- Gündem
- 14.05.2025 08:37
Kitlesel histeri örnekleri günümüzde iş, okul, sosyal medya gibi birçok alanda karşımıza çıkıyor. Uzman Klinik Psikolog Metin Olataş, kitlesel histerinin başlıca sebeplerinden birinin stres olduğunu söyledi
AYSELİN UZUN- RÖPORTAJ
Kitlesel histeri yani bir topluluğun aynı anda benzer anormallikler gösterme durumu, çok eski tarihlerden bu yana görülmekte. Bu duruma basit bir örnek verecek olursak; hemen hemen hepimizin yaşadığı, arkadaş ortamında aynı anda yaşadığımız gülme krizleri gösterilebilir. Uzman Klinik Psikolog Metin Olataş, bu durumun nedenini şöyle açıklıyor: “Kitle histerisi, aynı grup içindeki kişilerin paylaştığı veya yaşadığı duygusal uyarılma ve heyecanın grup içinde yayılması ve bilinen bir fiziksel sebebi olmayan gerçek fiziksel semptomlara yol açması olarak biliniyor.”
REDDEDİLME KORKUSU HÂKİMDİR
Histeri nedir ve kitleler halinde görülebilir mi?
Histeri, psişik ve motor bozukluklar, özellikle duygusal reaksiyonlarda taşkınlık, ani sinirlenme, hareket bozuklukları, geçici kişilik değişimi ve günlük hafıza kaybı gibi çeşitli sistemlere ait psikosomatik şikâyetlerle belirgin psikonevrotik bozukluktur. Histerik kişi, olayları abartılı yaşayan, abartılı duygular ve davranımlar gösterebilen, diğerlerinden kolay etkilenen, bağımlı, telkine yatkın, benmerkezcil, sevgi ve ilgi ihtiyacı fazla ve çocuksu özelliklere sahip olan kişilik tipidir.
Histerik Kişilik Bozukluğunda, bireyler duygularını uygunsuz ve abartılı sergileyebilirler. Duygularında ani değişimler görülebilir. Sürekli bir yenilik ve heyecan arayışı içinde olabilirler. Sıradan günlük olaylar karşısında sıkkınlık yaşayabilirler. Bu durumda reddedilme korkusu hâkimdir ancak bu dışarıdan pek anlaşılmaz. Çok büyük bir hevesle bir işe sarılırlar fakat ilgilerini çabuk kaybederler. Bu kişilerin intihara teşebbüs eğilimi fazladır. Ayrıca bu kişiler savunma mekanizmaları olarak inkâr, somatizasyon, konversiyon, yalıtma, dışsallaştırma, duygusallık, gerileme, düş ve fantezi kurmayı kullanırlar. Kitle histerisi ise bir grup insanın telkin, gözlem veya başka psikolojik süreçlerden dolayı benzer korku, anormal davranışlar veya fiziksel semptomlar geliştirmesi sonucunda yaşadığı bir deneyimdir.
Kitlesel histeriyi hazırlayan durumlar nelerdir?
Kitle histerisine yönelik en yaygın olarak bilinen bir olaydan kısaca bahsedeceğim. Amerika’da bir gün çeşitli okullardan gelen 500 öğrenci koro halinde orkestra konseri vermeye başladığında birden hepsi baş ağrısı, baş dönmesi, yorgunluk, karın ağrısı ve mide bulantısından şikâyet etmeye başlar. Belirtiler hızla yayılmaya başlar ve öğrencilerin neredeyse yarısı belirtilerinden biri veya birkaçından şikâyetçi olduğunu söylemeye başlar. Hastalanan öğrenciler genellikle yakınlarında başka bir öğrencinin hastalandığını gören öğrencilerdir. Bir okuldan gelen öğrenciler, özellikle soprano bölümündeki kızlar en yüksek belirti oranını yaşadılar. Genç öğrenciler yaşlılara göre daha fazla belirti bildiriyordu ve kızlar (yüzde 51) erkeklerden (yüzde 41) daha fazla belirti söylüyordu. Önce bir gaz borusunun patlamış olabileceği düşünüldü ama seyircilerden kimsede herhangi bir belirti görülmüyordu. Öğrencilerin semptomların sebebi kitle histerisiydi. Bu örnekte, en popüler sayılan ve göz önünde olan kızlardan bazıları, baş dönmesi ve mide bulantısından şikâyet etti. Öğrenciler saatlerdir ayakta duruyorlardı. Kısa süre içinde diğer öğrenciler de benzer fiziksel semptomlardan şikâyet etmeye başladılar ve sonunda 200 öğrenci aynı belirtileri gösteriyor oldu. Kitle histerisi, aynı grup içindeki kişilerin paylaştığı veya yaşadığı duygusal uyarılma ve heyecanın grup içinde yayılması ve bilinen bir fiziksel sebebi olmayan gerçek fiziksel semptomlara yol açması olarak biliniyor. Kitle histerisi somatoform bozukluklara bir başka örnektir.
Kitlesel histerinin bir anda başlayıp, bir anda bitmesinin sebepleri nelerdir?
