Kan nakli enfeksiyonlarına karşı NAT

Kan nakline bağlı enfeksiyon riskinin en aza indirilmesi için Nükleik Asit Amplifikasyon Testleri’ni kullandıklarını açıklayan Kızılay Kan Merkezi Ege Bölge Müdürü Dr. Gökay Gök, bu testlerin kan yoluyla bulaşan hastalıkları önemli ölçüde azalttığını söyledi


  • Oluşturulma Tarihi : 12.06.2017 07:30
  • Güncelleme Tarihi : 12.06.2017 07:30
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Kan nakli enfeksiyonlarına karşı NAT

NİLGÜN TAZE

Nükleik asitlerin yani DNA veya RNA’ların sayısal çoğaltılması (vitro amplifikasyon) patojenlerin ve dolayısıyla da infeksiyonların, tümörlerin, genetik hastalıkların teşhisinde ve adli tıpta en fazla kullanılan yöntemlerin arasında yer alıyor. Amplifikasyon yöntemlerinde, çeşitli organ, doku ve sıvılardan izole edilen genetik materyaller veya sekanslar enzimatik olarak çoğaltılarak, sayısı artırılan genetik ürünler homolog işaretli problar kullanılarak hibridizasyonla veya elektroforezis ile sonra direkt görüntülenerek ortaya konulabiliyor.

Kan nakline (transfüzyon) bağlı enfeksiyon riskini en az seviyeye indirmek için uluslararası ve ulusal stratejiler belirlemenin günümüz kan bankacılığının en önemli konusu olduğunu açıklayan Kızılay Kan Merkezi Ege Bölge Müdürü Dr. Gökay Gök, “Tüm taramalara rağmen yüzde 100 güvenli kan olmadığı ve kan bağışçı seçiminin ve gereksiz transfüzyonlardan kaçınmanın önemi unutulmamalıdır. Kan bankacılığında uygulanan işlemlerin amacı güvenli kan sağlamaktır. Enfeksiyöz etkene ait antijenleri veya bunlara karşı oluşan antikorları belirlemeye yönelik testlerle yapılan serolojik taramalara rağmen, pencere dönemindeki bağış kanlarının transfüzyonu sonucu gelişen enfeksiyonların olduğu bilinmektedir” dedi.

NAT MUCİZESİ

Dünyanın pek çok ülkesinde kan bankacılığında Nükleik Asit Amplifikasyon Testleri’nin (NAT) taramalarda kullanıldığını ifade eden Gök, şunları söyledi: “30 yıl öncesine kıyasla transfüzyonla bulaşan enfeksiyon riski ciddi oranda azalmıştır. Bu risk azalmasındaki primer faktörlerden birisi de NAT testinin kullanıma girmesidir. Tek başına serolojik yöntemlerin kullanıldığı dönemde transfüzyon ile bulaşma riski HBV için 1/60 bin, HCV için 1/100 bin, HIV için 1/500 bin iken NAT testlerinin eklenmesiyle bu oran tüm etkenler için 1/2 milyon civarına gerilemiştir.”

ETKİN NAT KULLANIMI

NAT testinin kullanılabilecek en duyarlı ve en özgül yöntem olduğunu ve birçok avantajı beraberinde getirdiğini söyleyen Gök, “NAT, Viral DNA/RNA’ yı direkt test eder, pencere dönemini HBV için 45 günden 20 güne, HCV için 60 günden 7 güne, HIV için 14 günden 7 güne kadar kısaltır ve rezidüel riski minimize eder. Dezavantajı ise, serolojiye ek maliyet getirmesidir. Tüm bunlar üzerinde tartışılan konuları oluşturmaktadır. Ülkemizde ise bu konu tüm yönleriyle irdelenmiş ve 2012 yılı başından beri yapılan yoğun hazırlık ve görüşmeler sonucunda, Sağlık Bakanlığının da bilgisi dahilinde Türk Kızılayı’nın tüm bağış kanlarında serolojik taramalara ek olarak, HBV, HCV ve HIV için NAT testlerinin de uygulamaya başlamasına karar verilmiştir. İstanbul, Ankara, İzmir ve Erzurum’dan oluşan 4 Bölge Kan Merkezi’ne kurulumu ve validasyonu tamamlanmış ve Kasım 2014'ten itibaren de NAT testleri rutin olarak uygulanmaya başlanmıştır” şeklinde konuştu.

Kızılay’ın Ege Bölgesi’nde yaptığı analizlere göre eğitim durumuna göre yapılan kan bağışlarının oranı şöyle; 

 

EĞİTİM DURUMLARINA GÖRE DAĞILIMI

 

AYDIN

DENİZLİ

İZMİR

MANİSA

MARMARİS

ÖDEMİŞ

UŞAK

TOPLAM

LİSE

8.171

8.785

30.897

11.886

6.774

2.794

4.181

73.488

LİSANS

8.668

8.788

23.830

8.684

6.812

2.045

4.147

62.974

İLKOKUL

7.199

8.871

17.022

14.661

5.154

5.350

3.794

62.051

ORTAOKUL

3.209

3.130

13.430

5.703

2.427

1.736

1.373

31.008

ÖNLİSANS

2.756

2.105

7.348

3.992

2.072

763

1.009

20.045

DOKTORA

25

52

1.845

58

37

35

33

2.085

YÜKSEK LİSANS

512

586

1.522

644

418

98

237

4.017

YOK

137

118

385

382

87

47

52

1.208

GENEL TOPLAM

30.677

32.435

96.279

46.010

23.781

12.868

14.826

256.876

 

Haber Merkezi