Karaburun’a ÇED raporu şoku

Karaburun Yarımadası’ nda ÇED Raporuyla balık çiftliklerinin yapımının önü açıldı. Yöre halkı ve yerel yönetimler, bölgedeki yaşamı ve doğayı olumsuz etkileyeceği düşündüğünden karara tepkili


  • Oluşturulma Tarihi : 22.07.2015 06:57
  • Güncelleme Tarihi : 22.07.2015 06:57
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Karaburun’a ÇED raporu şoku haberinin görseli

E. ÇAĞLA GENİŞ

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Çamlı Yem Besicilik tarafından kurulması planlanan balık çiftliği için ÇED Raporu’nu nihai olarak kabul etti. Yerel halk ve sivil toplum yapılanmaları, itirazlarının tutanağa yansıtılmamasını kınadı. İzmir Kent Konseyi Başkanı İpar Buğra Dilli ve Karaburun Belediye Başkanı Ahmet Çakır kabul edilen raporla ilgili açıklamalarda bulundu.

“BİRİLERİNİN BU İŞE DUR DEMESİ LAZIM”

Karaburun Belediye Başkanı Ahmet Çakır, yöre halkı ve yerel yönetimlerinin görüşüne saygı duyulmadan karar verildiğini söyledi. Daha önceki görevinde de her zaman gerekli düşüncelerini söylediğini belirterek, “Biz yerel yönetim olarak halkımızın taleplerini dile getiriyoruz. Birilerinin bu işe dur demesi lazım. Bir tarafta Rüzgar Enerji Santralleri bir tarafta balık çiftlikleri haddini aşan bir şekilde devam ediyor. Ben halkın taleplerini ve görüşlerini yansıtmaya çalışıyorum. Bu potansiyel alanlar bu şekilde talan edilecekse orayı turizme ve her şeye kapatalım. Geleceğimizi ve tabiatı da bitirmiş olarak bize orayı yasak bölge ilan etsinler; versinler balık çiftliklerine” dedi.

“YÖRE HALKINI CİDDİYE ALAN YOK”

Davayla ilgi Karaburun Kent Konseyi ile birlikte itiraz yazılarını yazıp göndereceklerini ekledi. 15 gün önce de Rüzgar Enerji Santralleriyle ilgili sorunlarını dile getirdiğini anlatan Çakır, “Oraya gidip tepkimizi belirttik. Mahkeme kararıyla yürütmenin durdurulması kararı var. Ancak ‘Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) bize talimat verdi. Biz rüzgardan enerji üretmeye devam ediyoruz’ dendi. Şimdi mahkeme kararı mı, EPDK mı? Burada da yine balık çiftleri mi, yerel yönetimler mi, ÇED Raporları mı? Zaten ÇED Raporları’nın hepsine itiraz ediyoruz. Ancak görüşlerimizi sunduğumuz halde bugüne kadar ne yerel yönetimleri ne burada yaşayan halkı ciddiye alan yok. Kendilerine göre karar veriyorlar. Yani kendileri çalıp kendileri söylüyorlar’’ şeklinde konuştu.

“ÇED RAPORU YEREL PAYDAŞLARIN GÖRÜŞLERİNİ YANSITMIYOR”

Karaburun Kent Konseyi Başkanı İpar Buğra Dilli raporu sert bir dille eleştirdi. ÇED Raporu kapsamında 11 Aralık 2014 tarihinde halkı bilgilendirme toplantısı yapıldığına değinen Dilli, “Toplantıyı Karaburun halkı, Karaburun Belediye Başkanı, Meclis üyeleri, Kent Konseyi ve sivil yapılanmalarla birlikte protesto ederek ve toplantıya katılmadı. Yerel halk ve sivil toplum yapılanmalarının itirazları tutanağa yansıtılmadığına dair paydaşlar tarafından itiraz gerekçelerini içeren rapor imzalandı. Daha sonra bu rapor Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve diğer ilgili kurumlara gönderildi. Bir kez daha görüyoruz ki ÇED raporunun nihai kabulü yerel paydaşların görüşlerini hiçbir şekilde yansıtmıyor’’ ifadelerinde bulundu. Olumlu ÇED Raporu verilen balık çiftliklerinin denizlerde kapladığı alana vurgu yapan Dilli, ‘’Küçükbahçe bölgesinde 98.000 metre kare deniz alanına yayılması planlanan projeyle birlikte, bölgedeki balık çiftliklerinin kapladığı toplam alan 526.400 metre kareye ulaşacak. Bu korkunç bir rakamdır’’ dedi.

