- Gündem
- 15.05.2025 00:56
İzmir Ticaret Borsası Meclis Başkanı Barış Kocagöz, darbe girişiminin ardından iş dünyası olarak dirençli olunması gerektiğini belirterek, İş dünyası olarak buna hazırlıklı durmamız, psikolojimizi bozmamamız ve yüksek tutmamız gerekir dedi
ÖZKAN PEKÇALIŞKAN
İzmir Ticaret Borsası Temmuz Ayı Olağan Meclis Toplantısında 15 Temmuzda gerçekleştirilen darbe girişimi ve ekonomik yansımaları ele alındı.
Türkiyenin cumhuriyetin ve demokrasinin büyük bir tehlike atlattığını belirten İzmir Ticaret Borsası Meclis Başkanı Barış Kocagöz, yaşanan darbe girişiminin ekonomiye olumsuz etkilerinin olabileceğini dile getirdi.
BİRLİK VE BERABERLİK VURGUSU
Kocagöz, iş dünyası olarak dirençli olunması gerektiğinin altını çizerek, Mutlaka ekonomik anlamda, bugün olumsuz etkiler olmaktadır ve olacaktır. İş dünyası olarak buna hazırlıklı durmamız ve dirençli olarak psikolojimizi bozmamamız ve yüksek tutmamız gerekir. Çünkü demokrasi adına verilen bu mesajın anlamı büyük olmakla beraber çok da değerlidir. Ancak bu değerin Türkiye Cumhuriyetinin geleceğinde bir ışık olarak parlayabilmesi için bugün birliktelik şarttır. Her açıdan bugün, birlik ve beraberlik ülkemizin en acil ihtiyacıdır. Birliğin sağlanması adına herkes elinden geleni yapmalıdır. Siyasiler başta olmak üzere, toplumun tüm kesimi bu mesajı doğru okumalıdır. Çünkü bundan böyle ülkemizi bölmek isteyen güçlerin hedefi kardeşi kardeşe kırdırmak için yapacakları çeşitli kumpaslardır. Bunu ancak tam bir birliktelik ve farkındalıkla kırabiliriz. Bugünlerde ne mutlu ki hükümetimizi ve siyasi partileri bu birliktelik içinde görmekteyiz. Özlediğimiz ve gereken tablo da işte budur diye konuştu.
YENİ BİR BÜYÜME HAMLESİ BAŞLATMALIYIZ
İTB Başkan Yardımcısı Bülent Arman da Türkiyenin dünyaya örnek bir demokrasi kazanımını ortaya koyduğunu dile getirerek, Türkiyede darbe defterinin 15 Temmuz gecesi bir daha açılmamak üzere kapandığını vurguladı. Yaşanan tüm gelişmelerin önümüzdeki süreçte hayatımızın her alanını etkileyeceğini savunan Arman, Sular durulduğunda ve hayat normale döndüğünde ekonomi temel önceliğimiz olmalıdır. İnsanımızın refahını artırmak ve içine düştüğümüz orta gelir tuzağından kurtulmak için ekonomide yeni bir büyüme hamlesi başlatmak zorundayız. Bu anlamda tarım sektörü büyük önem taşıyor. Her zaman söylediğimiz gibi tarım, ülkemizin potansiyeli en yüksek sektörlerinin başında gelmektedir. Bir taraftan ihracata olan doğrudan katkısı ile önemli bir kaynak yaratmakta, diğer taraftan bağlantılı sektörlere sağladığı hammadde ile gıda sanayimizin rekabet gücüne katkı sağlamaktadır. Bu nedenle tarım sektöründe sağlanacak her gelişme zincirleme olarak ekonomide çok daha fazla bir katma değerin yaratılmasına neden olacaktır ifadelerini kullandı.
OECD VE FAONUN TARIMSAL GÖRÜNÜM RAPORU
Darbe girişiminin yanı sıra OECD ve Birleşmiş Milletler Tarım ve Gıda Örgütü (FAO)nün 2016-2025 tarımsal görünüm isimli ortak çalışmalarına da değinen Arman, çalışmada 2025 yılına ilişkin tarımsal üretim, tüketim ve ticarete ilişkin global beklentilerin yer aldığını ifade etti. Rapordaki detayları da paylaşan ve Türkiyenin bu detayları dikkate alarak planlama yapması gerektiğini dile getiren Arman, şunları söyledi: Raporda gelecek 10 yılda gelişmekte olan ülkelerdeki nüfus artışı ve yine bu ülkelerdeki kişisel gelir artışının gıda talebinin temel belirleyicisi olması, geçtiğimiz 10 yılda ortalama yüzde 2,5 oranında büyüyen global tarımsal üretimin 2025 yılına kadar ortalama yüzde 1,6 oranında büyümesi, tarımsal üretim ve gıda talebine bağlı olarak tarımsal ticaretin büyümesi, ancak artış hızının yavaşlaması, tarım ürünlerinin nominal fiyatlarının, en son gerçekleşen zirve seviyelerinin altında kalmak üzere, 2025 yılında bugünkünden daha yüksek olması beklenmektedir. Önümüzdeki 10 yıla ait olarak yukarıda sayılan makro beklentilerin temel özeti şudur; tarım sektörü, artış hızında yavaşlama olsa da büyümeye devam edecektir. Bu dönemde gelişmekte olan ülkeler daha fazla gıda talebi yaratırken, gelişmiş ülkelerdeki yüksek talep daha nitelikli ürünlere kayacaktır. Ülkemizde tarımsal üretim potansiyelimizi daha çok katma değer yaratan, daha fazla döviz kazandıran bir yapıya dönüştürmeliyiz. Bu amaçla, tarladan sofraya sektörün tüm üretim aşamaları ile ticaret ve finansmanının günümüz teknolojileri ile entegre edilmesi sağlanmalı, markalaşma çalışmalarına ağırlık vermeliyiz. İnovatif çalışmaları tarım sektörünün tüm paydaşlarının ortak hedefi haline getirmeliyiz.
TARIM GENÇLERLE YÜKSELİYOR PROJESİ
İTBnin 125inci kuruluş yılı etkinlikleri çerçevesinde gençlerin tarıma olan ilgisini artırmak ve onların yaratıcı fikirlerini sektöre kazandırmak amacıyla düzenledikleri Tarım Gençlerle Yükseliyor isimli projenin ön başvurularının tamamlandığını da hatırlatan Arman, toplam 37 projenin ön elemeyi geçerek nihai başvuru yapma hakkı kazandığını söyledi. Arman, projenin nihai sonuçlarını ekim ayı sonunda kamuoyu ile paylaşacaklarını sözlerine ekledi.