KESK Başkanı taleplerini sıraladı

KESK Genel Başkanı Lami Özgen, kamu çalışanlarının toplu sözleşmeleri ve talepleri hakkında konuştu


  • Oluşturulma Tarihi : 10.04.2015 07:33
  • Güncelleme Tarihi : 10.04.2015 07:33
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
KESK Başkanı taleplerini sıraladı

ANIL YIKGEÇ

KESK Genel Başkanı Lami Özgen, İzmir’e gelerek KESK’e bağlı sendikaların MYK üyelerinin “Örgütlenme Gezileri ve 2015 TİS Görüşmeleri” hakkında bilgi verdi. Bir hafta boyunca kentte olacak Özgen, İzmir’e ilişkin uygulanan ayrımcı politikalara ilişkin birçok örnekler olduğunu, eğitim iş kolundan diğer iş koluna kadar çıkarılan yönetmeliklerle sendikalar arası ayrımcılık, atamalardaki ayrımcılık, rotasyon uygulamaları, sendika üyelerine yönelik sistematik mobbinge ilişkin İzmir Valisi Mustafa Toprak ile görüşmelerde bulunacağını belirtti.

KENTİN MÜLKİ AMİRLERİYLE GÖRÜŞME

20 Mayıs’a kadar tüm Türkiye’de görüşmelere devam edeceklerini ifade eden Özgen, “Türkiye’nin bütün bölgelerinde 2015 Örgütlenme TİS sürecine ilişkin çalışmalarımızı yapmak, genel toplu iş sözleşmesi taleplerimizi üyelerimiz ve diğer iş yerlerindeki kamu emekçileriyle paylaşmak ve bu paylaşımla beraber KESK olarak 2015 Ağustos ayındaki TİS sürecine yönelik taleplerimizi ifade etmek suretiyle kamu çalışanlarının talebini ortaya çıkarmak için şimdiden harekete geçmiş durumdayız. Tabii ki bu arada bugün İzmir Büyükşehir Başkanı Aziz Kocaoğlu ile bir görüşme yaptık. Aynı zamanda İzmir Valisi Mustafa Toprak ve İl Milli Eğitim Müdürü Vefa Bardakçı ile görüşme yapacağız. Biz özellikle İzmir Valisi Mustafa Toprak ve İl Milli Eğitim Müdürü Vefa Bardakçı’ya ileteceğimiz yerele ilişkin kamu çalışanlarının ve özellikle bizim yöneticilerimize yönelik baskı, mobbing, ayrımcı politika ve uygulamalara yönelik bazı öneri ve taleplerimizi ilettik. Ve onların da mülki amirleri ve kurum amirleri olarak kamu çalışanları arasında bu eşitsizliği gidermek ve ayrımcı politikaları terk etme babında önerilerimiz oldu” dedi.

TALEPLER İFADE EDİLECEK

2012-2013 toplu sözleşme süreci ile ilgili Ak Parti ve Memur Sen hakkında iddialarda bulunan Özgen, “2012-2013 toplu sözleşme süreci AKP Hükümeti ve Memur sen işbirliği yapmak suretiyle bir satış sözleşmesine döndü ve bu satış sözleşmesiyle kamu emekçileri cumhuriyet tarihinde ilk sefer yüzde 6’lık zam oranı ya da 123TL’lik zam ile enflasyon oranının altında bir ücrete mahkum edildi. Bir yıl boyunca bu enflasyon oranı talebimizi biz ifade etmemize rağmen hem o konfederasyon hem de hükümet kulaklarını tıkamış bu haksızlığı ve hak gaspına yönelik bir tutum geliştirmemiştir. O yüzden biz şimdiden kamu emekçilerinin halklarını hükümete peşkeş çekecek konfederasyonun bu tutumlarının önümüzdeki dönemde de gelişeceğinden eminiz. Buradan hareketle toplu sözleşmelerimizi şimdiden ifade ediyoruz. Elbette farklı iş kollarımızın iş kollarına yönelik talepleri vardır. Bunları daha sonra bir bütün olarak ifade edeceğiz” ifadelerini kullandı.

