- Gündem
- 27.06.2025 15:24
Yeşil bir dünya için yeşil binaların olmazsa olmaz olduğunu vurgulayan uzmanlar, şehirlere yeniden doğmak için taze bir fırsat veren kentsel dönüşümün sürdürülebilir olması gerektiğini söylüyor
ÇAĞLA GENİŞ-RÖPORTAJ
Türkiye’de yeşil binaların önemi giderek artıyor. Enerji tüketimini önemli ölçüde azaltan doğa dostu binalar, temiz çevre ve konforlu bir yaşam alanı sunması nedeniyle de dikkat çekiyor. Peki tüm dünyada yaygınlaşan ve son yıllarda Türkiye’de de sayıları giderek artan, sürdürülebilir, ekolojik, yeşil, çevre dostu gibi pek çok isim altında karşımıza çıkan doğayla uyumlu yapılar niye bu kadar önemli? Çünkü küresel ısınma, susuzluk, çevre kirliliği ve doğal kaynakların hızla tüketilmesi; çevre dostu binaların yapılmasını zorunlu hale getiriyor. Ekolojik ve sürdürülebilir binalar üzerine danışmanlık yapan Ahmet Acar, doğru projelendirilmiş kentsel dönüşüm çalışmalarının ‘yeşil bina’ kavramını mahalle, şehir ve ülke çapında genişleteceğini ve gerçekleştirilecek tasarrufun ülke ekonomisi için büyük fayda sağlayacağını vurguluyor. Acar, “Kentsel dönüşüm eski ve yıpranmış yapıların yeniden inşa edilmesi olarak ön planda olsa da, çevresel ve ekonomik olarak kent yaşamının düzenlenmesi için önemli bir role sahip” dedi.
AZ ENERJİ HARCIYOR, DOĞAYI KORUYOR
-Yapılı çevrelerde sürdürülebilirlik ve ekoloji üzerine projeler yürütüyor ve danışmanlık yapıyorsunuz. Bu sektörün geleceğini nasıl görüyorsun?
Sağlık ve çevre gibi önemli mefhumlar henüz maddiyatın önüne geçemedi. Genelde kamu ve özel sektör tarafında kısa vadeli ve küçük ölçekli bakış hakim. Böyle olunca yaşam döngüsü analizleri etkisiz kalıyor. İlk maliyeti düşük olan işler ve ürünler rağbet görüyor. Oysa ucuz demek satış fiyatı düşük demek değildir, ürünün tüm hizmeti boyunca kullanım maliyeti ve gösterdiği performans üzerinden ederi ölçülür. Yaptığımız işlerde sağlık ve çevreyi odağımıza alırken elbette mevcut koşulları da dikkate alarak maddiyatı göz ardı etmiyoruz. Dünya artık hazır ve modüler yapılara kayıyor, biz de hazır yapılarla ekolojik yerleşkeler ve konaklama/çalışma alanları yapıyoruz. Bunların dışında malzeme çok önemli, çevreye etkisi düşük olan malzeme kullanımının yaygınlaşması için sektörün tüm paydaşlarına iş düşüyor. Binalarda ölçülebilirlik ve teknoloji entegrasyonu da son dönemin öne çıkan konuları, ülkemiz bunları takip ederek hayata geçirmeli. BIM artık çevresel etki analizi ve lojistik ile entegre oluyor, binanın tüm aşamaları herkes tarafından izlenerek revizyon sonuçları anında gözlemlenebiliyor. Sürdürülebilir belgeleme sistemleri de hakkı verilerek uygulanmalı. Salt gösteriş ve reklam amaçlı yapılan uygulamalar artık göze batıyor. Sürdürülebilir yapılaşmanın sağlıklı şekilde yaygınlaşması için politikalar ve denetim mekanizmaları geliştirilmeli, teknik işgücü kapasitesi ve kullanıcı farkındalığı artmalı. Bilgiye, emeğe ve üretime değer verilirse yol katedebiliriz. Alışılmış düzen ancak bilinç ve anlayış reformu ile değişebilir.
-Dünyanın ve çevrenin gidişatı hakkında neler düşünüyorsunuz?
