Sayfa Yükleniyor...
Büyükşehir tarafından Kozak Yaylası’nda kurulması planlanan ‘Doğal Yaşam Parkı’ projesini eleştiren İzmir Tabip Odası Çevre Sağlığı Komisyonu Başkanı Ahmet Soysal, “Bir süre sonra bölgede yapılaşmanın artması kaçınılmaz” dedi
ÇAĞLA GENİŞ-ÖZEL HABER
İzmir’in Bergama İlçesi Türkiye’deki çevre mücadelesinde önemli bir kavşak noktası… 1989’da ilçede kurulan altın madeni bugün de süren uzun soluklu çevre mücadelesinin başlamasına zemin hazırlamıştı. Madenci şirket başlangıçta kendilerini 7-10 yıl arasında altın rezervini bitirerek bölgeden ayrılacağını söyleyerek savunuyordu. Ama öyle olmadı; Bergama Ovacık’ta altın rezervi bitti ama şirket madenin atık sahalarını genişletti ve Edremit’ten, Harran’dan cevher taşıyarak bu sahayı işletmeye devam etti. Şirketin göz koyduğu yerlerden biri de Kozak Yaylası’ydı. Son günlerde çam fıstığı üretimi ile de tanınan Kozak Yaylası yine gündemde… Bu sefer tartışılan konu, madenciler ve taş ocağı işletmecilerinin bu yaylaya saldırısı değil. İzmir Büyükşehir Belediyesinin Avrupa Birliği destekli projesi… Büyükşehir, Avrupa Birliği Ruritage projesi kapsamında ünlü yaylaya doğal yaşam parkı kurmayı hedefliyor.
YAPILAŞMANIN ARTMASI KAÇINILMAZ
Büyükşehir tarafından hayata geçirilmek istenen projenin bölge ekosistemini bozabilecek unsurlar taşıdığını kaydeden İzmir Tabip Odası Çevre Sağlığı Komisyonu Başkanı Ahmet Soysal, “Adı park ama planlanan doğal yaşam parkının içinde projeye göre karavan parkı, çadır kampı, ahşap ve yerel taş malzeme içeren bungalovlar, festival ve yeme-içme alanları gibi geçici ve kalıcı tesisler bulunacak. Projenin amacı ise son yıllarda tarımsal bir zararlı nedeni ile fıstık üretiminin düşmesi sonucu bölgedeki köylülerin düşen gelirini tekrar artırmak… Ancak projeye daha dikkatli bakıldığında bölgenin eşsiz güzellikteki ekosistemini kısa zaman içinde bozabilecek unsurlar taşıdığı görülüyor. Bunların başında ise geçici ve kalıcı konaklama tesislerinin, yiyecek-içecek kuruluşlarının, festival alanının ve atölyelerin bu proje ile bölgeye kalıcı olarak yapılması ve bölgenin turizme açılması geliyor. Bir süre sonra ülkemizdeki diğer örneklerde olduğu gibi bölgenin gelen turisti bu kapasite ile karşılayamaması ve sonucunda da yapılaşmanın artması kaçınılmaz olacak. Doğu Karadeniz yaylalarının muhteşem ekosistemleri böyle bozulmadı mı?” diye sordu.
DOĞAL YAŞAM PARKI GÖRÜNTÜSÜNDE!
Projenin hazırlanma sürecinde bölge sakinlerinin görüşlerinin alınmadığını öne süren Soysal, “80’li yıllardan bu yana çevre mücadelesinin içinde yer alan Bergamalı bir dostumla görüştüm. Kendisinden Büyükşehir Belediyesi’nin Avrupa Birliği’nin Ruritage projesi kapsamında yürüttüğü proje için bırakın bir arama konferansı yapmayı hiçbir Bergamalıya danışmadığını öğrendim… Son yıllarda azalan fıstık üretiminin arkasına sığınarak bölgeyi ‘doğal yaşam parkı’ görüntüsünde; imara ve insan yoğunluğuna açmak, sadece İzmir’in değil; belki de tüm Ege’nin bu en güzel köşesini zaman için yok etmek; ne kadar doğru? O bölge için başka ekolojik dengeyi bozmayan; bölgenin doğal ve vahşi yaşamını koruyan çözümler üretsek? Bunun için bir beyin fırtınası yapsak? Hani her yatırım için arama konferansları yapıp; tartışacaktık? Ne çabuk unuttuk geçmişte söylediklerimizi? Özel ekosistemleri vahşi turizme açmayın; açarsanız ne olacağı konusunda ülkemizde Doğu Karadeniz Yaylalarından; Kars’a kadar uzanan kötü örnekleri var; önümüzde duran… Önce onlara bir bakın; yaylaların adı ‘yeşil’ olan yollarla nasıl vahşi turizme açıldığını; yapılaşma ve dev otellere izin verildiğini, Kars’ın başına gelenleri unutmayın… Avrupa’ya gittiğiniz zaman dönün Alplere bakın; bu bölgelerin nasıl korunması gerektiğini hatırlamak için” açıklamasında bulundu.
Haber Merkezi