Biz kadınları kimse susturamaz. Biz, sandığınızdan daha güçlüyüz ve gün geçtikçe daha da güçleniyoruz” diye konuştu.

ANNEME SÖZ VERDİM!
Akta, yaşadığı travmanın boşluğunu ise şu sözlerle anlattı: “Annemin yokluğunda her gün ağlıyorum, ağlamaktan gözlerim kurudu, kalbim ağrıdı ve yorgun düştüm. Ama yılmadım asla pes etmedim. Annemin mezarını ellerimle kazarken ona okuyacağım ve çok güçlü bir kadın olacağım için söz verdim. Çünkü ben güçlü Fatma’nın, güçlü kızıyım ve daima öyle olacağım. Biz kadınlar haksızlığın ve şiddetin üstesinden gelebiliriz. Yeter ki sesimizi duyurmaya çalışalım. Susmayın, kadın kuruluşlarından yardım isteyin emin olun sizleri asla geri çevirmezler, kocandır, ağabeyindir yapar demez. Onlar aksine sizi korurlar ve ellerinden gelen her şeyi yaparlar. Yeter ki içinizdeki mücadele ruhunu büyütün ve inanıyorum ki biz kazanacağız.”

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ NEDİR? NE DİYOR?
11 Mayıs 2011 tarihinde İstanbul’da imzaya açılan Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadele Hakkındaki Avrupa Konseyi Sözleşmesi (kısa adıyla İstanbul Sözleşmesi), 1 Ağustos 2014 tarihinde yürürlüğe girdi. Özel olarak kadınlara ve kız çocuklarına yönelik şiddet ve ev içi şiddeti hedef alan ve ülkelerin sorumluluğunu ele alan ilk Avrupa sözleşmesi olan Sözleşme, bugüne kadar Türkiye dahil Avrupa Konseyi üyesi 40 ülke tarafından onaylandı. Sözleşme kadına yönelik şiddet ve ev içi şiddetten arınmış bir yaşamın kadınlarla erkekler arasında hukuki ve fiili eşitliğin gerçekleştirilmesi ve kadına yönelik şiddetin ortadan kaldırılmasıyla mümkün olacağının her maddesinde ve gerekçesinde altını çiziyor.