Sayfa Yükleniyor...
İzmir Çağdaş Romanlar Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Halit Keser ile dernek bünyesinde yapılan çalışmaları ve yürütmekte oldukları projeleri konuştuk
İzmir Çağdaş Romanlar Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Halit Keser, doğma büyüme İzmirli olduğunu belirterek, Gürçeşme Semtinde ailesi ile birlikte yaşadığını söyledi. 1998 yılından bu yana dernekçilik yapmaya çalıştığını belirten Keser, 1998 yılında Gürçeşme Semt Derneğini kurduk. O yıllarda kurucuları roman olduğu için insanlar çingeneler dernek kurmuş diye söylentiler çıkmıştı. 2005 yılında da İzmirde kurulan bir derneğin üyesi oldum. Bir süre sonra o derneğin kadrosuna dahil ettiler. 1 yıl sonra yani 2006 yılında İzmir Çağdaş Romanlar Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneğini kurduk. O günden bugüne var olan sorunları mevcut sıkıntıları gidermek için çaba gösteriyoruz dedi.
ÇALIŞMALARIMIZI KAMUOYUNA DUYURAMADIK
2006 yılından beri çok fazla çalışma yaptıklarını ama yaptıkları çalışmaları kamuoyuna duyuramadıklarını açıklayan Keser, Türkiyede 38 yılından beri bir yasa vardı. Roman vatandaşları için önemli bir yasaydı. Türkiyeye casuslar ve romanlar giremez diye bir madde vardı. Yaklaşık 6 yıl boyunca uğraştık. Onu değiştirdik. Bu Türkiyede yaşayan Romanlar için çok önemli bir şeydir. Diyanetin Romanlar ile ilgili hoş olmayan fetvaları var. Bu konu ile ilgili çalışmalar yaptık. Türk Dil Kurumunun bir yanlışı vardı. Romanın ibaresiyle alakalıydı. Romanı şu şekilde tarif ediyorlardı; derme çatma evlerde yaşarlar, çok çocukludurlar, hatta karıları da kocalarını da aldatır şeklindeydi. Bu konu ile ilgilide bir çalışma yaptık. Dernek olarak elimizden gelenin fazlasını yaparak vatandaşlarımızın lehine çalışıyoruz dedi.
KENDİ HEDEF KİTLEMİZİ BELİRLEDİK
Keser, AK Partinin yapmış olduğu açılım sürecinden sonra mevcut olan derneklerin çoğaldığını öne sürerek, zaman içerisinde her şeyin birbirine girdiğini söyledi. Keser, Tüm dernekler belediyelerden, siyasetçilerden ve bürokratlardan bir şeyler istemeye başlayınca çok fazla sıkıntı yaşadık. Ama ben sürekli kendimi geliştirmek adına sempozyumlara gidiyorum. Toplantılara katılıyorum. Makedonyada uygulanan sistem benim çok hoşuma gidiyor. Makedonyada 200e yakın Roman Derneği var. Ama hiçbiri aynı işi yapmıyor. Herkes farklı dalda çalışmalarını yürütüyor. Çokta başarılı oluyorlar. Bende 2 yıl önce kendi kendime neden her şeyi ben tek başıma yapmaya çalışıyorum dedim. Sonra arkadaşlarımla bir araya gelerek kendi hedef kitlemizi belirledik. Hedef kitlemiz kadın ve çocuklar oldu. Belli bir kitleye yoğunlaşınca da daha yararlı hale geldik. Yaptığımız işe hem zaman ayırabiliyoruz hem de daha kaliteli sonuçlar elde ediyoruz şeklinde konuştu.
