Kanser hastasının feryadı: Ekmek teknem yıkılmasın!

Kanserle mücadele eden ve pandemiyle beraber zor günler geçiren işletmeci Münir Deniz’e bir şok da belediyeden geldi. Belediye Deniz’in 28 yıldır işlettiği bina için kaçak gerekçesiyle yıkım kararı aldı


  • Oluşturulma Tarihi : 07.12.2020 08:23
  • Güncelleme Tarihi : 07.12.2020 08:23
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Kanser hastasının feryadı:  Ekmek teknem yıkılmasın!

İzmir’de yaşayan 56 yaşındaki Münir Deniz’in; yaklaşık 28 yıldır emeğini, parasını ve zamanını harcadığı ekmek teknesinin üst katı, arka ve ön cepheleri kaçak olduğu gerekçesiyle yıkılacak. Deniz’e göre bu kısımlar yıkıldığı takdirde yapı, işlevsiz kalıp tamamen yok olocak. 20 yıl önce imzaladığı kontratta herhangi bir kaçaklık durumun bulunmadığını söyleyen Deniz, bu süre zarfında kendisinin de binaya herhangi bir eklenti yapmadığını öne sürdü. “Ne oldu da hem de bu pandemi döneminde binada kaçak eklentiler tespit edildi aklım almıyor” diyen Deniz, şimdi 28 yıldır emek verip, 200 bin TL’den fazla masraf yaptığı ekmek teknesinin yıkılmaması için mücadele ediyor. Aynı zaman yakalandığı kanser hastalığıyla da mücadele eden Deniz, mülk sahibinin kaçak yapıdan alacağı cezadan kurtulmak için binanın yıkılmasına onay verdiğini, kiracısı olarak kendisini ise hiç düşünmediğini de sözlerine ekledi.

BİNA KAÇAK DEĞİL!

1993 yılında kiraladığı dükkanı yıllarca işleten, bu süre zarfında dükkanın kapısından çatısına, duvarından yerdeki laminatına, ocağından lavabosuna kadar ciddi bir restorasyon yaptıran Deniz, bu işleme için dükkanın iskeletine 200 bin TL’den fazla para harcadığını vurguladı. Kendi deyimiyle kullanılmaz durumundaki yıkık bir binayı muazzam bir işletmeye çeviren Deniz, binanın kesinlikle kaçak olmadığını öne sürdü. Deniz, “1993 yılındaki kontratta binanın hiçbir yerinde kaçaklık bir durum yoktu. Zaten böyle bir şey olsaydı ilk önce ben karşı çıkardım ve asla kiralamazdım. Kaçaklık bir durum yok. Ancak belediyeden gelip kapıya mühür taktılar. Avukatımla bir tane tespit davası açtım. Bu güne kadar dükkana yaptığım işleri ortaya çıkarmak için. Yapılan masrafların tespitini yaptım. Bilirkişi geldi, incelediler ve mahkeme kararını vererek yaptığım masrafın 105 bin TL olduğunu açıkladı. Oysa benim yaptığım masraf 200 bin TL’den fazladır. Harcadığım emeğimi saymıyorum bile. Aldığım bir tane sandalyenin fiyatı 300 TL ve bu sandalyelerden 80 tane aldım. Pandemiden dolayı bir esnaf olarak ayakta kalmak için kredi çektim, borçlandım. Borçların üstüne ekmek teknem de yıkılacak. Lütfen sesimi duyun!” dedi.

MÜLK SAHİBİ İLGİLENMEDİ!

Mülk sahibinin bu güne kadar binayla hiç ilgilenmediğini belirten Deniz, “Mülk sahibiyle 20 yıldır yüz yüze görüşmüyoruz. Ben kirasını bankadan her ay gecikmeksizin yatırıyorum. Binayla ilgili en ufak bir sıkıntıda mülk sahibini bilgilendirmek istediğim halde benimle küçümseyerek konuşur, ‘Ne halin varsa gör’ derdi. 14 Haziran’da yeni bir sözleşme yaptım, çünkü bendeki sözleşme 20 yıllık bir sözleşmeydi ve yenilenmesi gerekiyordu. Öte yandan bu 20 yıllık sözleşme bende olmasaydı bütün kabak benim başıma patlayacaktı. Eski sözleşmede binanın üst katı kayıtlı gözüküyor ancak yeni sözleşmede bu kat gözükmüyor. Bu arada kontratımız da noter tasdikli kontrat. En son 10 gün önce mülk sahibinin avukatı beni aradı ve yıkım kararının çıktığını söyledi. Mülk sahibine şimdiye kadar 17 bin TL ceza geldi. Eğer yıkılmazsa da 599 bin TL daha ceza gelecek. Ama yıkılırsa bu kez benim binaya yaptığım 200 bin TL’lik masrafım çöp olacak. İnşaat mühendisleri geldiler; bana, kaçak dedikleri kısımlar yıkılırsa, binanın komple yıkılacağını söylediler. Yani benim ekmek teknem yıkılıp, gidecek. Mülk sahibi sadece kendisini düşünüyor. Benimle hep küçümseyici sözlerle konuşuyor” ifadelerini kullandı.

