Korkutan artış uyarısı: Hastalar kapıda kalır!

Türk Yoğun Bakım Derneği 2. Başkanı Prof.Dr. Mehmet Uyar, yoğun bakımların doluluk oranlarıyla ilgili “Artış devam ederse sistem kısa sürede çöker ve hastalar hastane kapısında kalır” dedi


  • Oluşturulma Tarihi : 12.04.2021 07:36
  • Güncelleme Tarihi : 12.04.2021 07:36
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Korkutan artış uyarısı:  Hastalar kapıda kalır!

ÇAĞLA GENİŞ-ÖZEL HABER

Türkiye’de ocak ayı sonunda düşüşe geçen koronavirüs vaka sayısı ve ölüm oranları, çok sayıda tedbirin bir anda kaldırılmasının ardından nisan ayı itibariyle yeniden yükselişe geçti. Virüsün uğradığı mutasyonlar sonucu bulaş hızı çok yüksek varyantların da ülkeye girmesiyle birlikte günlük vaka sayıları 50 binleri aşarken, yoğun bakımda tedavi gören hasta sayısı da hızla yükselmeye başladı. Uzmanlar salgınla mücadelenin önemine işaret ederek, sağlık sisteminin artan vaka sayıları karşısında yetersiz kalabileceği uyarısında bulunuyor. Türk Yoğun Bakım Derneği 2. Başkanı Prof.Dr. Mehmet Uyar, vaka sayılarının bu hızla artması durumunda yoğun bakımlarda yer bulmanın imkansız hale geleceği uyarısını yaparak “3. dalga önceki dalgalardan çok daha şiddetli. Bu nedenle yoğun bakım doluluk oranında kritik eşik aşıldı. Artış hızı azaltılamaz ve aynı şekilde devam ederse, yoğun bakım yatağı bulmak mümkün olmayacak. Sağlık kuruluşlarına başvurular azaltılamaz ise sistem kısa sürede çöker, hastalar hastane kapısında kalır” ifadelerini kullandı.

KRİTİK EŞİK AŞILDI

Vaka sayılarında yaşanan artışın yoğun bakım servislerine yansımaya başladığını söyleyen Prof.Dr. Uyar, “Normalleşme sürecinin başlamasından itibaren hasta sayıları hızla artmaya başladı. Bu durum bakanlık tarafından verilen sayılara da yansıyor; günlük hasta sayısı 55 binlere ulaştı. Ağır hasta sayısı 1 ay öncesine göre 3 kat, ölüm sayısı da 4 kat arttı. Ağır hasta ve ölüm sayılarındaki artış Kovid-19 hastalarına ayrılan yoğun bakımların durumunu net bir şekilde ortaya koyuyor. Büyükşehirlerde ağır Kovid-19 hastalarının tedavi edildiği üst düzey yoğun bakımlar tamamen dolu. Çünkü 3. dalga önceki dalgalardan çok daha şiddetli. Bu nedenle yoğun bakım doluluk oranında kritik eşik aşıldı. Normalleşme sürecinin başlamasından önce ihtiyaç kalmadığı için eski çalışma düzenine dönmüş olan Kovid-19 yoğun bakımları da yeniden hizmet vermeye başladı, hatta onlar da hızla doluyor. Ancak bakanlık yoğun bakım doluluk oranını yüzde 66, solunum cihazı doluluk oranını ise yüzde 33 olarak veriyor. Bu kesinlikle doğru değil. Çünkü bakanlığın verdiği rakamlar yeni doğan, çocuk ve erişkin yoğun bakımların karma bir şekilde Türkiye ortalamasıdır. Doğru olan ise, Türkiye genelinde nüfusun çoğunluğunun yaşadığı büyükşehirlerde Kovid-19 hastalarına ayrılan üst düzey yoğun bakımların tam dolu olduğudur. İzmir de aynı şekilde! Artış hızı azaltılamaz ve aynı şekilde devam ederse, yoğun bakım yatağı bulmak mümkün olmayacak” dedi.

