“Kalbimden kalemime damlayan sesler”

Yazar Lavinya Öz ‘Düş Çürükleri’ adlı kitabının detaylarını röportajımızda anlattı. Öz, kitabını ay içerisinde yayınlarken, yeni bir kitabının da kısa sürede yayınlanacağının müjdesini verdi


  • Oluşturulma Tarihi : 21.03.2020 11:10
  • Güncelleme Tarihi : 21.03.2020 11:10
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
“Kalbimden kalemime damlayan sesler”

ONURHAN ALPAGUT/RÖPORTAJ
Öykü, şiir gibi farklı alanlarda yazıları bulunan Lavinya Öz’ün ‘Çocuklar İçin Tiyatro’ adlı kitabının ardından ‘Düş Çürükleri’ kitabı Kitap Yurdu Doğrudan Yayıncılık sistemi ile okuyucularla kısa bir süre önce buluştu. Öz, kitabının detaylarını anlattı. Yazar, “Bu kitap dramatik hikayelerimi derlediğim bir kitaptır” diye konuştu. 155 sayfa olan ve kitabın Editörlüğünü, mizanpajını, kapak tasarımını yapan Öz ‘Hiçbir şeyini bulamayan adam’ adlı kitabının da kısa bir süre sonra yayınlanacağını söyledi.



Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?
1975 Ankara doğumluyum. Diyarbakır’da ikamet etmekteyim. 1998 senesinden beri evli ve 3 çocuk sahibiyim. Anadolu Üniversitesi, Kamu Yönetimi mezunuyum.
Yazıyla tanışmanız nasıl gerçekleşti? İlk edebi nitelikte eserlerinizi ne zaman verdiniz?
1996 senesinden beri pek çok dergide yazıyorum. Mizah dergilerinde yazmaya başladım ve edebiyat dergileri ile devam ettim. İki sene kadar düzenli olarak Ayarsız Dergi’de öykülerimle yer aldım. Şu an da Porsuk Kültür Dergisi’nde ve Neyzen Dergi’de yazmaktayım. Edebiyat, kültür ve sanat dergilerinde yayınlanmaya layık görülmüş tüm hikayelerim için edebi nitelikte dersek son on senedir hayli aktif olarak yazmaktayım.
CÜMLELERİM DÜŞTÜĞÜ YERLERİ ISITSIN
“Çocuklar İçin Tiyatro Oyunları (Destek Yayınları)” adlı kitabınızdan bir süre sonra yayınlanan “Düş Çürükleri” adlı kitabınızı yazmaya nasıl karar verdiniz?

Bu kitap dramatik hikayelerimi derlediğim bir kitaptır. Bunun arkası da var. Yani mizahi hikayelerimi ve fantastik hikayelerimi de ayrı ayrı derledim. Elbette yayınlanmış hikayelerim ama yenilerini de ekledim. Bu kitapta farklı olarak iki metafor kullandım. Noktürn ve Cemre. Noktürn; geceleri bestelenen duygusal şarkılara verilen isimdir. Bu ifadeyi, geceleri kağıda döktüğüm iç seslerim için seçtim. Cemre de ikisi şubat ayında ve biri mart başlarında olmak üzere, birer hafta arayla önce havada, sonra suda ve daha sonra da toprakta oluştuğuna inanılan sıcaklık yükselişine denmektedir. Ben cümlelerim düştüğü yerleri ısıtsın istediğim için kullandım.
Yazım sürecinde ne gibi durumlarla karşılaştınız?
Bu kitap dosya olarak pek çok yayınevinden hiç okunmadan geri çevrildi. Yayın programları doluydu, kriz vardı ve basılacak kitaplar çoktan seçilmişti. Yeni çalışmalara yer verilmiyordu. Kendi cebinizden bastırmak isterseniz de en az 2 bin 500 TL ücretlendirmesi vardı. Bu beni aşar. Tam da bu aşamada KDY (Kitapyurdu Doğrudan Yayıncılık) diye bir sistem girdi Türkiye’ye, pek çok kalem için kurtuluş niteliğindeydi hatta devrim de denebilir.
SİPARİŞ ÜSTÜNE BASILIYOR
KDY (Kitapyurdu Doğrudan Yayıncılık) sistemi tam olarak nedir?