YÜKSEKOKUL AÇILINCA HER ŞEY DEĞİŞTİ

Binayı harabe bir şekilde devraldığını belirten Deniz, işletmesinin çalışması için uzun süre mücadele ettiği ifade etti. İşletmesinin yakınında özel bir üniversitenin yüksek okulunun açılmasıyla işlerinin de iyi gittiği bir dönemde böyle bir durumla karşılaştığına anlam vermediğini dile getiren Deniz, “Binayı devraldığım da bina harabe haldeydi. Bu harabe binada işlerimiz istediğimiz gibi gitmiyordu. Ben de daha düzgün bir yer yapmak için ciddi para harcadım. Bölgemize bir özel üniversitesinin meslek yüksek okulu da açılınca işlerimiz düzeldi, para kazanmaya başladık. İşler biraz iyi olunca mülk sahibi bana hemen bir ihtarname gönderdi ve biraz da tehditvari bir üslupla yeni bir kontrat yaparak, iki yıl üst üstte yüksek bir oranda kirayı arttırdı. Ben de 14 Haziran’da yeni kontratı imzalamak zorunda bırakıldım” diye konuştu.

SAĞLIĞIM BOZULDU!

Yaşanan süreçte oldukça yıprandığını ve sağlığının da bozulduğunu ifade eden Deniz, yeni sözleşmeden kısa süre sonra belediye ekiplerinin binayı incelemeye geldiğini bildirdi. Deniz, “Bu süreçte o kadar çok yıprandım ki, sağlığım bozuldu. Kanser hastalığına yakalandım ve tedavim hala devam ediyor. 14 Haziran’da yeni sözleşme imzaladım. 19 Haziran’da pandemi döneminde belediye ekipleri işletmemize geldi. Bana ‘Bu işletmeyle ilgili bir şikayet söz konusu’ dediler ve binayı ölçmeye başladılar ama ben hala olayın ne olduğunu anlamamıştım. Öncesinde ne herhangi bir ihtarname ne de bir şikayeti olmayan, işlettiğimiz binayla ilgili şikayet olduğunu söylediler. Bana şikayetin CİMER üzerinden yapıldığını iddia ettiler. Şikayetin kimin tarafından yapıldığı da belli değil. Yıllardır, burada bu kafeyi işletiyorum kimseyle en ufak bir tartışmam dahi olmamıştır. Yakınımızdaki, uzağımızdaki herkesle sevgi-saygı çerçevesinde işimizi yapıyoruz. Benden şikayetçi bir tane komşu işletme bulamazsınız. Binanın 60-70 yıllık olduğu açık net ortada, buraya herhangi fazladan bir taş koyulmadı. Benim binaya yaptığım bir makyaj, bir restorasyon bunun dışında yeniden ekstra bir yapı yapmadım, eski binaya yeni bir şey katmadım” değerlendirmesinde bulundu.

YIKIM KARARI ÇIKTI!

Binanın ön ve arka cepleriyle üst katının kaçak yapıldığını öne süren belediye ekiplerinin binayla ilgili yıkım kararı çıkartıldığını dile getiren Deniz, şunları söyledi: “Yıllardır işlettiğim bir mekan, 20 yıllık kontratımda da böyle bir şey yok. Ama bana şimdi böyle bir gerekçe sunuyorlar ve kaçak yapının yıkılacağını söylediler. Binanın bahçesine ve yıllardır var olan üst katına kaçak deniliyor. Sanki yeniden yapılmış gibi. Ben de bugüne kadar kaçak hiçbir şey yapmadığım gibi bu binaya kaçak bir eklenti falan yapmadığımı söyledim. Kaçak dedikleri bölümlerin kontratta olduğunu söyledim. Orada onlara kontratı gösterdim. Bu defa iş mülk sahibine döndü. Ben kontratı belediyeye ibraz ettim. Mülk sahibi son derece varlıklı bir kişi. Hakaret vari konuşup, karşısındaki küçümsüyor. Mülk sahibi buraya bir çivi bile çakmadı” diye konuştu.

Haber Merkezi