Sayfa Yükleniyor...
Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof.Dr. Sarhan Sakarya, insan sağlığında mikrobiyatanın öneminden bahsederek gelecekte insan karakterlerini etkileyebileceğini söyledi
BURCU YANAR
Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof.Dr. Sarhan Sakarya, insan sağlığında mikrobiyatanın önemini anlatan bir sunum gerçekleştirdi. İzmir Tabip Odası Orhan Süren Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen ve gazetemiz yazarlarından Dr. Mustafa Torun’un moderatörlüğünü yaptığı seminere pek çok doktor katılım gösterdi.
“İYİ İRDELEMEK GEREKİYOR”
Uzm.Dr. Mustafa Torun, moderatörlüğünü yaptığı seminerin açılış konuşmasında şu ifadelere yer verdi: “Gelecekte insan mikrobiyatası dediğimiz bu mikrop kütlesi insanların karakterlerini, her türlü davranışlarından tutun da endokrin sistemine kadar pek çok sistemi etkileyeceği gözle görülüyor. Yapılan pek çok araştırmada buna şimdiden onay veriyor. Ancak her konuda olduğu gibi maalesef bu konu da speküle edilebilen bir konu. Bu konuda sizlere söyleyebileceğim şey şu ki; kesinlikle bilimsel araştırmaları iyi irdelemek, izlemek lazım ve bu konuda yetkin insanları iyi dinlemek gerekiyor.”
“EVRİMİN KANITLARINDAN BİRİSİ”
Seminerde yararlı mikroorganizmaların insan vücudu için etkilerinden bahseden Sakarya, şunları söyledi: “Bugün çok popüler bir konu olarak atfedilen mikrobiyatı konuşacağız. Mikrobiyatayı konuşurken öncelikle mikroorganizmaların bizim için ne ifade ettiğini iyi bilmek lazım. Ondan sonra mikrobiyatayı konuşmak lazım. Şimdi bakıldığı zaman dünyanın ilk canlıları dediğimiz şeyler mikroorganizmalardan oluşmuştur ve bir canlı düşünün dünyanın alev topu zamanında oluşabilmiş, buzul çağında yaşamaya devam edebilmiş ve şu anda hala yaşamaya devam edebilen bir canlı. Bana göre evrimin en önemli kanıtlarından birisi bu. Çünkü devamlı olarak evrilebilen ve yaşamın koşullarına adapte olabilen bir canlıdan bahsediyoruz. Antibiyotikli hayat bile ona vız gelmiş bir mikroorganizma topluluğundan bahsediyoruz.” “Şimdi bu mikroorganizma topluluğundan bahsederken mikroorganizma topluluklarını gördüğümüz yerde bizlere öldürmemiz ve yok etmemiz gerektiği öğretilmiş” diyen Sakarya, “Çünkü dünya tarihine baktığınız zaman birçok medeniyetin bile yok olmasına sebep olmuş bir topluluk. Mikroorganizmaların boyutuna bakacak olursak yaklaşık olarak şuanda tanımlanmış 120 bin farklı mikrobiyata türü var. Bu 120 bin farklı tür taksonomik (sınıflandırma bilimi) olarak ayırdığımız zaman çok ciddi bir boyut ortaya çıkıyor. Bunların çok azı immün sistemi etkileyerek hastalık yapıyor diyebiliriz. Yani mikroorganizmaların hepsi hastalık yapıyor diye bir şey yok. Mikroorganizmanın yaşadığı konak buna yanıt veriyorsa biz bunu ancak enfeksiyon olarak değerlendirebiliyoruz” ifadelerini kullandı.
“CİNSEL TERCİH KONUSUNDA DA ETKİSİ VAR”
Sakarya, mikroorganizma denilen şeylerin insan vücudunun dış ortamla irtibatta bulunduğu her ortamda yer aldığına dikkat çekerek, “Mikrobiyata nedir diye soracak olursanız ise, insan vücudundaki hücrelerin yaklaşık yarısı mikroorganizmalara aittir ve bu mikroorganizmaların genetik toplamına mikrobiyom adı verilir” şeklinde konuştu. Sakarya mikrobiyomların vücutta ne işe yaradığını ise şu sözlerle anlattı: “İnsan fizyolojisini oluşturan temel yolakların işlevlerinden, kimilerinin ise gerçekleştirilmesinden sorumludur. Kanser, diyabet, patojen enfeksiyonu, immün ve otoimmün hastalıklar gibi 105 hastalık ya da bozuklukla da mikrobiyatanın ilişkisi bulunmuştur. Yaşlanma, doğum, gebelik şekli, diyet, cinsel tercih gibi konuların da mikrobiyatadaki değişiklikler ile ilişkili olduğu kanıtlanmıştır.”
Haber Merkezi