KDY sisteminde; sizden noterden aldığınız ıslak imzanın orijinalini, imzaladığınız sözleşmeyi de zarfa ekleyip posta yolu ile göndermenizi istiyorlar. İlk iş bu. Yaptım, dosyam kabul edildi ve sonrasında kusursuz bir dosya istediler, bazı programlar ile kesim çizgilerine kadar ayarlanmış dosyalar, tabii daha öncesinde defalarca Word olarak gidip geliyor dosyanız, içeriğin kusursuzluğuna karar verilince bu kez PDF olarak defalarca gidip geldi dosya.
KDY editörleri detaylarla ilgilenmiyor. Tüm dosyanızın detayları size ait. Mizanpaj, tashih, kapak tasarım… Bunları yapan ajanslar da var kapak hariç sayfa başı 5 TL diye biliyorum standartları. Kapak tasarım için de en basiti en az 150 TL diye görmüştüm bir yerde. Bu kez benim ödemem gereken tutar yaklaşık bin TL gözükmekte. Ben bunu da ödeyemem ama bu kitabın da çıkması lazım. Artık kitap doğmak istiyor hissediyorum. Çalıştığım dergilerin editörleri, tasarımcıları ve birkaç dizgici arkadaşım bana balık vermediler, biraz balık tutmayı öğrettiler, teşekkürü borç bilirim, kendim de on gün kadar bu programları internetteki videolardan çalıştım, öğrendim, yaptım. Yaptığımı görünce yaşadığım mutluluk tarif edilemez. Başarmıştım. Hem de cebimden sadece 100 TL çıkmıştır. Verdikleri yüzde 50 telif ile (yayınevlerinin telif standardı yüzde 8-12’dir) 10 gün içinde zaten sermayeyi kurtarmış oldum. Birkaç arkadaşıma da okuttum, çünkü objektif olamıyorsunuz, illa ki bir imla olsun, noktalama olsun hata çıkıyor. Son hatalarımı da düzelttikten sonra gönderdim. Her detayını ben yaptım. Basım onayı verildi. Şimdi bu sistemin en güzel yanı şu; baskıyı ellerinde PDF olarak tutuyorlar, stok maliyetleri yok, yani satmadı diye binlerce kitabı imha etmelerine gerek yok. Ağaçları da kurtarmış oluyoruz. Sipariş üstüne basılıyor. Dediler ki ortalık çöp kitap ile dolabilir, acaba baskısı nasıldır, kalitesiz olabilir… 18 versiyon gidip gelen bir dosyada umuyorum ki hata payı azdır. Yani çöplük kitap diye bir şey yok. Baskı kalitesi de güzel. Eğer, çöplük kitap diye içerik kastediliyorsa da size hitap etmeyen bir kitabı almaz ve o çöpe maruz kalmazsınız. Sonuçta, “illa alacaksın” diye kimsenin kafasına silah dayanmıyor. Kitabın sadece kitapyurdu.com’dan satışa sunulması, imza gününüzün olamayacağı ya da fuarlara katılamayacak olmanız bir dezavantaj olarak görülebilir. Bana göre değil. Çünkü biz yazarlar yüzde 50 telif alabildikten sonra, kitaplarımız çok satılır ve okuyucu imza günü görmek isterse o etkinlikleri özel olarak kendi cebimizden karşılayabiliriz.
MİZAHİ HİKAYELERDEN OLUŞUYOR
Bir süre sonra yeni bir kitabınız çıkacağını söylemiştiniz. Şu an kitap ne aşamada?

Mizanpajı yapılıyor. Post Yayınları’nın alt kuruluşu olan İki Nokta Yayınları tarafından yayınlanacak. Sanırım mart sonu ya da nisan başı raflarda görebiliriz. İnşallah. İsmi “Hiçbir Şeyini Bulamayan Adam”, eşime ithaf ettim, mizahi hikayelerden oluşuyor. İçinde değerli bir çizer arkadaşımın (Seda Çubukçi/ Vakurfırça) muhteşem çizimleri de yer alıyor. Kapak tasarımı da kendisine ait.
Bu röportajı okuyacak olan okurlarımız için son olarak neler söylersiniz?
Kenarda köşede duran taslaklarınız varsa taslak olarak kalmasın çıkarın ve hemen şu andan itibaren yazmaya başlayın. Sadece yazmak da değil hiçbir şeyi ertelemeyin; özür dilemeyi, af dilemeyi, barışmayı, af etmeyi… “Unutmayın ki hayatta kaçan tek şey hayatın kendisidir. (Düş Çürükleri/ 4. Cemre)” Sıkı tutun!
YAĞMURLU HAVAYI SEVENLERE
Kitaptan kısaca söz edecek olursanız neler söylersiniz?

Bunlar çok neşeli hikayeler değil. Hüznün tarlalarında dolaşırken, kalbimden kalemime damlayan sesler; kah kadın sesiydi, kah çocuk, kah erkek... Kısacası bu kitap en çok yağmurlu havayı sevenlere hitap edecek.

Haber Merkezi