- Gündem
- 15.05.2025 23:32
Pazarcılar Odası Başkanı Erişen, derinleşen yoksulluğu verdiği, “Pazarcılara ezilen meyve ve sebzeleri atmayın, diyorum. Dilenci değil hanımefendiler, beyefendiler... O kenara atılanları alıp evine götürüyor” mesajıyla ortaya koydu. Erişen ayrıca meyve fiyatlarında düşüş beklemediklerini açıkladı
ÇAĞLA GENİŞ-ÖZEL HABER
Havaların ısınması ve hasat mevsimine girilmesine rağmen enflasyon pazar tezgahlarında etkisini göstermeye devam ediyor. Gıda ihtiyacını daha ucuz fiyatlarla karşılamak için semt pazarlarının yolunu tutan yurttaşların gözü hep daha önce alışılan yaz etiketlerinde. Ancak yüksek fiyatlarda bir gevşeme görülse de beklenen büyük yaz ucuzluğu özellikle meyve tezgahlarına hala uğramadı. Yüksek seyreden fiyatlarda, artan girdi maliyetleri, akaryakıt fiyatları ve olumsuz hava koşulları sebebiyle yaşanan rekolte kaybının etkili olduğu belirtiliyor. Önümüzdeki süreçte de fiyatlarda büyük bir düşüş yaşanmasını beklemediklerini açıklayan İzmir Pazarcılar Esnaf Odası Başkanı Hamdin Erişen, maliyetlerin pazarcı esnafına etkilerine ayrı bir parantez açtı. Dar gelirlinin içine düştüğü derin yoksulluğun yansımalarını ise pazar yerlerinden çarpıcı örneklerle anlatan Erişen, “Pazarcı arkadaşlarımıza ezilen, zarar gören meyve ve sebzeleri kesinlikle atmayın, diyorum. Bir kenara koyun, akşam ihtiyaç sahipleri gelir alır. Pazar dağıldıktan sonra ben bazı şeyleri takip ediyorum. İnanır mısınız dilenci falan değiller... Hanımefendiler, beyefendiler... O kenara atılan sebze meyveleri alıp evine götürüyor. İnsanın içi yanıyor” ifadelerini kullandı.
GİRDİ MALİYETLERİ FİYATLARI YÜKSELTİYOR
Artan girdi maliyetlerinin pazar fiyatlarındaki düşüşün önüne geçtiğini belirten Erişen, “Meyvelerin çoğu yeni çıktı ve çok fazla çeşit var. Fiyatlar da haliyle değişiyor. Örneğin kirazın kilosu 15 ila 35 TL arasında değişiyor. Bu ara muz fiyatlarında bir artış oldu. Girdi maliyetleri her şeyin fiyatını çok yükseltiyor. Yine de Türkiye’nin neresine giderseniz gidin İzmir kadar ucuz memleket yok. Pazarcılar sabahın 5’inde gidiyor gece 11’inde eve dönüyor geçimini sağlamak için. Çoluk çocuğunu dahi göremiyor. Vatandaş karşısında bizi gördüğü için pahalı diyor. Doğrudur ama bu pazarcının suçu değil. Hepimiz aynı gemideyiz. Mazot alırken ‘Sen sebze-meyve satıyorsun sana ÖTV, KDV yok’ diyen yok. Tarlada çalışan işçilere sertifika verilmesi lazım. Ürün toplamayı bilmiyorlar, rekolte düşüyor. Bunlar da fiyat artışı olarak üreticinin karşısına çıkıyor. Soğuklar özellikle patatesi çok etkiledi. Normalde 1 ay önce çıkacaktı ama tohumlar yer altında dondu, yeniden ekildi ve geç kaldı. Depodakiler de bitince fiyat yükseldi. Yeni yeni düşmeye başladı. Bazı ürünleri mecbur depoda bekletmek mecburiyetindesin. Bu da ayrı bir maliyet” dedi.
DOMATES 1 TL DÖNEMİ BİTTİ!
Krizin pazarcı esnafının da belini büktüğünü söyleyen Erişen, “Biz de ürünleri pahalıya alıyoruz. Normalde pazarcı tezgahına 40 kasa domates koyuyorsa şimdi 10 kasa koyuyor. Onu da satamıyor. Kasaya koyup ertesi hafta satma ihtimali de yok. Zararına da olsa satıyor mecburen. Sebze-meyvede bir söz var, ‘Sat beni yoksa satarım seni’ diye. Zararına satış olsa da pazarcıyı memnun ediyor. Meyve fiyatlarında önümüzdeki dönemde düşüş beklemiyoruz. Geçen sene, ondan önceki sene gibi domates 1 TL dönemi bitti. Maliyetler bizim de belimizi büküyor. Çok zor. Allah hepimize yardım etsin” şeklinde konuştu.
İNSANIN İÇİ YANIYOR
Dar gelirlinin içine düştüğü derin yoksulluğun yansımalarını ise pazar yerlerinden çarpıcı örneklerle anlatan Erişen, şunları söyledi: “Pazarcı arkadaşlarımıza ezilen, zarar gören meyve ve sebzeleri ‘kesinlikle atmayın’ diyorum. Bir kenara koyun, akşam ihtiyaç sahipleri gelir alır. Pazar dağıldıktan sonra ben bazı şeyleri takip ediyorum. İnanır mısınız dilenci falan değiller... Hanımefendiler, beyefendiler... O kenara atın sebze meyveleri alıp evine götürüyor. İnsanın içi yanıyor. Akşam karanlığında kimse görmesin diye geliyorlar. Bunlar eskiden orta sınıf diyebileceğimiz insanlar. Ama şimdi orta sınıf kalmadı.”