- Gündem
- 16.05.2025 23:09
Hiç akla gelmez yurt çocukları. Kaldı ki sıkıntıları, yalnızlıkları, kimsesizlikleri... Bir insanı büyütmek kadar yurttan çıkarıldıktan sonraki yaşamını da düşünmek tüm toplumun görevi. Peki, 18 yaşını doldurtuktan sonra boşluğa bırakılan çocuklar için bir çözüm var mı?
SULTAN GÜMÜŞ - ÖZEL HABER
“Bizim içimizi acıtan bir yara var. Lütfen yaramıza merhem olun!” diyor Edibe Dinçel… Kendisi Yetiştirme Yurtlarında Bulunan ve Kurumlardan Ayrılan Çocuklara Yardım Derneği’nin başkanı. 20 yıldır ona verilen bu görevi başarıyla üstleniyor; henüz bebekken ailesi tarafından terk edilen kimsesiz çocukların Edibe Teyzesi, ablası, annesi oluyor. Küçük bedenleri ve omuzladıkları valiz ile 18 yaşını doldurur doldurmaz boşluğa bırakılan çocuklar için Türkiye’nin birçok noktasında yurt kuran Edibe Dinçel, şimdi başka bir umudun kapısını aralamak adına mücadele ediyor. Yurtların artık yeterli olamadığını ve gençlerin düzenli bir şekilde takibini yapamadıklarını vurgulayan Dinçel, ‘Koruma Evi’ projesi ile onları ikinci bir yuvaya kavuşturmak istiyor. Yetkili merciler tarafından projeye verilecek onay sayesinde tutunacak dalı olmayan çocukları yuva sıcaklığı ile karşılayacaklarının altını çizen Dinçel, hükümetin süregelen uygulamasına asla muhalefet olmadıklarını aksine var olanı daha da güzelleştirmek için bu yola baş koyduklarını aktardı. Aile sevgisi ya da aidiyet duygusu yaşamayan çocukların –özellikle de kız çocukların- evliliklerinin dahi çok uzun sürmediğini, ‘boşluk, kimsesizlik ve çaresizlik’ kelimelerine esir düşen gençlerin, kolay yoldan para kazanma arzusuna sürüklendiğini iddia eden Dinçel, kullandığı şu sözler ile durumun ve projenin ehemmiyetini bir kez daha kaydediyor: “Sanki daha yeni bu göreve başlamış gibiyim. O çocukları o halde görünce tüylerim ürperiyor, gözlerim doluyor. Öyle manzaralar gördüm ki… Sabahlara kadar beni yatırmayan manzaralardı. ‘Acaba ne yapacağım?’ dediğim günler çok oldu. Bu yaramıza merhem sürülürse daha çok mutlu olacağız. Toplumda iyi insanlar yetişsin diye bu projeyi sunuyoruz.”
AYNI GÖĞÜN ALTINDAKİ ÇOCUKLAR İÇİN
Çok ağır sorunlarla baş etmek zorunda kalacakları için Çocuk Esirgeme Kurumlarında ya da yetiştirme yurtlarında 18 yaşını doldurduktan sonra çıkarılan kişileri, kendi derneklerine alarak koruduklarını belirten Dinçel, şunları söyledi: “Önceden 15 yaşına basınca çocuklar yurttan çıkarılırdı. Daha sonra yaş sınırı 18 oldu. Ancak 18 yaşta çok erken görüldü ve denildi ki 18 yaşına basmış ama sigortası olmayan, çalışma hayatına girmeyen çocuklar, iş bulana değin yurtta kalabilecek. İş bulan çocukların ise çıkışı veriliyor. Tam olarak sorun burada başlıyor. Evet, bir işe başlıyorlar ancak barınacak yerleri yok, konuşacak çevresi yok. Bu nedenle büyük bir sıkıntı içerisine düşüyorlar. Çocuk bunalıma giriyor. Başıboşlar. İşe yerleşiyor, iki hafta sonra çıkıyor. Bir ortama girdiğinde herkes ‘yurt çocuğu’ diye iteliyor. Aslında bu konuda okullarda aileleri ve öğrencileri de eğitmek lazım. Bu çocuklar bizim. Ne olacakları belli değil. Yarın bir gün bizim evladımızın başına ne geleceği bile belli değil. 18 yaşında boşluğa düşüyor ve yanında ilk kim bulunuyorsa, ne teklif ediyorsa onu kabul ediyor. İyi ya da kötü ayırt edemiyor. ‘Çıktım buradan. Anne yok, baba yok. Bir yere sığınmam lazım’ düşüncesi içerisindeler. Yurtlarımızda bulunan birçok çocuk sonrasında ailelerini arama yoluna giriyorlar, buluyorlar ancak aileleri onları istemiyor. İçimizi acıtan çok büyük bir yara bu.”