İNSANCA YAŞAM İÇİN ÜCRET

KESK olarak kamu çalışanları adına şunları talep ettiklerini belirtti: “Her şeyden önce yüzdelik zam istemiyoruz. Emeğimizin karşılığı olan insanca yaşam için bir ücret istiyoruz. Buradan hareketle bu ülkede enflasyon oranı, açlık oranı, yoksulluk sınırı ortadadır. Biz yoksulluk sınırı üzerinden insanca yaşayabilecek bir ücret talep ediyoruz. Bütün kamu emekçileri için iş güvencesi talep ediyoruz. Hükümet hem kamu alanında hem özel sektörde esnek, güvencesiz çalışma fikirlerini hayata geçirmek suretiyle sözleşmeli, taşeron vb. çalışma uygulamalarını kamu alnında da dayatıyor ve böylelikle iş güvencemizi ortadan kaldırmaya yönelik tutumları var. Buradan hareketle güvencesiz yaşamı reddediyoruz. Taşeronlaştırmayı reddediyoruz. Hükümet bu politikalarından vazgeçmeli. Biz istihdamı güvenceli iş yaşamını talep ediyoruz. Vergi dilimlerinin yeniden düzenlenmesi ve vergide yeniden adalet talebimiz var. Açlık sınırının altında olan asgari ücret oranını kapsayan kısım kamu çalışanlarının ücretinde vergi dışı tutulmalıdır. Gelir vergisi dilimi yeniden düzenlenmelidir. Gelir vergisi diliminden dolayı kamu çalışanları aldıkları yüzdelik zam oranlarını belli bir süre sonra hükümete geri veriyor. Böylelikle her yıl yoksullaşmamızın sebebi olan bu vergi dilimlerinde düzeltmeye ve yeniden vergiden adaleti talep ediyoruz. Tüm kamu çalışanlarının emekçilerinin ek ödemelerinin emekliliğe yansımasını talep ediyoruz. Çünkü ek ödemelerimiz yansımadığından kamu emekçileri emekli olduğunda ücretleri düşüyor. Bir kez daha yoksullaşmak suretiyle açlık sınırında yaşamaya mahkum ediliyorlar. Bunun da toplu sözleşme döneminde öne çıkması için çaba göstereceğiz. Türkiye aynı zamanda esnek kuralsız çalışmadan kaynaklı taşeron ve iş cinayetleri cumhuriyetine döndü. Çünkü işçi güvenliği ve sağlığı ve taşeronlaştırmadan kaynaklı iş kazalarının iş cinayetlerine dönüşmüş halini yaşıyoruz. Hem özel sektör hem de kamu alanı için iş sağlığı ve güvenliğinin bütün kamu kurumlarında tesis edilmesi meslek hastalıklarına yönelik tanımlamanın yeniden yapılması ve meslek hastalıklarına ilişkin ödenmesine gereken primlerin hesaplanarak kamu çalışanlarına verilmesini talep ediyoruz. 4688 Sayılı yasa aslında 2012-2013 toplu sözleşme süreçlerinde kapsamları tarafları imza yetkisi hakem kurulu açısından kamu çalışanlarının aleyhine dönmüştür. O yüzden bu yasansın yeniden düzenlenmesini talep ediyoruz. Kamu çalışanlarının ekonomik, sosyal, özlük, mesleki ve tüm demokratik haklarının yasa çerçevesinde ve toplu sözleşme masasında kapsam olarak ele alacağı ve Uluslararası Çalışma Örgütü (İLO) normlarına denk düşecek bir yasaya dönüşmesini talep ediyoruz. Aslında bu konuda Tüm Bel-Sen Sendikamızın açtığı dava ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)’den kazandığımız davanın sonuçları Türkiye Hükümeti açısında bağlayıcı olmasına rağmen buna denk düşecek 4688 Sayılı yasa düzenlemesi gerektiği halde bu kapsam dışında tutup hatta bu iş kolumuzdaki tüm dünden bugüne yapılan bu sözleşmeleri de 2016 yılı itibariyle tamamen belediye başkanlarının insiyatifine bırakıp belediyelerinin bütçelerinin belli oranıyla sınırlandırmak suretiyle daha önce yapılan toplu sözleşme hakkının fiili bir şekilde bu iş kolundaki arkadaşlarımızın elinden alınmasına yönelik bir durumla karşı karşıyayız. Bu yasanın muhakkak değişmesi gerekir. AİHM ve ILO kararlarına denk düşecek bir düzenlemeye dönüşmesi lazım ve bu da toplu sözleşme sürecinde ele alacağımız taleplerimizden biri. Çalışma yaşamı ve çalışma ilişkilerinde hükümetin ve yandaş sendikaların konfederasyonların yürüttüğü politikalar çerçevesinde üyelerimize yönelik geliştirilen baskı, sürgün, cezalandırma ve ayrımcı politikaların bu dönemde toplu sözleşme masasında taraflar ilişkisi çerçevesinde ele alınıp hükümetin bu ayrımcı politikalarında vazgeçip kendi anayasasına uluslararası sözleşmelere uygun davranması için öne çıkaracağımız taleplerimizden biri.”  

Haber Merkezi