Dünyada hakim ekonomik düzenin mevcut koşulları, doğası gereği kendi kendini dönüştürüp daha verimli olma yolunda hızla ilerliyor. İnsanın kendini ve ihtiyaçlarını bilmemesinden doğan aşırı tüketim, gelecek korkusu üzerine kurulmuş sektörler, insanların birbiriyle bağını koparan büyük kentlerde gelişen bireyci, rekabetçi ve paylaşımsız ekonomi artık sona yaklaşıyor. Düzenin getirdiği çevre kirliliği, sağlıksızlık, yozlaşma ve maddecileşme, paranın dengesiz birikimi gibi insan doğasına karşıt unsurlar açıkça göze batmaya başladı. Sağlık, çevre gibi konularda artan alternatif arayışları; tasarruf, verimlileşme, döngüsel ekonomi ve paranın özgür dolaşımını daha uygulanabilir kılıyor. Düzenin sağlıksız uygulamasından ötürü artan kaynak fiyatları tarımda, sanayide ve bireysel tüketimde insanları tasarrufa itiyor. ‘Kendimi kurtarayım dünya beni ilgilendirmez’ anlayışının, kendi yarattığı dinamik tarafından dönüştürülüp ‘başkalarının faydası benim de faydamdır’ anlayışına evrildiğine hep birlikte şahit olacağız. Dünyaya, insana, doğaya maddi ve manevi bütüncül bakışın kendiliğinden oluştuğu bir çağa girdik. Bu çağı korkudan sevgiye geçiş çağı olarak adlandırabiliriz. Kentsel dönüşüm eski ve yıpranmış yapıların yeniden inşa edilmesi olarak ön planda olsa da, çevresel ve ekonomik olarak kent yaşamının düzenlenmesi için önemli bir role sahip. Doğru projelendirilmiş kentsel dönüşüm çalışmaları ‘yeşil bina’ kavramını ülke çapında genişletecek ve gerçekleştirilecek tasarruf yatırımcılar ve ülke için fayda sağlayacak.
NEYİ SATIN ALDIĞIMIZI BİLMELİYİZ
-Çevre ve insan sağlığı konusunda farkındalığı artırmak için neler yapabiliriz?
İnanılmaz ama halk sevdiği insanların dediğini yapıyor. Tüm kesimlere hitap edecek rol modellerle kampanyalar yapmak çok gerçekçi ve faydalı olur. Biz insanları ikna ederken ekonomik avantajlar üzerinden gidiyoruz. Maalesef bu coğrafyada insanlar yumurta kapıya dayanınca harekete geçiyorlar, artık kapılar zorlandığı için vakit geldi. Herkes bilen insanlara kulak kabartmış durumda. Mevcut sisteme hakim insanlar, telaşlanarak bilgili kişiler ne derse yapmaya hazır noktaya geldiler. Çünkü sadece para artık insanları kurtarmıyor. Biz AB projelerine ek olarak, kamu ve özel sektöre sürdürülebilirlik eğitimleri veriyoruz. Ufukları genişliyor ve bu ihale şartlarına yansıyor.
-İnsanın kendisine ve çevresine bakışı nasıl olmalı? Nasıl yaşamalı?
İnsanın uyku düzeninden beslenmesine, alışverişine kadar her unsur önce kendisine sonra çevresine saygı ve sevgi barındırmalı. Eko, Grekçe oikos, ev demektir. Ekoloji dediğimizde tüm evlerle yani beden evi, mesken evi ve gezegen evlerimizle uyumlu olmayı anlamalıyız. Neyi neden satın aldığımızı ve nasıl üretildiğini bilmeliyiz. Bütüncül bakışın yeniden doğduğu ve şart olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Herkes kendi işini severek ve en iyi şekilde yapmalı, üretmeli ve mümkün olduğunca paylaşmalı.
YEŞİL BİNALARIN SAĞLADIĞI DİĞER AVANTAJLAR
• Yapım aşamasında doğal çevre tahribatının en aza indirilmesi
• Atık malzemelerden dönüştürülerek üretilen yapı malzemelerinin kullanılması
• Hafriyat ile ortaya çıkan atık malzemenin değerlendirmeye alınması
• Yeşil çatı uygulaması ile yağmur sularının arındırılması
• Yağmur sularının kullanımı ile kanalizasyon sisteminin yükünü azaltma
• Az su tüketen bitki ve ağaçlar ile peyzaj yapılması
• Doğal ışıktan yararlanma
• Etkili yalıtım sistemleri ile enerji tasarrufunun sağlanması, ses ve ısı yalıtımının oluşturulması
• Karbondioksit salınımının azaltılması
• Az su tüketen armatürlerin kullanılması
• Binada tüketilen atık suyun arıtılması ve sulama amaçlı kullanılması
• Güneş enerjisi, rüzgar enerjisi gibi yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanılması.