Sayfa Yükleniyor...
Kalabak Köyü'nün çocukları 5 saatlik eğitim için günde toplam 4 saatlik yolculuk yapmak zorunda kalıyor. Kar kış demeden çekilen uzun yolculuk nedeniyle bazı aileler göç etmek zorunda kalırken, bazı çocukların eğitim hayatı yarıda kalıyor
SULTAN GÜMÜŞ KAYA / ÖZEL HABER
Aliağa’nın en uzak köylerinden biri olan Kalabak Köyü’nde muhtarlık yapan Mehmet Kartal, sadece ikamet ettikleri köyün değil, Türkiye’deki birçok köyün yarası olan acı gerçeği bizlerle paylaştı… Ağlayarak köylerinde bir okulun bulunmadığını söyleyen Kartal, okumak isteyen öğrencilerin köyden kalkan küçük bir servis ile Aliağa’nın merkezine götürüldüğünü kaydetti. Ancak, köyün merkeze olan yaklaşık 2 saatlik uzaklığından dolayı kimi öğrenci ne yazık ki okulu bırakmak zorunda kaldı. Bazıları ise aileleriyle birlikte köyden göç ederek, okula daha yakın olan semtlere taşındı. Kırsalda yaşanan bu derin göç, köy yaşamındaki üretimi ve nüfusu azaltırken, eğitimin önüne de koca bir set örüyor.
Muhtar Kartal da çocukluk yıllarında köyde okul bulunmamasından dolayı eğitimden mahrum kalmış, tahsilini gerçekleştirememiş bir isim. Seneler önce yaşadığı bu eksiklik onda eğitime yönelik bir bilinç oluşturduğu için şu an köy çocukları için büyük bir çaba içerisinde. Türkiye’deki tüm köylerin bir anda mahalle olarak kayıtlara geçmesinin böylesine bir olumsuz sonucu ortaya çıkardığını kaydeden Kartal, “Kırsalın çocuğu yaşamın her alanında böyle mahrum bırakılıyor. Köylü çocuğu çok zeki, çok atılgan ancak maalesef böyle mağdur ediliyor. Bir yere gelemiyorlar. Birilerine yalvarmam gerekiyorsa onu da yaparım. Lütfen çocuklarımızı eğitimden mahrum etmeyin!” çağrısında bulundu.
KIRSALIN ÇOCUĞU MAĞDUR EDİLİYOR!
Kalabak Köyü Muhtarı Mehmet Kartal, gözyaşları içerisinde şu konuşmayı yaptı: “Köyümüzde süt üretimi yapılıyor. ‘Kalabak Köyü Tarımsal Kalkınma Kooperatifi’ sayesinde kadınlarımız, çocuklarımız tarıma, üretime daha fazla önem göstermeye başladı. Ancak bu üretim ne yazık ki göçün önüne geçemiyor. Çünkü köyümüzde okul yok. Zamanında verilen bir karar ile aniden köylerimiz ‘mahalle’ olarak kayıtlara geçti. Bu gelişmenin ardından var olan sorun daha da büyüdü. Öğrencilerimizin en azından ilkokul ihtiyacını karşılayabileceği bir okul yok. Bu eksiklikten dolayı öğrenciler köyden kaldırılan küçük bir servis aracılığıyla Aliağa’nın merkezindeki okullara gidiyor. Kimi ise ya Aliağa’ya taşındı ya da aileler çocuklarını okula göndermekten vazgeçti. Okul olmamasından dolayı iki sorun ortaya çıkıyor: ‘Göç ve eğitimden vazgeçiş’. Kırsalın çocuğu yaşamın her alanında böyle mahrum bırakılıyor. Köylü çocuğu çok zeki, çok atılgan ancak maalesef böyle mağdur ediliyor. Bir yere gelemiyorlar.”
UTANÇ DUYUYORUM!
“Ben de küçükken bu sorundan dolayı okula gidememiştim” diyen Kartal, “Yollar bozuktu, traktörlerle merkeze götürmeye çalışıyorlardı. Ancak nereye kadar? Kış geldi. Köylük yer. Her taraf toz, toprak, çamur oluyor. Traktörle, servisle bu kadar saatlik yol nasıl geçecek? Yıl 2021. Ben küçüktüm okul yoktu, hala yok. Hangi devirde yaşıyoruz. Bu çocuklar günde toplam 4 saatlik yol çekiyor. Çünkü köy Aliağa’nın en uzak köylerinden. Neredeyse 2 saat. Bugün benim bir vatandaşım çocuğunu okula gönderemiyorsa muhtarlık yaparken utanç duymalıyım. Ben muhtar olduğum halde utanç duyuyorken diğerleri nasıl başı dik gezebiliyor. Şimdi ben köyün muhtarı olarak yetkililere sesleniyorum. Lütfen! Sadece bizim köyümüze değil, Türkiye’de bulunan tüm köylere okulları kurun. Bizim çocuklarımız da bu ülkenin geleceği. Birilerine yalvarmam gerekiyorsa onu da yaparım. Lütfen çocuklarımızı eğitimden mahrum etmeyin! Köylünün çocuğunu bu hallere sokmayın” ifadelerini kullandı.
