Koronavirüs pandemisi obezite riskini artırdı

Ege Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Uzm.Dr. Onur Oral, koronavirüs pandemisi döneminde evde hareketsiz bir yaşamın obezite vakalarını artırdığını söyledi


  • Oluşturulma Tarihi : 15.04.2021 08:12
  • Güncelleme Tarihi : 15.04.2021 08:12
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Koronavirüs pandemisi obezite riskini artırdı

ONURHAN ALPAGUT-ÖZEL HABER

Dünyanın içerisinde bulunduğu koronavirüs pandemisi sosyal hayatı durma noktasına getirdi. Sağlık konusunda alınan tedbirler ile bireyler yaşamlarına devam ediyor. Tedbirlerin ise getirdiği bir takım sorunlar var. Bunların başında obezite geliyor. Ege Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Uzm.Dr. Onur Oral, koronavirüs salgını döneminde evde hareketsiz bir yaşamın obezite vakalarını artırdığını söyledi.

HER 4 KİŞİDEN 3’Ü OBEZİTE ADAYI

obezitenin bir salgın hastalık olarak nitelendirildiğini belirten Uzm.Dr. Oral, “Pandemi öncesi sporsal faaliyetler ve yaşam biçimi obeziteye karşı bir önlem nitelendiğindeydi. Ancak bu durum koronavirüs ile değişti. Pandemi ile birlikte eve bağlı bir yaşam biçimi gelişti. Bunu yaparken yaşanan en büyük sorun fiziksel aktivitenin kısıtlanması oldu. Obezitenin artması kaçınılmaz hale geldi. Dünya Sağlık Örgütü’nün yaptığı araştırmaya göre dünya nüfusunun yüzde 25’i obezite hastalığına mensup bireylerden oluşuyor. Diğer yüzde 25’lik kısım şişmanlık noktasına gelmiş bireyler olarak görülüyor. Yüzde 25’i ise normal kilolu fakat obeziteye yatkın bir kitle olarak tanımlanıyor. Son açıklanan yüzde 25’lik kesim biraz yanlış beslenme sonucu veya fiziksel aktivitenin azalması sonucu bu hastalığa yakalanabilecek potansiyele sahip. Rakamlardan da anlaşılacağı üzere her 4 kişiden 3’ü ya obezite sınırında ya hafif şişman ya da obeziteye yatkınlığı var” diye konuştu. Koronavirüs sürecinde en yaygın olarak gerçekleşen durumun bireyin aldığı enerjiyi yakamaması olduğunun belirten Oral, “Bu durum sonucunda yağ dokusu artar. Haliyle obezite tetiklenir. Kalça, bel bölgesinde biriken yağlar kişinin kilo almasına neden olur. Yetişkin kadınlarda vücut ağırlığının yüzde 30’undan fazla yağ dokusuna sahip olması durumunda ‘obezite’ tanısı konuyor. Erkeklerde ise vücut ağırlığının yüzde 25’inden fazla yağ dokusuna sahip olması durumunda bu teşhis konuyor. Bu rakamın ideali yüzde 15 konumundadır. Pandemi sürecinde herkeste belirli bir kilo alımı gerçekleşti. Süreç içerisinde kilo takibini iyi yapmak durumundayız. Kilo sadece bir görsel faktör değildir. Aynı zamanda metabolik, kronik sorunun da temelini oluşturur. Birçok hastalığın temelinde aşırı kilo alımı vardır. Özellikle damar ve kalp sağlığı adına kilo kontrolü yapılması önemli. Kilo takibinde 2 yöntem uygulanabilir. Birinci yöntem Vücut kitle endeksidir. Burada bireyin kilogram cinsinden ağırlığı metreye bölünür. Çıkan rakamın 30’dan aşağı olması hedeflenir. Başka bir yöntem ise bel çevresi ölçümüdür. Kilo kontrolü konusunda erkek için bel çevresinin 94 cm’yi geçmemesi önerilir. 100 santim üzeri bir ölçü risk teşkil eder. Kadınlarda ise bel çevresinin 80 cm’yi geçmesi bir risk olarak kabul edilir. Eğer rakam 88’in üzerinde ise obezite riski yüksektir” dedi. Uzm.Dr. Onur Oral, “Bu noktada uygulanması gereken en akılcı tavır; beslenmede doğal ürünlere daha çok verilmesidir. Bireylerde sebze ve meyve tüketimi artırılmalıdır. Kalori dengesi korunmalıdır. Beslenmeden sonra obezitenin engellemesinde en önemli koşul fizik aktivitenin artırılmasıdır. Bu anlamda evin içerisinde fizik aktivite oranı yükseltilmelidir. Böylelikle obezite riski azaltılabilir” diye konuştu.

Haber Merkezi