Kocaoğlu’ndan tahsis eleştirilerine yanıt: Bu zihniyet korurken öldürmektir!

İZFAŞ binasının Tınaztepe Üniversitesi’ne 3 yıllığına bedelsiz tahsiline yönelik eleştirilere yanıt veren İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, “Bir tıp fakültesinin eğitimine 3 sene önce başlamasının, tıp öğrencilerinin fuarda eğitim görmesinin kime ne zararı olur? ‘Aziz, Kültürpark’ı sattı’ noktasına nasıl gelinir? Bu zihniyet; korurken öldürmek, boğazını sıkmaktır” dedi


  • Oluşturulma Tarihi : 15.03.2019 11:19
  • Güncelleme Tarihi : 15.03.2019 11:19
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Kocaoğlu’ndan tahsis eleştirilerine yanıt: Bu zihniyet korurken öldürmektir!

E. ÇAĞLA GENİŞ
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ile Millet İttifakı’nın İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı ve Seferihisar Belediye Başkanı Cumhuriyet Halk Partili (CHP) Tunç Soyer, Sosyal Demokrasi Vakfı (SODEV) Yerel Yönetimler Sempozyumuna katıldı. ‘Başarı Öyküleri’ başlığı altında gerçekleşen programda konuşan Büyükşehir Belediye Başkanı Kocaoğlu ve Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Soyer önemli açıklamalarda bulundu.  Mimarlık Merkezi’nde yapılan programa ilçe belediye başkan adayları, odaların temsilcileri ve bürokratlar katıldı.

KÜLTÜRPARK PLATFORMU KOCAOĞLU’NU BEKLEDİ
Program başlamadan önce Kültürpark Platformu’ndan bazı temsilciler Kültürpark’taki İZFAŞ binasının Tınaztepe Üniversitesi’ne tahsisi noktasında tepkilerini ortaya koydu. Büyükşehir Belediye Başkanı Kocaoğlu’nun salona gelmesini bekleyen platform temsilcileri pankart açtı. Bu noktada devreye CHP İzmir eski Milletvekili Zeynep Altıok girdi. Eski Vekil Altıok platform temsilcilerine tepki göstermemeleri için ricada bulundu.  Bina dışına çıkan platform mensupları Kocaoğlu’nun gelmesini bekledi. Daha sonra Kocaoğlu programa katılmak için binaya geldi ve içeri girdi. Etkinlikte konuşan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, İZFAŞ binasının Tınaztepe Üniversitesi’ne 3 yıllığına bedelsiz tahsiline yönelik eleştirilere yanıt vererek, “3 seneliğe öğrenciler teorik tıp dersi görecek! Kıyamet koptu, hala da koparıyorlar. Bir tıp fakültesinin eğitimine 3 sene önce başlamasının, tıp öğrencilerinin fuarda eğitim görmesinin kime ne zararı olur? ‘Aziz, Kültürpark’ı sattı’ noktasına nasıl gelinir bunu ben herkesin değerlendirmesine sunuyorum. Bu zihniyet; korurken öldürmek, boğazını sıkmaktır” ifadelerini kullandı.

3 YILDA BORCU TASFİYE ETTİM
Etkinlikte ‘İzmir Modeli’ başlıklı sunum yapan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, “Belediye başkanı olduğumda bir düşüncem vardı. Belediye başkanları yasaların verdiği görevin dışında kentin kalkınmasından kentte yaşayanların refahının artmasından da sorumludur ilkesiyle hareket ettim. Türkiye belediyeciliğine yeni bir soluk getirildiğime inanıyorum. Bugün İzmir modeli yerelden kalkınma dediğimiz modelin altyapısı bu felsefedir. Göreve geldiğim gün Büyükşehir’in 1 katrilyon 804 trilyon borcu vardı. 3 yıl içinde bu borcu tasfiye ettim. Hiç hayali projeler peşinde koşmadım hep aklı ve bilimi rehber aldım. Bilenlerle oturdum konuştum ve yoluma böyle devam ettim. Önce para durumumu güçlendirmem gerekiyordu. Deniz Baykal ne yapıyorsun dedi borç ödüyorum dedim… Belediye başkanlığı böyle bir şey değil dedi, ben emanetçiyim dedim. Borç sıkıntısını aşmasaydık bugün yaptığımız yatırımların hiçbirini yapamazdık” dedi.