OKUL VAR, ÖĞRETMEN YOK
Eğitim-İş İzmir 1 Nolu Şube Başkanı Adem Yıldırım’dan da konuya ilişkin görüşlerini aldık. Var olan köy okullarının yeniden elden geçirilmesi gerektiğini, öğretmen atanıp, orada eğitim öğretim faaliyetlerinin başlaması gerektiğini kaydeden Yıldırım, şunları aktardı: “Eğitim herkesin ikamet ettiği yerde yapılmalı. Öncelik çocukların eğitime erişebilirliğini ve sürdürebilirliği sağlamak olmalı. Köylerde çocuklar en fazla ilkokula gönderiliyor. Sonrasında tarımsal faaliyetlerde çalıştırılıyor. Özellikle aileler, kız çocuklarını ortaöğretim seviyesinde köy dışında bir yere göndermek istemiyor.
Taşımalı eğitimle çocuklar, köylerinden uzak okullara gitmek zorunda kalıyor. Servisler çok erken saatlerde birkaç köyden çocukları alıyor. Aynı şekilde inanılmaz zaman kaybıyla evlerine götürülüyorlar. Köylerde aileler sürekli taşımayla çocuğunu göndermektense ilçe ya da şehre taşınarak bu sorunu çözmeye çalışıyor. Bu kez hem köyler boşalıyor hem de kentlerde kontrol edilemeyen nüfus yoğunluğu oluyor.”
TERSİNE GÖÇ YAŞANACAKTIR
“Köyde insan kalmayınca tarım ve hayvancılık bırakılmaya başlandı” diyen Yıldırım, “Köyden kente göçün bitirilmesi için de köy okulları açılmalı. Emin olun tersine göç yaşanacaktır. Köylerde şu an sadece camilerde imamlar var. Servis ve yemek maliyeti açısından kesinlikle taşımalı eğitimden vazgeçilip köy okullarının açılması lazım. Öğretmen sorunumuz yok. Atanmamış yüz binlerce öğretmen var, köy okullarında seve seve çalışacaklardır. Köyde öğretmen rol modeldir. Üniversite bitirmiş, güncel, sosyal olayları takip edebilen, tarımla uğraşanların kooperatifçilik yaparak ürünlerinin ziyan olmasını engelleyebilecek, bürokratik işlerde yol gösterebilecek, kırsala dair her konuda tecrübesi olan öğretmenler köylümüze yol gösterici bir rehberdir. O nedenle bir an önce köy okulları açılmalı ve öğretmenler atanmalı” sözlerini kullandı.
URLA VE ÇEŞME’DE DE BENZER SORUNLAR
Şu anda faaliyete geçecek olan köy okulu sayısının 20 bin civarında olduğunu belirten Yıldırım, “Köy okullarının çoğu yerinde duruyor. İlk etapta 5 bin köy okulu yeniden açılmalı. Boyanarak, eksikleri tamamlanarak köy okulları rahatlıkla faaliyete geçebilir. 20-30 bin ilkokul öğretmeninden bahsediyoruz. Zaten bu kadar öğretmenimiz atanmayı bekliyor. Taşımalı eğitime ayrılan bütçe buraya aktarılabilir. Taşımalı eğitimden çok daha ucuza mal olacaktır. Bu konuya hem köylüler hem de çocuklar ve öğretmenler sevinecektir. Bizim şubemize bağlı Urla, Çeşme, Menderes, Seferihisar ilçelerimizde de taşımalı eğitim sistemi uygulanıyor. Bu okullarımızda da sıraladığımız sorunlarla karşı karşıyayız” dedi.
TARİKAT VE CEMAATLERE GÜN DOĞUYOR
“Taşımalı eğitim sistemi, kız çocuklarımızın okula gitmesiyle ilgili hali hazırda sorunlar varken, bu sorunun daha da büyümesine neden olan bir sistemdir” diyen Başkan Yıldırım, son olarak, “Ne yazık ki Türkiye gerçeği böyledir. Dolayısıyla çocuklarımızı köylerden kilometrelerce öteye taşınmak yerine, devlet onlara gitmeli ve bulundukları yerde eğitim ve öğretime ulaşmalarını sağlamalıdır. Çünkü bir köyde okul olması, orada öğretmen olması, yalnızca çocukların değil, bir köyün tümüyle eğitimle, bilimle gelişmesi anlamına gelir. Ayrıca köy okullarının kapatılması taşımalı eğitimi tercih etmeyen, yurtlarda kalmak zorunda kalan ve yeteri kadar devlet yurdu bulunmadığı için tarikat ve cemaatlerin yurtlarına zorunlu bırakılan çocuklarımızın zihinlerinin yıkanmasına da neden olmaktadır; kaldı ki bu yurtların da devlet yetkilileri tarafından ne kadar denetlendiği de ayrı bir tartışma konusudur” bilgisini paylaştı.
Haber Merkezi