Sayfa Yükleniyor...
Kayıp kişilerin bulunması ülkemizde hala çözümlenememiş bir mesele. Bazı adımlar atılmasıona rağmen, kayıplarla ilgili kurumlar ve sivil toplum kuruluşları arasında etkili bir koordinasyon yok
NİLGÜN TAZE
Otistik kardeşinin 1992 yılında kaybolmasının ardından emniyet güçlerine başvuran Özbilici Ailesi, cinayet, hırsızlık, kaçakçılık gibi birimlerde eğitilmiş polisler olmasına rağmen kayıp insanları bulma konusunda eğitimli polis olmadığını fark eder. Kayıp insanlarla ilgili toplumda var olan bilinç eksikliğini gidermek amacıyla 1994 yılında Yakınlarını Kaybetmiş Aileler Derneği (YAKAD) kurulur ve o günden bugüne yapılan çalışmalar kayıp insan sayısının önemli ölçüde azalmasına yol açar.
Ailelerin perişan bir halde yıllarca yakınlarını aradıklarını ve seslerini duyurabilmek için yoğun çaba harcadıklarını belirten Yakınlarını Kaybetmiş Aileler Derneği (YAKAD) Başkanı Zafer Özbilici, gazete ve televizyonların kayıp insanlara yeterli dikkati çekmediğini belirterek, Devleti birimlerinin ve insanların dikkatini ilk olarak umut otobüsü ile çekmeye başladık. Şu an derneğimizde 4 binden fazla üye var. Bize üye olmadan yakınlarını arayanda birçok insan olduğunu düşünürsek kayıp insan sayısının var olan rakamdan daha fazla olduğunu görürüz. Yaptığımız çalışmaların insanların bilinçaltlarında kendi yakınlarını da kaybedebileceği ve bu konuda sevdiklerine karşı daha duyarlı olmaları gerektiği mesajını verdiğini gördük dedi.
BİLİNÇ BOŞLUK KAPATIR
Ailelerin yakınlarını kaybetmemek için önemli olan 16 altın kuralı öğrenmeleri gerektiğini belirten Özbilici, marketlerle işbirliği yaparak alışveriş poşetlerine bu kuralları yazarak birçok aileye ulaştıklarını söyledi. Özbilici, Yaklaşık 35 milyonu aşan poşetin üzerine dikkat edilmesi gereken kuralları yazmamamız çok fazla aileye ulaşmamıza ve bilinçlenmelerine neden oldu. 83 şubeden dağıtılan bu poşet kampanyasının ardından aileler bilinçlendiği için kayıp çocuk sayısında önemli bir azalma oldu. Bu konu ile ilgilenilmediği takdirde maalesef bir boşluk oluşuyor ve pedofil (sübyancı) hastası dediğimiz çocuk kaçıran insanlara yer açılıyor. Bugün bu tür insanlara fırsat verilememesinin kayıp çocuk ve insan sayısını azalttığını biliyoruz şeklinde konuştu.
TOLUMDA FARKINDALIK YARATTIK
Çocuğunu döven babanın çocuğun evden kaçmasına sebep olduğunu fark etmesinin bu eyleminden vazgeçmesine neden olduğunu ifade eden Özbilici, Aynı şekilde Alzheimer hastası bir yaşlıya yeterli dikkat verilmezse kaybolabileceği farkındalığı da ailelere yaşlılarına karşı daha dikkatli olmaları gerektiği bilincini veriyor. Yakınlarını kaybedenlerin arayışlarının toplumda bilinç yarattığını bizler de zaman içerisinde fark ettik. 800 kayıp insanı bir kitapçıkta toplamımızın ardından Emniyet Müdürlüğü Kayıp İnsanlar Büro Amirlikleri kurdu. Bizler Türkiyenin var olan ama görünmeyen bir yüzünü bu şekilde açığa çıkarmış olduk açıklamasını yaptı.
YÜZ GÜNCELLEMELERİ İLE ARAMA
3 yaşındaki çocuğunu kaybetmiş Erzurumlu bir vatandaşın 10 yıl sonra bile aynı resimle çocuğunu aramaya devam ettiğine dikkat çeken Özbilici, yüz güncelleme sistemi kurulması için girişimde bulunduklarını belirten Özbilici, İstanbul adli tıp kurumundan destek alarak yüz güncellemelerini gerçekleştirdik. Yaptığımız bu çalışmayı Emniyet Genel Müdürlüğü olumlu görerek kendi bünyesinde yüz güncelleme birimi kurdu dedi.
AZALMAYA NEDEN OLDU
2010 yılında kayıp çocuklarla ilgili bir Meclis Araştırma Komisyonu kurulması için Meclisi ziyaret ettiklerini ifade eden Özbilici, Bütün parti milletvekillerinin katıldığı bir komisyon kuruldu. Hazırlanan raporda kurumların birbirleri ile daha sıkı bir iletişim halinde çalışması gerektiği ifade edilerek tüm ilgili mercilere bu karar iletildi. Çocukların kaybolmasında eğitimli köpeklerin kullanılmasından bilinçlendirme çalışmalarına önem verilmesine kadar komisyonda kararların alınması kayıp insan sayısının azalmasına neden oldu ifadelerini kullandı.
Haber Merkezi