- Gündem
- 15.03.2025 17:22
Tekirdağ'da son zamanlarda avlanmak için tekneleri ile Marmara Denizi'ne açılan balıkçıların ağlarına yapışan müsilaj, bu kez deniz altında görüntülendi. Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Çorlu Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Lokman Hakan Tecer, "10 metreden itibaren 30 metrelere, 40 metrelere kadar müsilaj Marmara Denizi'ni istila etmiş durumda." dedi.
Marmara Denizi'nde 2021'de görülen müsilaj, son dönemde yeniden gündemde yer alıyor. Tekneleriyle denize açılan balıkçıların ağlarına yapışan müsilaj hem ağlar hem de sudaki ekosistem için zararlı. Denizdeki müsilaj yoğunluğu, Tekirdağ'da dalgıç eğitmeni Ömer Gezgin tarafından görüntülendi. Görüntüleri inceleyen Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Çorlu Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Lokman Hakan Tecer, müsilajın varlığının son dönemde Tekirdağ kıyılarında arttığını ifade etti. Tecer, "Biliyorsunuz müsilajı oluşturan üç tane temel sebep vardı. Bunlardan bir tanesi, sıcaklık artışı ki son 50 yılda Marmara Denizi 2,5 santigrat derece bir artış yaşamıştı. Bunu daha önce de ifade etmiştik. İkincisi durağanlık, akıntının olmaması. Evet bu aylarda biraz akıntının düşük olduğunu doğal olarak bekleyebiliyoruz ama bu durağanlık da bir müsilaj sebebiydi. Daha da önemlisi kirlilik. Marmara Denizi'ne yapılan deşarjlar müsilaja sebebiyet veren etkenlerin başında geliyordu" dedi.
Marmara Denizi'ne, etrafındaki 7 ilden günde toplam 8 milyon ton atık su deşarj edildiğini anımsatan Prof. Dr. Tecer, "Günde yaklaşık 8 milyon ton atık su bir nebze arıtılmış, birazı ileri arıtmayla arıtılmış sular Marmara Denizi'ne boşaltılıyor. İleri biyolojik arıtmaya uğramış olsa bile bunların yarısı biyolojik arıtımla arıtıldıktan sonra deşarj ediliyor. Buradaki azot ve fosfor miktarı bitkisel planktonlar için besin maddesi anlamına geliyor ve bu besin maddeleri ile aşırı beslenen planktonlar stres durumlarında müsilaj dediğimiz salgıyı salgılıyor. Bu da Marmara Denizi için, onun ekolojisi, ekosistemi için ciddi zararlar teşkil ediyor. Baktığımız zaman müsilajın bu bölgedeki olumsuz etkilerini, deniz ortamındaki ekolojik dengenin bozulması olarak sayabiliriz. Turizm üzerine etkileri var. Balıkçılık faaliyetleri çok olumsuz şekilde etkileniyor ki bazı türlerin yok olduğu, bazı oksijensiz ortamda yaşamaya alışkın omurgasızların çoğaldığını görüyoruz. Denizcilik faaliyetleri bundan etkileniyor. Ayrıca da sağlık etkilerini de buna ilave edebiliriz" dedi.
Marmara Denizi'ne her yıl yapılan atık su deşarjının arttığını kaydeden Tecer, "Her yıl bu deşarj miktarı artıyor. Nüfusa bağlı olarak artıyor. Özellikle günlük 8 milyon tonun 3 milyon tonu, İstanbul'daki arıtma tesislerinden Marmara Denizi'ne boşalıyor. Bu her geçen yıl da artıyor. Bir kere bu deşarjların önüne geçilmesi gerekiyor. Ya da bunların ileri biyolojik arıtımla arıtıldıktan sonra deşarj edilmesi gerekiyor. Önlemi, iklim değişikliğine bağlı sıcaklık artışı için genel olarak alabiliriz. Durağanlık için yapabileceğimiz bir şey yok ama Marmara Denizi'ne boşaltılan, özellikle arıtılmamış ya da ileri biyolojik arıtımdan geçmemiş bu 8 milyon ton atık suyun mutlaka deşarj edilmemeden önce ileri biyolojik arıtılmadan geçmesi, yeni teknolojilerle bunun geri kazanılması gerekiyor" şeklinde konuştu.
Prof. Dr. Tecer, müsilajın deniz derinliklerindeki yoğunluğundan söz ederek, "Bu suları aslında Marmara Denizi'ne deşarj etme lüksümüz de yok bizim. Çünkü su fakiri bir ülkeyiz. Bunların bir şekilde geri kazanılarak tekrar işlemlerde kullanmamız gerekiyor. Deşarjla mücadele etmediğimiz sürece, Marmara Denizi'ne boşalttığımız her gün 8 milyon tonluk atık suyu ya da arıtılmış suyu bir şekliyle sonlandırmadığımız sürece müsilajdan kurtulma şansı ve ihtimalimiz de yok. Yüzeyde gözükmedi diye müsilaj kayboldu diye zannediyoruz, bu da büyük bir yanılgı. 10 metreden itibaren 30 metrelere, 40 metrelere kadar müsilaj Marmara Denizi'ni istila etmiş durumda. Bunun deniz altında da büyük etkileri var. Bir kere oradaki canlıların yaşam alanlarının üzerine kapanıyor. Oksijenin üretilmesi engelleniyor, gün ışığının geçmesi engelleniyor, fotosentezi azaltıyor. Muazzam derecede denizin içerisindeki ekosisteme zararlar veriyor" diye konuştu.
Marmara Denizi'ne dalış gerçekleştirerek dipteki müsilajı görüntüleyen dalgıç eğitmeni Ömer Gezgin de "Şu anda artan sıcaklıklarla beraber zaten müsilaj daha fazla olmaya başladı. Orta su ve suyun altında çok fazlasıyla müsilaj gözlenmekte. Şu anda zaten denize baktığınızda tamamen duru bir deniz, suyun üzerinden herhangi bir şey belli olmuyor. Ama tahminen 10-15 metre derinliğe indiğiniz zaman bu müsilajla karşı karşıya kalıyoruz. Videolarda da göreceğiniz gibi su altında gerçekten canlılarla birleşme aşamasına gelmiş, dipteki canlıları çok etkiliyor. Aynı zamanda en önemlisi, bizim dalışlarımızı da etkiliyor. Çoğu zaman eğitim veremeyecek duruma geldiğimiz bölgeler de mevcut. Sümüksü bir yapı olduğu için su altında yeri geliyor eğitim verdiğim öğrenciyi bile karşılıklı olarak göremediğimiz durumlar oluyor. Bayağı sümüksü bir yapı. Bu sebepten dolayı artan sıcaklıkla büyük ihtimalle dip bölgesi ve orta bölgede dolduktan sonra yavaş yavaş su yüzeyine de çıkmaya başlayacaktır. Müsilaj su altında dip kısma çöktüğünde, canlıların üzerine bir kabuk halinde yapışmış. Bu sebepten dolayı bütün canlılar biraz daha derin sulara ya da daha temiz sulara gitmeye çalışıyor" dedi.