“ONLARA BİR FIRSAT TANIYALIM”
Türkiye’de aynı kaderi paylaşan yüzlerce çocuğun olduğunu söyleyen Dinçel, “Sığındığı tek adres olan kurumdan ayrıldıkları gün tarif edilemez bir kimsesizlik ve boşluk yaşıyorlar, küçük bedenlerinde unutulmaz acılar hissediyorlar. Kimsesizliğin verdiği acı ile yaşadıkları onları çok yoruyor. Çocuk yaşta kurumdan atılan, ailesinin sahip çıkmadığı çok sayıda gencimizin akıbeti içler acısı. Tutunacak bir dalları yok. Akranlarıyla aynı kaderi paylaşan kişilerin intihar ettiğini biliyoruz ya da sokaklarda yaşadığı için rahatsızlanarak ölen… Aile sevgisi nedir tatmayan bu çocukları ne olur yarı yolda bırakmayalım. Bu sevgiyi onlara biz gösterelim. Aile kuracak, yuva kuracak imkanları yok. Hiç evleri olmadı, yuva sıcaklığı nedir tatmadılar. Aile sevgisi görmediler. Belki de en büyük arzuları o hiç tadamadıkları babalığı / anneliği çocuklarına yaşatmak. Onlara bir fırsat tanıyalım” yorumunda bulundu.
‘KORUMA EVİ’ PROJESİ ÇARE OLUR MU?
“Dosyamızı hazırladık, projemizi oluşturduk. Sayın Bakanımıza sunduk” diyerek yıllardır hizmet verdikleri yurtlar dışında ayrıca bir ‘aile evi’ talep eden Dinçel, ‘Koruma Evi’ projesini anlattı. Dinçel, “Bize bir yer gösterin, inşaatı derneğimize destek olan iş insanları aracılığıyla yapacağız. İnşa edilecek olan binada tıpkı bir yurt gibi olacak. Bu öğrencilerimiz yurttan ayrıldıkları zaman bilecekler ki ikinci bir evleri var. Direkt oraya müracaat edecekler. Evlerde gönüllü annelerimiz ve babalarımız olacak. Buna onay verilmesini canı gönülden istiyoruz. Kendi imkanlarımızla iş hayatına soktuğumuz çocuklarımız bu yuvalara cüzi miktarda bir para ödeyecek. Çünkü para ödemeye, çalışmaya, kendi ayakları üzerinde durmaya da alışmaları lazım. Zaten çocukluktan bu yana hep hizmet görmüşler, hep başkaları tarafından ihtiyaçları görülmüş. Artık hayatın zorluklarını tek başlarına göğüslemeleri lazım ki yalnız kaldıklarında düşmesinler. Bu cüzi miktardaki parayı onlardan aldığımız zaman tekrar onlar için harcayacağız. İkinci bir hayata rahatlıkla başlamaları için elimizden geleni yapacağız. Onların daima takipçisi olacağız. Şimdi dağınık oldukları için takibini de yapamıyoruz. Mesela yurttan 20 kişi ayrılmışsa şu an 5 kişinin takibini yapabiliyoruz. Ancak bu yuvalar kurulursa hepsinin takibini yapabiliriz. Doktor-hastane ihtiyacından tutun, askerliğinden-düğününe kadar takipçisi olacağız ve destek vereceğiz. Çocuk hayata daha iyi bağlanacak. Evlenecekleri zaman dahi takipçileri olacağız. Konuştukları kişileri tanıyacağız, iş adamlarının desteğiyle düğünlerini yapacağız, evlerine kadar döşeyeceğiz” dedi.
“ÖYLE MANZARALAR GÖRDÜM Kİ…”
“Yürüyorsun ama arkandan da gelmeleri gerekiyor. Çok güçlü bir ekiple bu yola adım attık” diyen Dinçel, şunları ekledi: “Sanki daha yeni bu göreve başlamış gibiyim. O çocukları o halde görünce tüylerim ürperiyor, gözlerim doluyor. Öyle manzaralar gördüm ki… Sabahlara kadar beni yatırmayan manzaralardı. ‘Acaba ne yapacağım?’ dediğim zamanlar çok oldu. Bu yaramıza merhem sürülürse daha çok mutlu olacağız. Toplumda iyi insanlar yetişsin diye bu projeyi sunuyoruz. Biz yapılanlara asla muhalefet değiliz. Olanı daha da güzelleştirmek, destek olmak adına çalışmayı yürütmek istiyoruz.”