İZMİR GELİNLİK ALANINDA DÜNYAYA İHRACAT YAPAN BİR ŞEHİR
Soros Vakfından kadınlarla ilgili bir proje aldıklarını ve o proje ile birlikte önlerinin açıldığını ifade eden Keser, projenin içeriğinin kentsel dönüşüm ile ilgili olduğunu belirtti. Bu projenin kendilerine başka kapılarda açtığının altını çizen Keser, Aldığımız projeyi 1 yıl boyunca sürdürdük. Şimdi başka bir proje içindeyiz. Yani bize bir proje başka kapılarda açtı. Bu proje ile Halk Eğitim Merkezi ve İŞKUR ile birlikte geçen yıl burada kadınlarımıza mum yapma kurdu verdik. Çok güzel eserler çıktı ortaya. Biz bu olayın peşini bırakmayarak yine kadınlarımıza yönelik dikiş kursu açtık. Çünkü İzmir gelinlik alanında hem Türkiyeye hem de dünyaya ihracat yapan bir şehir. Gelinlik dikim kursları 6 ay sürüyor. Ancak tek bir kötü yanı var. Bir kursiyer kursa katılıp 6 ayını doldurduktan sonra bir dahaki kursa katılamıyor. Üstünden bir 6 ay geçmesi gerekiyor. Bu ciddi bir sıkıntı olduğu için bu konuyu aşmaya çalışıyorum diye konuştu.
HEM MESLEK ÖĞRENİYORLAR HEM DE PARA KAZANIYORLAR
Keser, şu an için kursa devam eden 42 kursiyerin olduğunu açıklayarak, 2 ayrı zamanlarda geliyorlar. Yarı kursiyerimiz sabah yarı kursiyerimiz öğleden sonra geliyor. Halk Eğitim Merkezinin bize tahsis etmiş olduğu 2 tane eğitmen var. Kurslara katılan kursiyerlerimizde müthiş bir değişme oluyor. Öncelikle kendilerine özgüven geliyor. Kendi ayakları üstünde duruyorlar. Burada hem meslek öğreniyorlar hem de para kazanıyorlar. Halk Eğitim Merkezi kurs bünyesinde lazım olan her malzemeyi tahsis ediyor. İŞKURda kursiyerlere günlük olarak belli bir ücret ödüyor. Ayrıca haftada 1 gün sosyologlar ve psikologlar kurs yerimize gelerek kadınlarımıza eğitim veriyor. Her hafta başka bir konu ile kadınlarımızı bilinçlendiriyorlar. Belli zamanlarda hep birlikte etkinlikler düzenleyerek dışarıda da vakit geçiriyoruz. Artık kadınlarımız hayata daha güzel bakıyorlar ifadelerini kullandı.
KONAK KENT KONSEYİ DESTEK OLACAK
Kadın ile ilgili derneklerle sürekli iletişim halinde olduklarını söyleyen Keser, önceki gün de Konak Kent Konseyinin kendilerini dernek binasında ziyaret ettiklerini açıkladı. Keser, Biz Kadın Emeğini Değerlendirme Vakfının Başkanı ile iletişime geçtiğimizde bizi yönlendirdi. Hatta Konak Kadın Meclisi Başkanı Sema Kayada 2 ay süre ile kadınlarımıza girişimcilik kursları verdi. Bu vesile ile biz Kent Konseyi Başkanı ile tanıştık. Sonrasında ekibi gelerek buradaki ortamı gördüler. Beraber oturarak yaptıklarımızı anlattık. Eksiklerimizi anlattık. Kendileri de bize destek olacaklarını belirttiler. Önümüzdeki pazartesi olacak toplantılarına bizde katılacağız. Konak Kent Konseyine üye olacağız. İlerleyen zaman içerisinde bizim için çok daha iyi olacak diye düşünüyorum dedi.
İNSANLAR YÜZÜNE GÜLÜP ARKADAN ÇİNGENE DİYOR
Romansanız sorun var diyen Keser, ayrımcılığın en kötü tarafının görülmez ayrımcılık olduğunu söyledi. Keser, İnsanlar Romanların yüzüne gülüp arkadan çingene diyor. İşte ayrımcılığın en kötü yanı bu. Biz bu durumu her an yaşayabiliyoruz. Ayrıca Roman çocukları uyuşturucu ile alakalı çok büyük bir risk altında. Ege Mahallesi şu an için bonzainin merkezi olmuş durumda. Biz bu çocuklar için ne yapabiliriz diye düşünüyoruz. Bunun içinde harekete geçtik. Mahallemizde atıl durumda olan boş bir arsa var. Konak Belediye Başkanı Sema Pekdaş ile görüştük. Sema Hanım orayı spor kompleksi yapacak. Bende biryandan amatör bir grup bakıyorum. Çünkü çocuklarımızı ya sporla ya da müzikle kurtaracağız. Bu 2 alanı sağlayabilirsek çocuklarımızı kontrol altına alabiliriz şeklinde konuştu.