PARA YOK FİNANS YİNETİMİ VAR
Belediye başkanlığı görevinin meşakkatli ve sıkıntılı bir iş olduğunu dile getiren Kocaoğlu, “Hele ki AKP iktidarında İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde muhalefetin en büyük kamu koltuğunda oturmak son derece sıkıntılı, özgüven ve mücadele isteyen; dik durmayı gerektiren bir iştir. Bugün İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin kredi notu 3A’dır. Bu Türkiye hazinesinin kredi notundan 15 basamak yukarıdadır. Büyükşehir’de ‘para var’ gibi bir şeyi çağrıştırır ama yoktur; finans yönetimi vardır. Bugüne kadar hiç ödeme sıkıntısı çekmeden 15 yıldır hem yatırımları yaptık hem de itibarımızı arttırarak sürdürdük. Hele ki ekonomik krizinde 3A notunu koruyarak 31 Mart’ta başkanlığı devredecek olmak benim için önemli bir kriterdir. İzmir, Türkiye Cumhuriyeti’ne ye bağlı olduğu için verilmesi gereken bedelin dışında merkezi hükümetten bir kör kuruş destek almamıştır. Bırakın desteği bürokrasideki birçok proje ve planlarımız sürekli ertelenmekte ve ötelenmekte; şu anda bile bekleyen birçok konu var. İzmir, 2004-2017 yılları arasında merkezi hükümete 429 milyar vergi göndermiştir. 105 milyar almıştır. 15 i yatırım 90 milyarı bizim belediyemizin parasıdır. İzmir, kemiksiz merkezi hükümete 324 milyar lira destekte bulunmuştur. Bu en fazla katkı koyan illerin başında gelir. İzmir insanının vergi ödeme ahlakı aydınlık olması ilerici olması bizim işimizi en çok kolaylaştıran noktadır” diye konuştu.

İZMİR İLE DENİZLİ’Yİ KIYASLAMAK ABESTİR
Zeybekci ile bir dönem farklı illerde belediye başkanlığı görevi yürüttüklerini anımsatan Kocaoğlu, “Şimdi ‘İzmir geri kaldı Denizli şöyle oldu’ diye konuşur. Denizli’nin o dönem merkezi hükümete gönderdiği para 16 milyar liradır. Aldığı ise 20 milyar liradır. 4 milyar lira kaynak almıştır. Yani ülkenin kalkınmasına katkıda bulunan bir kent değil; tam tersi kalkındığını söyleyerek bir de bütçeden para alan bir kenttir. İzmir, İstanbul gibi büyük kentler tabiî ki bütçeye para aktarır. Ama Denizli gibi bir kentin 16 verip 20 alan bir kentin; İzmir ile kalkınma yarışına girmesi abestir. Ekonomiden de kalkınmadan da sorumluyuz o zaman kalkınmamız için neler yapacağız? 5 yıl stratejik bir olan yaptık. Bu plan İçişleri Bakanlığı’nın strateji planları incelemesinde birinci olmuştur. Her yıl revize edilerek bugünlere gelmiştir. Sonra Yarımada nasıl kalkınır diye bir soru sordum kendi kendime. Bunu bir yarışma ile belirledik. Hep bilime dayalı, ayakları yere basan gerçeklere oturan projeler yaptık. Birçok konuda eleştirildik yarın da eleştirileceğiz. Ama yaptığımız yol haritasında bir Allahın kulu kalkıp da bu projen gereksiz diye bir eleştiride bulunmadı.”

BİR TANE İTHAL ÇİÇEK ALMADIM
Yıllarca tarımın ihmal edildiği fikrini savunduğunu belirten Kocaoğlu, ”Bugüne kadar bir tane ithal çiçek almadım. Bir tane üçüncü kişiden ağaç, fidan, süt almadım. Bugün Tire Süt, Türkiye’nin her tarafından ürünleri satılan ulusal marka oldu. Bademli Fidancılık Kooperatifi de BM tarafından dünyanın en iyi kooperatif uygulaması ödülünü aldı. Türkiye tarımının büyümesinin 2,5 katı son 10 senede İzmir tarımı 2,5 kat fazla büyüdü. Türkiye tarımı 1 büyüdüyse İzmir tarımı 2,5 kat fazla büyüdü. Bütün projelerimizi paylaşarak gerçekleştirdik, gerçekleştirmeye devam ediyoruz. İzmir modeli teorik bir çalışma değil. Pratikten, uygulamalardan çıkan teorileştirilen bir çalışmadır. Uygulanmadığı için gerçektir, sahada denenmiştir. 4 milyon 350 bin kişinin dokunulması ile elde edilen projedir. Bana herke sbir şey söyledi ama kimse kalkıp da şuna şunu yaptın demedi. Belediye başkanı kentini düşünmek zorundadır. Kendisini vakfetmek zorundadır. 15 yıldır cumartesi Pazar dahil olmak üzere sayılı günler hariç günde 16 ila 18 saat arasında çalıştım. Hep kentle yattım kentle kalktım. Başka türlü başkanlık yapılması mümkün değildir” dedi.

