“Mikroskopla bakarsan büyük, teleskopla bakarsan küçük hissedersin”

Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü Başkanı Prof.Dr. Serdar Evren, 4-10 Ekim Dünya Uzay Haftası’nın ardından Türkiye’deki astronomi ve uzay çalışmalarını değerlendirdi


  • Oluşturulma Tarihi : 25.10.2019 10:12
  • Güncelleme Tarihi : 25.10.2019 10:12
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
“Mikroskopla bakarsan büyük,  teleskopla bakarsan küçük hissedersin” haberinin görseli

BURCU YANAR - ÖZEL HABER
4-10 Ekim Dünya Uzay Haftası’nı geride bıraktık. Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü Başkanı Prof.Dr. Serdar Evren, Türkiye’deki astronomi ve uzay çalışmalarını değerlendirerek, “İnsanların astronomi kavramlarını öğrendikleri takdirde dünyaya bakış açısı değişir. Bir mikroskopla baktığınızda ne kadar büyük olduğunuzu, buna karşılık bir teleskopla baktığınızda da ne kadar küçük olduğunuzu hissedersiniz. Onun için bu evrenin içinde ne kadar küçük bir nokta olduğumuzu düşünüp bu dünya üzerinde birlikte yaşayabilmeye özen gösterelim. Bizim yaşayabileceğimiz bir tanecik dünyamız var. Başka bir dünya daha yok. Onun için bu dünyayı korumalıyız. Bu dünyayı korumak için de bütün insanlığın vizyonunu genişletmesi ve bu yüzden en eski uygarlıkların bile yaptığı gibi astronomiyi öğrenmesi lazım” dedi.



FARK VAR!
Öncelikle astronomi ve uzay bilimleri çalışmaları alanındaki farka değinen Prof.Dr. Serdar Evren, “Türkiye’de temel bilim alanlarından biri olan astronomi çalışmaları pek çok üniversitedeki bölümlerde yürütülüyor. Fakat genellikle astronomi ve uzay çalışmaları karıştırılıyor” diyerek farkı şu şekilde açıkladı: “Örneğin NASA uzay çalışmaları için teknoloji üretir. Uyduları ve uzay araçlarını tasarlayıp gönderir. Proje sahipleri yapmak istedikleri çalışmaları bildirirler örneğin en basit haliyle söylüyorum ‘Ben Satürn’e gitmek istiyorum. Onun uydusu olan Titan’a gitmek istiyorum. Orada araştırmalar yapacağım’. NASA eğer bu çalışmaya onay veriyorsa ‘Oraya göndermek için nasıl bir roket ya da uzay aracı yapsam, en kısa ve en güvenilir şekilde nasıl gitsem’ gibi sorulara uygun şekilde uydu gönderimini gerçekleştirir. O araç yolda giderken astronomlar devreye girerek ölçümlerini yaparlar. Araç oraya ulaştıktan sonra astronomlar gerekli çalışmalarını gerçekleştirirler.” Burada uzay çalışmaları ile astronominin farkına dikkat çekmek istediğini belirten Prof.Dr. Evren, “Genelde herkes astronomi deyince roket, uydu vs. zannediyor. Astronomi bu değil, astronomi; uzay çalışmalarının ötesinde onun getirisini inceleyen bir daldır. Uzay çalışmaları ise bir yerlere teknolojiyi kurmaktır. Bu uydu sistemleri olabilir, uzay teleskobu, uzay istasyonları sistemleri olabilir. Bizim bölümde öğrencilerimizle uzay teknolojisi alanında çalışma değil astronomi alanında çalışmalar yapıyoruz. Tabii ki de birbirinden bağımsız kavramlar değil bunlar ancak uzay bilimi dediğiniz zaman işin içerisine mühendislik giriyor. Roket tasarımları giriyor. NASA, SpaceX, Rocket Lab. gibi şirketler ise bu görevi yapıyor. Astronomi gök cisimlerini, evreni ve onların fiziksel özellikleri ile evrimlerini inceler. İşte bu sebeple bizim üniversitemizde uzay bilimleri ile ilgili bir çalışma yapılmıyor çünkü her birimin kendine özgü bir çalışma alanı var” diye konuştu.