PURÇU İLE BİRLİKTE
Keser, CHP İzmir Milletvekili olan Özcan Purçudan da söz ederek, sözlerini şu şekilde bitirdi: Özcan Purçu 2005 yılından bu yana Roman davasında çalıştığım kardeşimdir. Bu işi benimseyerek savaşan birisidir Özcan Purçu. Yemin töreni için meclise gittim. Orada inanılmaz duygular yaşadım. Bir Roman çocuğunu mecliste görmek anlatılmaz bir duygu. Purçu ile birlikte Romanların yaşadığı birçok sorun çözülecek diye düşünüyorum. Çünkü toplum için çalışacak bir adamdır Özcan Purçu.
Romanların Tarihçesi
Romanlar, Hindistanın Pencap-Sind nehir havzası boyunca Pakistan ve Afganistanın da içinde bulunduğu bölgelerden 1050 civarında İran ve Anadolu üzerinden dünyaya yayılmış Hint-Avrupa kökenli halkın adıdır. Roman halkının vatanlarını neden terk etmek zorunda kaldıkları bugün bile yanıtsız kalmaktaysa da tarihçiler üç teori ortaya sürmektedir: Mahmut Gazinin Sindh ve Penjapı işgali sırasında 500 bin Hintliyi esir aldığı bilinmekte olup, Hindistanı fetheden Müslümanların, Romanları köle olarak alıp ülkelerine götürülmesi en yaygın teoridir. En düşük kast olduğu sanılan Romanların, Müslüman fatihlere karşı paralı asker olarak kullanılmış olabilirler ki, yenilginin ardından göç etmek zorunda kalmış olabilirler. Firdevsinin Şehnamesine göre MS 420 yılında vatanlarını terk edip dünyaya yayılan 12 bin kişilik Luri halkı eğer Romanlarsa dünyaya yayılmalarının Hindistanın işgali ile ilişkisi olamaz. İlk kez 1505te İrlandada, 1514te de İngilterede nüfus kayıtlarına geçirildiler. Aynı tarihlerde, Avrupanın birçok ülkesinde gezgin çalgıcı ve falcılardan oluşan bazı göçebe toplulukların kayıtlarına rastlanır. Günümüzde Romanlar dünyanın dört bir yanına dağılmış olarak yaşarlar. Büyük bölümü Avrupanın güney kesiminde toplanmıştır. 19. YYın sonlarına doğru Kuzey Amerikaya da göç etmişlerdir. Romanlar yaşadıkları her ülkede değişik adlarla anılırlar. Romanlar, dünyanın en renkli göçebe topluluklarından biridir. Büyük bölümü yerleşik hayata geçmiştir. Türkiye`de yoğun olarak yaşadıkları yerlerin başında Trakyada, Çanakkale, Edirne, Tekirdağ ve İstanbul gelir. Romanların büyük bölümü gelenek, göreneklerini ve topluluklarının yönetim biçimlerini korumuştur. Roman sözcüğü yerleşik düzeni olmayan göçebe insanları çağrıştırır. Oysa Romanların çok azı günümüzde göçebedir. Bazıları kendi istekleriyle göçebeliği bırakmış, yaşadıkları ülkenin yaşam biçimini benimsemişlerdir. Roman olmayanlarla evlenen Romanlar da vardır. Bazı ülkelerde de yerleşik yaşama zorlanmışlardır. Soykırıma uğramışlardır. Yarı göçebe, yarı yerleşik bir topluluğun sayımının yapılması güç olduğu için Romanların kesin nüfusu bilinmemektedir. Bununla birlikte bugün dünyada 3-4 milyon dolayında Roman olduğu tahmin edilmektedir. Nisan 1971`de, Romanların sorunlarını tartışmak üzere Londra yakınlarında ilk Uluslararası Roman Kongresi toplanmış olup bu kongreye atfen, 1990dan itibaren 8 nisan Dünya Romanlar Günü olarak kutlanmaktadır.
Haber Merkezi