BELEDİYECİLİK BİZİM İŞİMİZ
Konuşmasının devamında AK Parti’nin belediyecilik anlayışını eleştiren Kocaoğlu, “Ben AK bir şey göremiyorum, belediyecilik de belediye başkanı da göremiyorum. 15 sene İstanbul’u yönetti bir teflonla gitti. 25 sene Melih Bey yönetti bir telefonla gitti. Recep Bey, Bursa’yı yönetti bir telefonla gitti. AK belediyecilik diye bir şey yok. Belediyecilik bizin işimiz. Hemşerisinin standardını yükseltmek, insanı sevmek bizim felsefemiz. Çıkar ilişkilerine girmemek bizim felsefemiz. 15 sene içerisinde kimse şuna çıkar rant sağladı diyemez. İzmir altyapısıyla arıtmasıyla çevre yatırımlarıyla bugün Türkiye’nin en önde olan kentidir. Bakmayın siz söylentilere… Raylı sistemi eleştirirler, 1 metre yapmamışlardır. Arıtmayı eleştirirler ama ne olduğunu bilmezler. Soğanı doğrayan, metroyu da yapan bilir. Bugün belediyecilik yapmak AK Parti iktidarında çok zor. Milat 2011 yılıdır. O yıla kadar açtığımız imar davalarının yüzde 90’unu kazandık. 2011 den sonra ise hukuk sitemi çöktü. Hukuk yürütmenin emrine girdi. Sabah yine 8 den itibaren buraya gelene kadar planlama ile toplantıdaydık. Birçok konuda dava açmak için karar verdik. Tarihe not düşmek için açıyorum. Ben buna karşıydım demek için açıyorum. Kazanma umdum çok sınırlı. İnşallah kazanırız” diye konuştu.

KİMSEYE BİR ŞEY VERMEDİM
31 Mart yerel seçimlerinde tüm başkan adaylarına başarılar dileyen Kocaoğlu, “Sosyal demokrasinin belediyelerde mutlaka uygulanması gerektiğine inanıyorum. Aklın ve bilimin rehberliğinde çalışıp insan sevgisi ile mücadele ettiğinizde zaten sosyal demokrasiyi harfiyen uyguluyorsunuz. Kimseye bir şey vermedim, çıkar sağlamadım. 2 milyar liranın üzerinde kamulaştırma yaptım. Bu belediye ölçeğinde büyük bir rakamdır” dedi.

KİME NE ZARARI VAR?
Kültürpark’ta bulunan İZFAŞ binasının Tınaztepe Üniversitesi’ne 3 yıllık bedelsiz tahsiline ilişkin de konuşan Kocaooğlu, “Bornova’dan annesini babasını tanıdığım bir çocuk. Geldi dedi ki, ben üniversite kuruyorum. ‘Buca’dan 100 dönüm arazi aldım eğer bana yer verirsen Tıp Fakültesi’ni 3 sene önce eğitime başlatmak istiyorum’ dedi. Biz de meslek fabrikasının olduğu yerde bir yer verelim dedik. Orayı İZSU bize tahsis ettiği için; tahsisin tahsisi olmayacağı olmaz dedik. Fuarı da Fuar İzmir’e taşıdığımız için boş yer var verelim dedik… 3 seneliğe 50 öğrenci teorik tıp dersi görecek! Kıyamet koptu, hala da koparıyorlar. Bir tıp fakültesinin eğitimine 3 sene önce başlamasının, tıp öğrencilerinin fuarda eğitim görmesinin kime ne zararı olur? ‘Aziz, Kültürpark’ı sattı’ noktasına nasıl gelinir bunu ben herkesin değerlendirmesine sunuyorum. Bu zihniyet; korurken öldürmek, boğazını sıkmaktır. Bunun kime ne zararı var? 3 sene sonra gidecek… Bunu konu yapmak bile kime ne yarar sağlar kim ne düşünür bilmiyorum” ifadelerini kullandı.

