Sayfa Yükleniyor...
İklim kriziyle birlikte gıdaya erişimin daha da zorlaştığını ifade eden Gıda Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Başkanı Toprak, “Sıfır atıklı bir gıda zincirinin oluşturulması için hem yasaların hem de sektörün iş yapış biçimlerini değiştirmesi gerekiyor” dedi
NURETTİN BAKİ - ÖZEL HABER
İklim değişikliği ile beraber gıdaya olan erişim de zorlaşıyor. Birleşmiş Milletler raporuna göre, dünya nüfusunun 2050’de 9,6 milyara ulaşması bekleniyor. Türkiye’ye ilişkin nüfus beklentisi ise yaklaşık 95 milyon olarak öngörülüyor. 2050 yılında dünya nüfusunun yüzde 70’inden fazlasının kentsel alanlarda yaşayacağı beklenmektedir. Kentleşme, yaşam tarzlarına ve tüketim kalıplarına da değişiklikler getirecektir. 2050 yılında 9,6 milyara ulaşacak nüfusun gıda ihtiyacını karşılamak için 100 milyon hektar daha tarım alanına ihtiyaç duyulacak. Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan TMMOB Gıda Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Başkanı Uğur Toprak, “Her yıl yaklaşık 50 bin kilometre kare toprak erozyonla kaybedilmekte ve artan kentleşme nedeniyle sadece Avrupa’da her bir saatte 11 hektar tarım alanı binalarla örtülerek kullanılamaz hale getirilmektedir. 10 dönüm yağmur ormanı 200 ton karbon depolama kapasitesine sahiptir. Bu ağaçlar kesildiğinde veya yakıldığında bu 200 ton karbon atmosfere salınmaktadır. Bu da tarım ve gıdaya tehdit ediyor” dedi.
YASALARIN YAPIŞ BİÇİMİ DEĞİŞMELİ!
Sıfır atıklı bir gıda zincirinin oluşturulması için hem yasaların hem de sektörün iş yapış biçimlerini değiştirmesi gerektiğinin altını çizen Toprak, “Giderek artan gübre, pestisit ve herbisitlerin kullanımı toprak ve suların kirlenmesine neden olmakta ve insan sağlığını tehdit etmektedir. Tarım sektörü, küresel sera gazı salınımlarının üçte birinden sorumlu tutulmaktadır. Ormanların ve otlakların tarım alanlarına dönüştürülmesi ve iklim değişikliği nedeniyle biyolojik çeşitlilik de azalmaktadır. Tüm bu olumsuzluklarla üretilen gıdaların yaklaşık 931 tonu atık ya da kayıp edilmektedir. Gelişmiş ülkelerde gıda israfı gelişmemiş ülkelerden daha fazladır. Beslenme eksikliğinin ve dengesizliğinin önüne geçebilmek için gıda atıklarının en az yüzde 50 oranında azaltılması gerekmektedir. Gıda atığı sorununu ortadan kaldırmamız için depolama, taşıma ve paketleme ile etiketlemeden oluşan tüm gıda zincirini etkileyen düzenlemelere ihtiyacımız var. Sıfır atıklı bir gıda zinciri oluşturmak için hem yasaları hem de sektörün iş yapış biçimlerini değiştirmek gerekmektedir” diye konuştu.
SU YÖNETİMİ VURGUSU!
İklim değişikliği ile ilgili önemli adımlar atılmadığı sürece gıda güvenliğinin tehlikede olacağını belirten Toprak, “Artan nüfus ve gıda talebine rağmen artan sıcaklıkların sebep olacağı kuraklık ve aşırı hava olayları sebebiyle iklim değişikliği ile mücadelede önemli adımlar atılmadığı sürece gıda güvenliğinin tehlikede olduğu uzun süredir vurgulanan bir sorundur. Çiftçilik teknolojileri ve yönetim tekniklerini geliştirmek için araştırma ve altyapı yatırımlarını arttırılması gerektiğine işaret ederek tarım emekçilerine doğru teşvikleri vermek, söz konusu teşviklerle en yeni teknolojilerin yaygınlaştırılarak, su yönetimi ve gübre kullanımı konusunda daha iyi düzenlemelerin hayata geçirilmesi elzemdir. Gelişmekte olan ülkelerde gıda atığının 40’ı hasat sonrası ve işleme seviyelerinde gerçekleşirken, sanayileşmiş ülkelerde kayıpların 40’ından fazlası perakende ve tüketici düzeyinde gerçekleşir. Perakende seviyesinde büyük miktarlarda gıda, görünümü gereğinden fazla vurgulandığı için kalite standartları nedeniyle atık olmaktadır. Gıda kaybı ve atıklar aynı zamanda su, toprak, enerji, emek ve sermaye, gereksiz ölçüde sera gazı gibi kaynakların büyük oranda boşa gitmesine ve küresel ısınma ile iklim değişikliğine katkıda bulunmasına sebep olmaktadır. Gıda kayıp ve atıklarını hasat öncesi durum, hasat edilemeyen kısım, hasat, işleme, paketleme, depolama, taşıma, perakende kısım ve tüketim olarak aşamalandırabiliriz” dedi.
AİLE ÇİFTLİKLERİ DESTEKLENMELİDİR!
Aile çiftlikleri ve kooperatiflerin desteklenmesi gerektiğini de söyleyen Toprak, “Gıda kayıpları kısmı genel olarak tüketime kadar olan işlemlerde gerçekleşmektedir. Bu kısımdaki kayıpları minimuma indirebilmek için aile çiftçiliği ve kooperatifleşme desteklenmelidir. Tarım ve Orman Bakanlığı çiftçilerimizi bilinçli tarım konusunda ziraat mühendisleri ve veteriner hekimleri istihdam ederek bilgilendirmeli, eğitmeli ve denetlemelidir. Özel sektör gıda işleme sırasında gıda mühendislerinin bilgi ve birikimlerinden faydalanmalı ve kaybı en az seviyeye ulaştıracak önlemleri almalıdır. Yine Tarım ve Orman Bakanlığı gıda mühendislerini istihdam ederek denetimleri sıklaştırmalı, gıda ve halk sağlığı güvenliğini güvence altına almalıdır” diye konuştu.
Haber Merkezi