Kestelli'den sürdürülebilirlik vurgusu

İTB Başkanı Işınsu Kestelli, sürdürülebilir tarımda üç ilkeye dikkat çekerek, “Ekolojik dengeye duyarlı, projelerin ekonomik açıdan uygulanabilir olmalı ve sosyal açıdan adil olmalıyız” diye konuştu


  • Oluşturulma Tarihi : 27.06.2018 11:53
  • Güncelleme Tarihi : 27.06.2018 11:53
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Kestelli'den sürdürülebilirlik vurgusu haberinin görseli

KENAN YEŞİL

İzmir Ticaret Borsası(İTB) Haziran ayı olağan meclis toplantısı meclis başkanı Barış Kocagöz idaresinde gerçekleştirildi. Meclis toplantısında konuşan İTB Yönetim Kurulu Başkanı Işınsu Kestelli, Türkiye’nin oldukça yoğun geçen bir seçim sürecini geride bıraktığını ve 24 Haziran’da ilk kez oylanan yeni Cumhurbaşkanlığı sistemi seçimlerinin, yüksek bir katılım ve büyük bir demokratik olgunluk içinde tamamlandığını söyledi. Seçimlerin geride kaldığını söyleyen Kestelli, “Bugün yapılması gereken, Türkiye’nin önemli hedefleri için hep birlikte büyük adımlar atılmasının önünü açmaktır. Cumhuriyetin 100’üncü yılında Türkiye’nin gerçekten dünyada hak ettiği yeri alabilmesini sağlamak için demokratik standartlarımızı yükseltmekten, ekonomide büyük reformlara girişmeye kadar devasa adımları ülkece bir duygudaşlık tesis ederek birlikte atmak zorundayız” dedi.

SÜRDÜRÜLEBİLİR ÜRETİM VURGUSU

Tarım sektörünün son yıllarda ülke gündeminin önemli konularının başında geldiğini dikkat çeken Kestelli, sürdürülebilir üretim konusunda önemli açıklamalarda bulunarak, “İçinde yaşadığımız dünyamızın yerüstü ve yeraltı kaynaklarını insanlık olarak bizler tüketiyoruz. Ancak bu kaynaklar maalesef sınırlı. Gelecekte ya alternatif üretim kaynakları yaratmamız ya yeni bir dünya keşfetmemiz ya da artan verimle sürdürülebilir bir üretim gerçekleştirmek zorundayız. Bu nedenle sürdürülebilirlik konusu bütün dünya için önemli. Özellikle tarım sektöründe sürdürülebilirlik en güncel konulardan birisi. Hatta sürdürülebilir tarım modelleri üzerine ihtisaslaşmalar bazı gelişmiş ülkelerde başladı bile. Hesaplanamayan dış etkenlerin fazlalığı nedeniyle tarım sektörünün bu değişikliklere adapte olması, diğer sektörlere nazaran ne yazık ki daha yavaş oluyor. Bu yüzden sürdürülebilir tarım sisteminin geliştirilmesi, değişen dünya düzenin yarattığı problemlerin önüne geçmek açısından büyük önem arz ediyor.

SÜRDÜRÜLEBİLİR TARIMDA ÜÇ İLKE

Sürdürülebilir tarımda atılacak her adımda üç ilkeye sadık kalınmasının önemli olduğuna dikkat çeken Işınsu Kestelli, şöyle devam etti: “Önemli olanın sorunların yarattığı sonuçları değil, nedenlerini ortadan kaldırmaktır. Bu bağlamda, eğer sürdürülebilir tarım modelleri oluşturulursa, işte o zaman Türkiye, dünyada gerçek anlamda önde gelen bir tarım ülkesi olacaktır. Sürdürülebilir tarım yolunda atılacak her adımda üç ilkeye sadık kalmalıyız. Öncelikle ekolojik dengeye duyarlı ve saygılı olmalıyız. İkinci olarak projelerin ekonomik açıdan uygulanabilir olmasına dikkat etmeliyiz. Son olarak da sosyal açıdan adil olmalıyız.”