BÜYÜK STRES ALTINDALAR

Hastanelerde yaşanan yoğunluğun sağlık emekçilerinin çalışma koşullarına etkisinden bahseden Prof.Dr. Uyar, “Sağlık çalışanları artık tükenmiş halde. Bir yılı aşkın süredir büyük bir özveri ve sabır ile çalışıyorlar ve daha ne kadar süreceği belli değil. Kendileri aşı oldular ama aileleri olmadı. Bu nedenle büyük stres altındalar. Ayrıca Kovid-19 meslek hastalığı olarak da kabul edilmedi. Dolayısı ile özlük haklarını alamamış olan sağlık çalışanlarından bu koşullarda hala büyük fedakarlık bekleniyor. Bu yıl yoğun bakımlara yatırılan Kovid-19 hastalarında ölüm oranı da geçen seneye göre daha yüksek. Yoğun bakım çalışanları fiziksel yorgunluklarının yanı sıra ölümlerin manevi yükünü de hissediyor, psikolojik olarak da olumsuz etkileniyorlar. Ayrıca Kovid-19 yoğun bakımlarında cihaz ve malzeme sıkıntısı da yaşanıyor. Bu yoğunluğa hiçbir şey yetmez” diyerek eksikliklere de dikkat çekti.

AŞILANMIŞ KİŞİLER DE HASTANEDE

Prof.Dr. Uyar, “Üçüncü dalga olarak nitelendirilen varyant kabusunun yarattığı şiddetin ve artışın seyri, sağlık sistemini çökertecek bir krize yol açar mı?” sorusuna ise şöyle yanıt verdi: “Yoğun bakım yataklarındaki sıkışıklığın diğer bir nedeni, son dalgada Kovid-19 hastalığının daha ağır ve daha uzun seyretmesidir. Hastaların yatak işgal etme süreleri uzadı. Çünkü bu sene ortaya çıkan virüs geçen seneki virüsten farklı. Varyant virüs daha bulaşıcı, daha ölümcül bir virüs. Aşılanmış kişilerin hastalığı hafif geçirecekleri öngörülmüştü ancak aşılanmış vatandaşların yanı sıra sağlık personellerinin de hastanelere yattığına, hatta yoğun bakım tedavisine ihtiyaç duymalarına daha sık rastlamaktayız. Kovid-19 yoğun bakım yatak sayılarındaki mecburi artışlar, normal yoğun bakım yatak sayılarında azalmaya neden oluyor. Kovid-19 haricindeki hastalıklar için gerek servis yatağı gerekse yoğun bakım yatağı bulmak giderek zorlaşıyor.”

ARTIŞ SÜRERSE SİSTEM ÇÖKER

Türkiye’de salgın yönetimi konusunda yapılan yanlışlıklara dikkat çeken Prof.Dr. Uyar, “Salgınlar toplum içinde önlenmelidir. Bunu başaramazsak hastaneler ve yoğun bakımlar salgını azaltmada çare olmaz. Öncelik toplum içinde bulaşıcılığın önlenmesi ve sağlık kuruluşlarına başvuruların azaltılmasına verilmelidir. Hastane yaparak, yoğun bakım yatak sayısını arttırarak salgının toplum üzerindeki etkilerini azaltamayız. Sağlık kuruluşlarına başvurular azaltılamaz ise sistem kısa sürede çöker, hastalar hastane kapısında kalır. Ülkemizdeki günlük test sayısı arttırılmalıdır. Yüksek riskli illerde hastaneler ve sağlık kurumları dışında isteyen vatandaşların test yaptırabilecekleri test alanları oluşturulmalıdır. Test yaptırmak için vatandaşın semptomu olması zorunluluğu kaldırılmalıdır” açıklamasında bulundu.

Haber Merkezi