- Gündem
- 20.07.2025 00:44
Sayfa Yükleniyor...
Üniversite eğitimi ve doktorasını İtalyada iç mimarlık ve çevre tasarımı üzerine yapan 52 yaşındaki Alman İç Mimar Yrd.Doç.Dr. Markus Wilsing, 1996da 1 yıllığına davet edildiği Bilkent Üniversitesi İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümünde misafir öğretim üyesi olarak görev aldı
Kısa sürede Türkiye ve Türk insanına alışan Wilsing, 17 yıl önce hayatını Ankarada bir Türk öğretim üyesiyle birleştirdi. Bir çocuk sahibi olan Wilsing çifti, iklim şartları ve doğal güzelliklerinden dolayı 14 yıl önce İzmire yerleşme kararı aldı. İzmir Ekonomi Üniversitesinde İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümünü kurup bölüm başkanlığı yapmaya başlayan Wilsing, İzmiri ve Ege kültürünü çok sevince Almanyaya dönme planlarını sürekli erteledi. Türkçe öğrenerek öğrencileriyle iyi bir diyalog kuran Wilsing, Türk, Alman ve İtalyan mimari tarzlarını birleştirdiği iç mimari projelerine imza atmaya başladı.
MUTLU HİSSEDİYORUM
Markus Wilsing, üniversite yıllarında farklı ülkelerde yaşama hayali bulunduğunu, harita üzerindeki yerini dahi bilmediği Türkiyeyi çok sevdiğini ve burada yaşamaya karar verdiğini belirtti. Almanyadaki ailesi ve arkadaşlarının, Neden Türkiyede yaşadığını sorduklarını aktaran Wilsing, Onlara İzmirin çok güzel olduğunu söylüyorum. Davet ediyorum. Almanyadan geliyorlar, Gelebilir miyiz, güvenebilir miyiz diyorlar. Ben de Sizi gezdirebilirim diyorum. Problem yok, ben sorun hissetmiyorum. Zaten bütün dünyada aynı durum var. Burası çok güzel, seviyorum dedi.
Birçok Alman arkadaşını ağırladığını, onların da Türkiyeyi beğendiğini, bu durumun kendisini çok mutlu ettiğini vurgulayan Wilsing, arkadaşlarının da İzmirde yaşama nedenini gelip görünce anladığını ifade etti.
ARTIK GİTMEK İSTEMİYORUM
Türkiyede kendini çok iyi hissettiğini anlatan Wilsing, 20 yılın nasıl geçtiğini anlamadığını, kendisini artık Ege insanı gibi hissettiğini belirtti. Denize çok alıştığını, bol bol yüzmeye gittiğini, balık yemeği çok sevdiğini dile getiren Wilsing, Türkiyeye ilişkin duygularını şu sözlerle aktardı: Türk komşularımla vakit geçirmek güzel oluyor. Türk insanını seviyorum. Onlara eğitim vermeyi çok seviyorum. Mesela İzmir değişik ve kalabalık bir kent. Mini eteklisi de kapalısı da birlikte yaşıyor, aynı dili konuşuyorlar. Bu çok güzel bir şey. Bunca yıldan sonra zaten kendimi iyi hissetmesem giderdim. Bir sene için geldim 20 sene kaldım. Artık gitmek istemiyorum. (AA/İZMİR)