YERELDE KALKINMA MODELİNE ÖVGÜ

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin yürüttüğü “yerelde kalkınma modeli”ni örnek gösteren Kestelli, “Projenin temel hedeflerinden biri, köyden kente göçün önlenmesiydi. 10 yıl önce İzmir nüfusunun yüzde 29.14'ü kırsalda yaşarken, bu oran 2010 yılında yüzde 29.40'a, 2015 yılında yüzde 30.60'a, 2016 yılında ise yüzde 30.70'e yükseldi. İzmir için bahsettiğimiz kırsal kalkınmayı destekleyen önemli bir veri de tarımsal istihdamın nüfusa oranı oldu. İzmir Çalışma ve İş Kurumu Müdürlüğü verilerine göre, Türkiye’de 2015 yılında yüzde 20,6 olan tarımsal istihdamın nüfusa oranı, 2016'da yüzde 19,5'e düştü. Bu oran İzmir'de ise Türkiye genelinin aksine, aynı dönemde yüzde 9,9'dan 10,5'e yükseldi. İzmir, okullarda dağıtılan sütü, ihtiyaç sahibi ailelere dağıtılan gıda paketlerine konulan ürünleri, park ve bahçeler için fidan, fide ve çiçek ihtiyacını, 2007 yılından beri üretici kooperatiflerinden karşılıyor. Bu sayede, son 10 yılda İzmir’deki üretici kooperatiflerinin üye sayılarında yüzde 161 oranında artış yaşanırken, kooperatiflerdeki çalışan sayısı yüzde 616 oranında arttı. Kooperatiflerin toplam ürün yelpazesinde yüzde 225 büyüme sağlandı. Sözleşmeli alım yapılan kooperatiflerin 2007 ile 2016 yılı toplam ciroları arasındaki artış yüzde 658 olarak gerçekleşti. Bayındır ilçesinde yıllara göre, süs bitkileri üretimine başlayan işletme sayılarına baktığımızda, 1990 öncesinden 2010 yılına kadar geçen 20 yıldan fazla sürede 419 işletme faaliyete geçerken sadece 2010-2015 yılları arasındaki 5 yılda 314 yeni işletme kuruldu. İzmir’de tarım sektöründe yakalanan ivme, rakamlara da çok açık bir şekilde yansıdı” diye konuştu.

TARIMDA İZMİR FARKI

Türkiye'de tarım sektörünün 2002-2014 yılları arasında ortalama yüzde 2,1 oranında büyürken, İzmir’de bu büyümenin yüzde 5,3 olarak gerçekleştiğini dile getiren Kestelli, “Türkiye'de süt üretimi yüzde 150 artarken, İzmir’de yüzde 240'a, sadece Tire ilçesi özelinde ise yüzde 440'a ulaştı. Bu başarı 10 yılda 825 milyon Türk Lirası, yani yaklaşık 180 milyon dolarlık destekle sağlandı. Bu da bizlere tarım ve hayvancılığın, yapılan yatırımları karşılıksız bırakmayacağını bir kez daha gösterdi.

KURU ÜZÜM VE İNCİR KONUSUNDA UYARI

Kuru üzüm ve kuru incir sezonunun içinde olduklarını belirten Kestelli, iklimsel etkilerle her iki üründe de erkencilik söz konusu olduğunu söyledi. Üretici, tüccar ve ihracatçılara uyarılarda bulunan Kestelli, “Sultani çekirdeksiz üzümlerde bu yıl iklimin de etkisi ile 10-15 günlük bir erken gelişme mevcut. Buna karşın tüm bölgedeki bağlarda doğuş sıkıntısı gözleniyor. Doğuşlardaki eksikliğin ölü kol ve iletim demeti hastalıkları başta olmak üzere aşırı hormon, girdi kullanımı ve iklimsel koşullardan kaynaklandığı tahmin ediliyor. Son günlerde meydana gelen dolu olaylarının kuru üzüm bölgelerini lokal olarak etkilediğini söyleyebiliriz. Sürgünlerde, yapraklarda ve salkımlarda farklı oranlarda görülen dolu yaralanmaları, bu sezon üzüm üretimini ve kalitesini olumsuz etkileyebilecektir. İncirde de sultani çekirdeksiz üzüm gibi bir erkencilik söz konusu. Bütün tarımsal ürünlerde olduğu gibi kuru olarak tüketilen ve önemli ihraç ürünümüz olan bu iki tarımsal ürün için de hava koşullarına karşı dikkatli olunması gereken bir dönemdeyiz. Üreticilerimizin hem iklim koşullarını hem de bahçelerinin durumlarını, tüccar ve ihracatçılarımızın ise ürün gelişimini iyi takip etmeleri gerekiyor” dedi.