1962 yılında Tanzanya ile Kenya sınırındaki Tanganyika bölgesinde yatılı bir köy okulunda 3 kız öğrencinin yaptığı bir şaka nedeniyle tüm sınıf kahkaha krizine girer. Kısa süre sonra tüm okul neye güldüğünü bilmeden kahkaha atmaya başlar. Okul kapatılır; ancak evlere gönderilen çocukların aileleri vasıtasıyla bu histeri bölgeye yayılır ve binlerce kişiye bulaşır. Sebepsiz kahkaha krizine girmiş grup grup insanlar ortaya çıkar. Zamanla azalarak sürer ve sona erer bu olay. Olay sonrası raporlara göre olay bittikten sonra hemen hemen tüm bölgedeki insanlarda acı, bayılma, solunum problemleri, kaşıntılar ve çığlık nöbetleri semptomları gözlenmiştir. Uzmanlar durumun strese dayalı olduğunu söylüyor. Daha eski bir vaka örneği olarak; 1892’de Almanya’daki Groß Tinz’de eğitim gören kız öğrencilerden biri, yazı yazdığı esnada önce ellerine sonra da tüm vücuduna yayılan bir titreme geçirmeye başlar. Titreme, kısa sürede okuldaki diğer öğrenciler arasında yayılır ve 19 kişide görülür. Hatta bazı öğrenciler titreme krizlerinin ardından hafızalarını kaybederler. Buna benzer bir olay 1893 yılında İsviçre’nin Basel şehrinde de görülür. Bu kitlesel histerinin altında da oldukça tanıdık bir kavram vardır: stres! Uzmanlara göre, o dönemde Avrupa’daki okullarda uygulanmaya başlanan yeni bir yazma tekniği, öğrenciler üzerinde büyük bir baskı yaratıyordu. Çünkü bu zorlayıcı teknik hem psikolojik hem de fiziksel olarak oldukça yıpratıcıydı. Bu yeni yazma tekniğinin sebep olduğu stres ise, öğrenciler arasında kitlesel bir histeri halini almıştır. Görüldüğü üzere stres faktörü ortadan kalktıktan sonra ve belirli bir süre geçtikten sonra kitlesel olan histeri azalmaya başlar ve daha sonrasında da ortadan kaybolur.
TEDAVİSİ ZOR FAKAT MÜMKÜNDÜR
Histeri bir hastalık mıdır, eğer öyleyse tedavi yöntemi nedir?
Histeri, çeşitli sistemlere ait psikosomatik şikâyetlerle belirgin psikonevrotik bozukluktur. Tedavisi zor, fakat mümkündür. Tedavi süreci genellikle psikolog ya da psikiyatristler tarafından yürütülmektedir. Psikoterapide psikanalitik-psikodinamik yöntemler veya bilişsel terapi oldukça fayda göstermektedir. Zaman zaman grup terapilerinin de faydalı olduğuna yönelik çalışmalar mevcuttur. Ayrıca gerekli olan durumlarda psikoterapi ile eş zamanlı olarak psikiyatrik ilaç kullanımı da gerekmektedir. Bu sebeple mümkünse psikolog-psikiyatri işbirliği ile çalışmak daha etkin şekilde sonuç almak için ideal bir yaklaşım olabilmektedir.
ÖLÜM-KALIM DURUMU
Deprem gibi travmatik olaylardan sonra da görülebilir mi?
Pek tabi görülebilir. Çünkü deprem kadar insanlarda kitlesel şekilde ciddi anlamda stres yaratabilecek çok az kaynak vardır. Bu sebeple deprem ve benzeri durumlardan sonra insanları toplu şekilde etkileyen strese dayalı bazı anormallikler gözlemlemek mümkün olabilir. Sadece burada dikkat edilmesi gereken husus depremin ciddi bir travma olduğu gerçeğinin unutulmaması gerektiğidir. Az evvel bahsettiğimiz örnekleri ele alacak olursak kelime anlamı ile bir ölüm-kalım durumundan bahsedemeyiz. Ancak deprem denen olay ölüm-kalım durumunun ta kendisidir. O sebeple ciddi bir depremden sonra kitlesel bir histeriden değil de kitlesel bir travmadan bahsetmek mümkündür.
TRAVMA SONRASI STRES BOZUKLUĞU
Travma ise ayrı bir şekilde ele alınması gereken başlı başına derin bir konudur. Olayın olduğu anda yaşanan travma akut travmadır. Olayın sıcaklığı ile yaşanan ve insanın ölüm-kalım endişesi ile yaşamış olduğu bir durumdur. Birey güvenli alana geçtikten ve gündelik hayatına döndükten sonraki durumu izlemek gerekir. Eğer gündelik hayatını aksatmadan devam ettirebiliyorsa o bireyde akut stres kaynaklı oluşan olumsuz durum ortadan kalkmış demektir. Ancak olayın üzerinden yaklaşık 2-6 ay geçmesine rağmen hala aynı derecede stres yaşıyor ve bu sebeple gündelik hayatına bir türlü dönemiyorsa o zaman burada travma sonrası stres bozukluğundan (TSSB) bahsetmek mümkün olabilir. Bunun için de ciddi bir uzman desteği almak ve o uzmanla beraber bir tedavi sürecine başlamak gerekmektedir. Kısacası söz konusu insan psikolojisi olunca neyin ne olduğu ya da ne olmadığı konusunda çok dikkatli davranmak gerekmektedir. Çoğu zaman yanlış yaklaşımlar ya da hafife almalar sebebi ile sorunlar var olduğundan daha büyük bir hale gelerek işin içinden çıkılması çok daha zor bir hal almaktadır.