GEÇ KALINDI
Doğrudan uzay teknolojisi bilimleri çalışmaları yapmanın çok büyük bir bütçe isteyen bir iş olduğunun da altını çizen Evren, “Bizim ülkemizde böyle çalışmaları yürütecek olan Türkiye Uzay Ajansı henüz daha yeni kuruldu. Bundan sonra bu gibi çalışmaların daha da çoğalacağını umut ediyoruz. Ülkemizde haberleşme ve iletişim uyduları uzaya gönderildi fakat benim beklentim astronomik amaçlı bir uydu fırlatılması. O zamanlara da mutlaka aşama aşama gelinecektir. Bunun için geç mi kalındı diye sorarsanız ise evet geç kalındı ama yine de başladı. Aya gidişin 50. yılı kutlanıyor bu sene. Bir de bu konuda uluslararası iş birliği çok önemli. Örneğin gökyüzünde uluslararası uzay istasyonu var. Türkiye Uzay İstasyonu gibi bir çalışma henüz yok. Bu olamaz da çünkü dediğim gibi gerçekten büyük yatırımların yapılması gerekiyor. Bizim de mutlaka günün birinde oraya giden bilim insanlarımız ve çalışma ekibimiz olacaktır” diye belirtti. Astornomi ve Uzay Bilimleri bölümleri mezunlarının da birtakım sıkıntıları olduğunu vurgulayan Evren, “Fen fakültesi temel bilimler fakültesidir. Bizim öğrencilerimiz ise genelde fakülteden mezun olursam öğretmenlik yaparım diye düşünüyor. Ama hayır eğitim fakültelerinden mezun olanlar öğretmenlik yapabilir. Mezunlar aslında araştırma kurumlarımda çalışmalıdır. Ama Türkiye’de ‘araştırma kurumu’ kavramı yok veya çok az. Sıkıntı orada başlıyor. Bir hareketlilik var ancak bu hareketlilik arttıkça bu bölümün mezunları Türkiye’de iş bulmaya başlayacak” şeklinde konuştu.



GEÇİM KAYGISI VAR
“Bizim üniversitemiz astronomi alanında çok fazla TÜBİTAK Projesi veren bir üniversitedir. Ege Üniversitesi Gözlemevi ve Uygulama Araştırma Merkezi çok eski zamanlardan beri çalışmalarına devam ediyor ve yapılan çalışmalar uluslararası bilimsel dergilerde yayınlanıyor” diyen Evren, eksiklikler hakkında ise şunları söyledi: “Tabi ki birçok eksiğimiz var ama bu eksikliğe bölümün eksikliği olarak bakamayız. Bilime bakış açısından ve ayrılan fonlardan dolayı kaynaklanan bir eksiklik var. Ülkemizin ekonomik koşulları bağlamında bilime ayırdığı para doğrultusunda yapılıyor buradaki çalışmalar. Bilimin hangi dalı olursa olsun eğer bilime çok daha fazla bütçe ayrılırsa öğrenciler kendilerini bilim dallarına adayarak çalışırlar. Diğer türlü bu öğrencilerin hepsi geçim kaygısı derdine düşüyor.”
ASTRONOMİ ÖNEMLİ BİR DAL
Son olarak, sadece üniversiteler olarak değil halk açısından da ülkemizdeki insanların gökyüzüne ve astronomiye daha fazla ilgi duyması gerektiğini aktaran Evren, “Astronomi tarihteki en eski bilim dalıdır. İlk çağlardan itibaren insanlar gökyüzüne bakıp oradaki hareketin ne olduğunu anlamaya çalışıyorlardı. Zamanı ve mevsimleri anlayabilmek için bunları incelemişler. 30 bin yıl, 50 bin yıl önce yaşayan insanlar bile astronomiyi kullanabildiklerine göre bu kadar önemli bir daldır. Fakat söylediğim şey astroloji ve ufolarla karıştırılmasın. Onlar safsata. İnsanların astronomi öğrendikleri takdirde dünyaya bakış açısı değişir. Bir mikroskopla baktığınızda ne kadar büyük olduğunuzu hissedersiniz, bir teleskopla baktığınızda da ne kadar küçük olduğunuzu hissedersiniz. Onun için bu evrenin içinde ne kadar küçük bir nokta olduğumuzu düşünüp daha iyi yaşam için uğraşalım. Bizim yaşayabileceğimiz bir tanecik dünyamız var. Başka bir dünya daha yok. Onun için bu dünyayı korumalıyız. Bu dünyayı korumak için de bütün insanlığın vizyonunu genişletmesi lazım. Astronomiyi bunun için öğrenmesi lazım” dedi.