Martı kanadında bir yazar

Türkiye Yazarlar Birliği İzmir Şubesinin Kültür Sohbetleri’nin bu haftaki konuğu Doç.Dr. Sabahattin Çağın oldu. Çağın, ‘Tarık Buğra’ konulu sunumunu gerçekleştirdi


  • Oluşturulma Tarihi : 28.03.2019 13:58
  • Güncelleme Tarihi : 28.03.2019 13:58
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Martı kanadında bir yazar haberinin görseli

SULTAN GÜMÜŞ
Türkiye Yazarlar Birliği (TYB) İzmir Şubesinin düzenlediği Cumartesi Kültür Sohbetleri’nin konuğu Dokuz Eylül Üniversitesi Eğitim Fakültesinin öğretim üyelerinden Doç.Dr. Sabahattin Çağın oldu. Cumhuriyet Türkiye’sinin yetiştirdiği edebiyatımızın büyük değerlerinden biri olan Tarık Buğra’yı konu olarak işleyen Çağın, “Kendi özünden kopmadan kendi kültürel kodlarıyla yazan bir kalem” diye konuştu.
Tarık Buğra öykücülüğüne martı kanadından bakmak ya da martı kanadının dokunduğu öykülerden bahseden Çağın, Tarık Buğra’nın bir sözünü de ekleyerek cümlelerine şöyle başladı: “Ben, yola, bir görüşü veya yorumu savunmak veya aşılamak için çıkmadım. Bunu hiçbir romanımda yapmadım. Sadece, konuyu anladığım gibi anlatmaya çalıştım’ demişti Tarık Buğra bir mülakatında. Ve belki de fikrin aktarımı olarak hiçbir tarih kitabında bulamayacağımız şu sözleri söyletmişti Şeyh Ede Balı’ya, Osman Bey’e hitaben: ‘Ey Osmancık, beysin. Bundan sonra öfke bize, uysallık sana; güceniklik bize, gönül alma sana; suçlama bize, katlanma sana. Bundan böyle, yanılgı bize, hoş görmek sana; acz bize, yardım sana; geçimsizlikler, uyuşmazlıklar, anlaşmazlıklar, çatışmalar bize, adalet sana.’ Sadece geçmişte kalan bir sözler manzumesi olarak bakılamaz bunlara; bugün de bey olmak kolay değil, büyük olmak kolay değil, hem ‘ağa’ hem ‘bey’ yani ‘ağabey’ olmak hiç kolay değil.”
“YAŞARKEN DEĞERİ BİLİNMEDİ”
Tarık Buğra’nın  günümüz edebiyatının çok önemli bir yazar ve düşünürü olduğunu ancak yaşarken çok değerinin bilinmediğini vurgulayan Çağın, “Biz Tarık Buğra gibi evrensel anlamda da büyük edebiyatçı olan bir yazarımızı bütün dünyaya tanıtmak için gayret içinde olmalıydık, ne yazık ki bunu yapamadık. Yaşarken çok anlaşılmayan bu önemli edebiyatçımız ne yazık ki vefatından sonrada birçok kesim tarafından da hala anlaşılamamış durumdadır. Bugün üniversitelerde, bilimle edebiyatın bağı kopmuştur” diye konuştu.  “Tarık Buğra, kültür ve sanatın her alanında ustalıkla kalem oynatan, yazdıkları eserlerin seviyeli örneklerini teşkil eden hikayeci, romancı, eleştirmen, gazeteci ve yazar olarak kalemiyle ekmeğini kazanmış velüd bir mütefekkirdir” diyen Çağın, Tarık Buğra’nın yaşadığı dönemde o günün kültürel iktidarı tarafından aforoz edilmiş, yaşarken yok hükmünde kabul edilmiş olduğunu söyledi.