Kentler zehir soluyor

Ege Üniversite Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı Prof.Dr. Ali Osman Karababa, kentte yaşanan hava kirliliğinin tehlikeli boyutlara ulaştığına dikkat çekerek yetkilileri önlem almaları hususunda uyardı


  • Oluşturulma Tarihi : 17.01.2016 08:46
  • Güncelleme Tarihi : 17.01.2016 08:46
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Kentler zehir soluyor

E. ÇAĞLA GENİŞ

İzmir Tabip Odası’nda gerçekleştirilen “Hava Kirliliği” konulu konferansa çok sayıda sivil toplum örgütü ve çevre gönüllüsü katıldı.

Konferansta sunum yapan Ege Üniversite Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı Prof.Dr. Ali Osman Karababa,İzmir’deki hava kirliliğinin en önemli nedeninin Aliağa bölgesindeki sanayi tesisleri olduğunun altını çizdi. Hava kirliliğinden en çok bebekler ve gelişme çağındaki çocuklar etkilendiğine vurgu yapan Karababa, kirli havanın yoğun olduğu yerlerde insanların daha çok solunum yolu hastalıklarına yakalandığı açıkladı.

KİRLİLİĞİN ASIL NEDENİ ALİAĞA

Aliağa’nın özellikle yaz aylarında İzmir’deki hava kirliliğinin yüzde 80’inden sorumlu bir yerleşim yeri olduğuna dikkat çeken Prof.Dr. Ali Osman Karababa,  “Kemalpaşa’dan da benzer şekilde kirli hava geliyor. Aliağa’da 2 binin üzerinde sanayi kuruluşu var. Gezegenimizde en kirli enerji üretimi kömürlü termik santrallerdir. Başta kömür olmak üzere fosil yakıtlar küresel ısınmaya neden olmakta ve insanlığın sonunu hazırlamaktadır. Fosil yakıtların kullanımı derhal azaltılmalıdır. Termik santraller insanları, tabiat ve tüm canlıları etkileyecek ve bölgemizi yaşanmaz kılacaktır. Bu nedenle belediyeler, meslek odaları ve demokratik kitle örgütleri el ele vermelidir. İzmir ve çevre ilçelerinin durumu tekrardan gözden geçirilmeli, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin ve Aliağa Belediyesi’nin bölgeye bakışın revize edilmelidir” dedi.

“KANSER VAKALARI ARTACAK”

Aliağa’ya kömürlü termik santral yapılmasına karşı çıkan Karababa, “Bölgeye kömürlü termik santral yapılamaz çünkü: rafineriler, petrokimya tesisleri, LPG dolum tesisleri, doğalgazlı termik santraller, gemi söküm tesisleri, demir-çelik fabrikaları, zehirli fabrika atık sahaları ve diğer fabrikalar çevreyi fazlasıyla kirletiyor. 22 yıl önce Danıştay 10. Dairesinin kararının dayanağı raporda özetle; mevcut kirlilik durumunun doğal bitki örtüsü ve tarımsal ürünler üzerinde olumsuz etkiler yaptığı saptanmıştır. Aradan geçen 22 yıl içerisinde bölge daha da kirlenmiş onlarca sanayi tesisi açılmış, işletmeler emisyon izninden yoksun olarak çalışmaya devam etmişlerdir. Hava, toprak ve denizler daha da kirlenmiştir. Kirlilik nedeni ile denize girilemeyecek, deniz ekosistemi bozulacağından deniz ürünleri ağır metallerle zehirlenecek ve türler azalacak, giderek yok olacaktır. Deniz ürünleri sağlığa zararlı hale gelecektir. Asit yağmuru sonucunda tarımsal ürünler zarar görecek, toprağın verimi giderek yok olacaktır. Erken ve sakat doğum artacak, kanser, nefes darlığı, kalp ve dolaşım hastalıkları hızla artacak, insan ömrü kısalacaktır” diye uyardı.

“İZMİR’İN HAVASI TEMİZ DEĞİL”

Hava kirliliğinden en çok bebekler ve gelişme çağındaki çocukların etkilendiğini kaydeden Karababa, “Atatürk Organize Sanayi Bölgesi’nde çok sayıda birinci sınıf çevreye zarar veren sanayi kuruluşu var. Burada zararlı gazlar üretiliyor ve orada çok sayıda insan yaşıyor.  Çimento fabrikalarının yakınından geçerken nefes almakta ne kadar zorluk çektiğinizi fark etmişsinizdir. Çimento fabrikalarından çıkan partikül maddeler kanser yapıcıdır. İzmir’in havası temiz diyemeyiz. Kirli havanın İzmir’e yığıldığı bir çukurda yaşıyoruz. Hava kirliliğinden bebekler ve gelişme çağındaki çocuklar en çok etkileniyor. Bir bebeğin kış dönemindeki solunum yolu hastalıklarına bakarak hava kirliliği hakkında bilgi sahibi olabiliriz. Hamile kadınlar, yaşlılar, kronik solunum rahatsızlığı olanlar, endüstriyel işletmelerde çalışanlar, sigara kullananlar birinci derece risk altında” ifadelerinde bulundu.

Haber Merkezi