Karataş tarihine bakış

Türkiye Yazarlar Birliği İzmir Şubesinde konuşan araştırmacı–yazar Abdülkadir Hazman, İzmir’in kültürel dokusunu oluşturan Karataş semti için hazırladığı belgesel üzerine konuştu


  • Oluşturulma Tarihi : 18.10.2016 08:03
  • Güncelleme Tarihi : 18.10.2016 08:03
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Karataş tarihine bakış

TANER UYANIKER

Türkiye Yazarlar Birliği İzmir Şubesi’nin gelenekselleşen cumartesi sohbetlerinde bu haftanın konuğu araştırmacı–yazar Abdülkadir Hazman oldu. İzmir’in kültürel dokusunu üzerine yaptığı çalışmalarla tanınan Hazman en son üzerinde çalıştığı ve tamamladığı “İzmir’den Karataş ve Karantina Semtine Bakış” belgeselinin detaylarını izleyicilere aktardı. Hazman, bu belgeselin Karataş semtinin 150 yıllık tarihine ışık tutacağını belirtti.

İzmir şehrine sevdalı olduğunu ve bu sevdayı ödemek için yıllardır şehirle ilgili araştırmalar, yazılar yazdığını şehrin derdiyle dertlendiğini kaydeden Hazman, “Sevdalandığımız bu kentin tarihine kültürüne çizikler atmaya ve soluk aldığım her an bu çizikleri yoğunlaştırmaya devam edeceğim. Karataş dendi mi benim için akan sular durur. Karataş üzerine yoğun çalışmalarım oldu. Uzun uğraşlar sonucunda eğitim müzesinin kurtulmasına bir katkımız oldu. Kimselerin bilmediği Karataş Köprüsü’nü, Yanık Kilise’yi ortaya çıkartmak benim için ayrı bir mutluluktu. Şimdilerde Değirmendağı-Karataş-Karantina’yı anlatan ‘150 yılın öyküsü’ filmini tamamlamanın huzuru içindeyim” dedi.

KARATAŞ HOŞGÖRÜNÜN BEŞİĞİ

Osmanlıda mahallenin oluşumunda etnik yapının öne çıktığını ancak İzmir’de prototip bir farklı uygulamanın olduğuna dikkat çeken Hazman, “Osmanlının mahalle yapısında Karataş örneği önemli bir değişimin başlangıcını oluşturur. Bu mahalle ilk defa İzmir’de farklı etnik unsurların bir arada kardeşçe yaşama iradesini gösterir. Burada çan, hazan ve ezan sesi adeta birbirine karışır. Ulus kavramı bir ve beraber yaşamak, aynı kaderi paylaşmak Karataş’ta hayata geçirilir” diye konuştu.

İZMİR’DE BİR İLKİ GERÇEKLEŞTİRMESİNE SEBEP OLDU

İzmir’de farklı etnik yapının bir araya gelişinin başlangıçta yöneticileri ürküttüğünü ifade eden Hazman, “Devlet adamları farklı etnik yapının bir araya gelip yaşamaya başlamasında başlangıçta adli olayların çok olacağını tahmin ederek korkmuşlardır. Ama hoşgörünün, sevginin yaşaması Karataş’ın İzmir’de bir ilki gerçekleştirmesine sebep olmuştur. Karataş örneği bu yönüyle farklı unsurların dostça yaşadığı bir açılımı ifade eder. Bu yönüyle semt, dostluğun, hoşgörünün, sevginin beşiği olmuştur” şeklinde konuştu.

KARATAŞ TAŞ OCAĞIYDI

Karataş semtinin 150 yıllık kuruluş serencamına ışık tutan Hazman, Bahribaba Parkı’ndan Karataş’a kadar olan bölgenin kentin, taş ihtiyacını karşılaması nedeniyle yerleşime geç açıldığını kaydederek şu ifadelerde bulundu: “Şehrin yapılanmasında Konak-Alsancak ticaret merkezi olduğu için üst düzey ticaretle meşgul olanların yerleşim birimi. Daha alt seviyedeki tüccarlar ise şehrin iç noktalarında yer alıyor. Ancak zamanla iş yerlerine uzaklığı dolayısıyla daha yakın bir yer aranırken iç bölgedeki bu tüccarlar her ne kadar arazi biraz yerleşime müsait olmasa da deniz kenarı olması dolayısıyla tüm olumsuzluklara karşılık önce Yahudi, Ermeni ve Rum tüccarlar; daha sonrada Müslüman tüccarlar tarafından Karataş’a yerleşimler oluyor. Bu dönemde Levantenler Alsancak-Konak aksında yer alırken Müslümanlar Namazgâh-Kadifekale bölgesindedirler. Karataş Yahudi, Rum, Ermeni ve Müslüman’ın yani dört etnik yapının özümsediği bir semt olarak günümüze kadar bu yapısını koruyarak gelmiştir. Aslında Karataş’ta yaşanan 150 yıllık tarih bize birlikte yaşamanın en güzel örneklerini gösterir. Burası bize bugün ihtiyacımız olan birlik ruhunu gösterir.”

Haber Merkezi