SEÇİLECEK NOKTADA OLMAYACAĞIM
Bundan sonra amatör olarak siyasetin içinde yer alacağını ancak hiçbir zaman seçilecek bir noktada olmayacağını vurgulayan Kocaoğlu, “Sosyal demokrat belediyeciliğe kentin refahını arttırdığıma, yaptığım sosyal projelerle ve ilkeli duruşumla zaman zaman da her türlü şeyi göze alarak yaptığım çıkışlarla İzmir’de kentlilik bilincini arttırdığıma İzmir’in diğer kentlerden daha iyi bir yaşam sürdüğüne canı yürekten inanıyorum. Bundan sonra seçilecek hiçbir noktada olmayacağım. Ama siyaseti yaşam biçimi olarak hayatımın sonuna kadar amatör siyasetçi olarak sürdüreceğim” açıklamasında bulundu.

DEMOKRASİ 4.0 DAHA FAZLA UMUT DEMEK!
Millet İttifakı’nın İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Tunç Soyer ise, “Bugün sosyal demokrasiye tarihin hiçbir döneminde olmadığından daha çok ihtiyaç var. Sosyal demokrasi bugün belki de insanlığın en sıkıntılı döneminde çok daha fazla ihtiyaç duyulan bir arayış haline geldi. Toplumlardaki eşitsizlik belki de her daim bir mücadele alanı yaratıyor. Bu eşitsizliğin en çok ortaya çıktığı alan yoksulluk. Eşitsizlik ve eşitlik arayışı haksızlık ve hak arayışı, adaletsizlik ve adalet arayışı görüldüğü gibi yüzyıllardan devam eden ve hep sosyal demokrasi ile buluşarak çözüm arayışını ortaya koyan bir tablo çıkarıyor. Kapitalist üretim araçları tarihsel misyonunun sonuna gelmiş gibi görünüyor. Dünyada 8 kişi insanlığın ürettiği toplam refahın yüzde 50’sine sahip. Ne doğa ile ilişkiler ne ekonomik ilişkiler açısından kapitalist sistem sürdürülebilir olmaktan çıktı. Bu noktada sosyal demokrasiye çok ihtiyaç var. Demokrasi bugün insanların hayatına çözüm üretmekte bazı küresel sıkıntılar yaşıyor. Mutlaka demokrasinin dijitalleşmeye ve teknoloji ile buluşmaya ihtiyacı var. Bu nedenle beklide sanayi 4.0, tarım 4.0 gibi demokrasi 4.0’a ihtiyaç duyulan bir noktadayız. Bu anlamda belediyelerin çok önemli roller üsteleneceğini söylemek isterim. Demokrasi 4.0 çok daha fazla umut anlamına geliyor, 31 Mart’tan sonra bu bilinçle çok daha fazla yol alabileceğimize inanıyorum” ifadelerini kullandı.

SOSYAL BELEDİYECİLİĞİ GÜÇLENDİRMEK İÇİN!
SODEV Yönetim Kurulu Başkanı Ertan Aksoy, “Vakfımız bu yıl 25. yılını tamamlıyor. Toplumda her türlü adaletsizliğe karşı toplumsal muhalefeti güçlendirmeyi amaçladık. Sosyal demokrasinin tanınması için çaba harcadık. Bugün düzenlediğimiz etkinliğin ana hedefimiz budur. Sosyal demokrat belediyeciliğin başarılı örneklerini yerel seçim öncesinde konuşmak istedik. Hep aynı kentleri örnek veriyoruz bu sempozyumu tasarlarken tüm kentlere ve ilçelere yer vermek istedik. Sosyal demokrat bir belediyenin kaybedilmesi demek kentteki ağaçların kesilip yerine beton dökülmesi demektir. Bir kadının çocuğunu bırakacağı kreş bulamadığı için evine hapsolması demek. Bu örnekleri çoğaltabiliriz ama bize düşen bu olumsuzları ortadan kaldırmaktır” dedi.

Haber Merkezi