“KARABURUN YARIMADASI BIÇAK SIRTINDA”

Bu yatırımların Karaburun Yarımadası’nda paha biçilmez doğal değerlerine verdiği zarardan bahsetti. Dilli, Karaburun Yarımadası’nın çok özel bir bölge olduğundan belirterek, “Nesli tükenen Akdeniz foklarının nadir kalmış yaşam alanlarıdır. Foklar artık Karaburun, Foça ve Sakız Adası arasında sıkışmış vaziyetteler. Uluslararası sözleşmelerde ciddi şekilde koruma altına alınmışlardır. Aynı bölgede Akdeniz’in Kirliğe Karşı Korunması Sözleşmesi kapsamında Deniz Çayırları denen tür de bulunur. Karaburun Yarımadası bu anlamda Ege Bölgesi’nde kalmış en temiz ve sağlıklı Deniz Çayırlarına sahiptir. Bu çok ciddi bir biyo-çeşitlilik demektir. Gelecek kuşaklara: ‘Akdeniz Fokunu, deniz çayırlarını, doğal çipura-levrek-sinarit-kefali bitirdik, ama halkımıza ucuz çiftlik balığı yedirdik’ mi diyeceksiniz? Karaburun Yarımadası bıçak sırtında. Burada insanlar kıyı balıkçılığı ve turizmle geçinmeye çalışırlar; doğayla barışık olmak turizm için bir potansiyeldir. Aslında devletin desteklemesi gereken suni yemlerle şişirilmiş balıklar değil doğal balıkçılığın geliştirilmesidir. Raporda asıl olması gerek halkın katılım bölümüdür. Ancak yapılan protestolara rağmen orada bir halk yokmuş gibi bu bölümü komple çıkardırlar. Önce raporun çıkmasını bekleyeceğiz ve sonra yasal süreci başlatacağız. Gideceğimiz yer mahkemelerdir’’ şeklinde konuştu.

“BU BİR İNSANLIK SUÇUDUR”

Karaburun Yarımadası’nın firmalara parsel parsel satıldığını söyleyen Dilli, son olarak: ‘’Balık çiftliklerinin ekonomik ömrü yirmi yıl ama bir dünya mirasını katlediyorlar. Karaburun’ un dağlarına baktığınız zaman neredeyse yüzde seksenini Rüzgar Enerjisi Santralı firmalarına tahsis ettiklerini görürsünüz. Halbuki aynı devlet ‘Karaburun Yarımadası özel çevre koruma alanı ilan edilecek kadar önemli bir bölgedir’ diye rapor hazırlıyor. Rüzgar Enerjisi Santralleri için mahkemelerdeyiz, balık çiftlikleri için de gideriz. Yeter artık; bu vurdumduymazlığa bir son verin. Bu acımasızlığı, doğaya-yerel yaşama, yaşam hakkımıza ve yaşam alanlarımıza karşı işlenen bu seri cinayetleri, talan ve yağmayı durdurun. Bu bir insanlık suçudur’’ diyerek çağrı yaptı.

2015 yılında Yeşil Ekonomi Çevre Ödülü’ne lâyık görülen Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu; İzmir Karaburun’da rüzgâr enerjisi santrallerinin (RES), balık ve su ürünleri üretim çiftliklerinin çevreye verdiği zararlar hakkında TBMM’de ilgili Bakanlıkları (Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Orman ve Su İşleri Bakanlığı) yazılı soru önergesi verdi.

Tanrıkulu, İzmir’in her yerinde çevre, enerji ve su işlerinde sorunlar devam ettiğini belirtti. Kamuoyuna yansıyan bu sorunların başında 1’inci derece doğal SİT alanlarına sahip İzmir Karaburun Yarımadası‘ndaki hassas coğrafyanın tümüyle enerji üretim sahasına dönüştürülmesi geldiğine dikkat çekerek, “Bugüne kadar hiçbir yetkilinin ‘dur’ deme cesareti gösteremediği için İzmir Karaburun Yarımadası‘nın 415 km²‘lik yüzölçümünün 2/3’ünden fazlası, Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) uygunluğu verilerek, rüzgâr enerjisi santrallerine (RES) tahsis edilmiştir. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) tarafından 6 firmaya verilen üretim lisanları ile 81 türbin kurulumu bugüne kadar tamamlanmıştır. Toplam türbin sayısı şimdilik 236 adet olsa da, dikilen rüzgâr ölçüm direkleri yeni RES’lerin habercisidir. Karaburun’da yaşam standartları bu şekilde düşürülürken, diğer yandan Küçükbahçe bölgesinde ÇED olumlu izini verilen 4 balık çiftliğinin denizlerimizde kapladığı alan da 428.400 m²‘ye ulaşmıştır. Son olarak yakın zamanda yine bir özel firmaya verilen ÇED izniyle 98.000 m² deniz alanına yayılması planlanan balık çiftliği projesiyle birlikte, bölgedeki balık çiftliklerinin kapladıkları toplam alan 526.400 m²’ye çıkacaktır” dedi.

İzmir’de devam eden tüm bu sorunların cevabını İzmirlilerle paylaşabilmek adına TBMM’de Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’na, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na, Orman ve Su İşleri Bakanlığı’na beş adet yazılı soru önergesi verildi.