Mülteci bir kadın olmak

BM Nüfus Fonu Toplumsal Cinsiyet Uzmanı Bora Özbek, mülteci kadınların toplumsal cinsiyete dayalı şiddete daha fazla maruz kaldığını belirterek, bu konuda yerel basına büyük görev düşüğünü dile getirdi


  • Oluşturulma Tarihi : 02.11.2017 07:04
  • Güncelleme Tarihi : 02.11.2017 07:04
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Mülteci bir kadın olmak

E. ÇAĞLA GENİŞ

Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA), Suriye krizinden etkilenen kadın ile genç kızların korunması ve güçlenmesi için Irak, Ürdün, Lübnan, Suriye ve Türkiye’de faaliyetlerde bulunuyor. Türkiye’de 17 farklı şehirde, 41 adet kadınlar ve kız çocukları için güvenli alanlar oluşturulduğunu anlatan BM Nüfus Fonu (UNFPA) Toplumsal Cinsiyet Uzmanı Bora Özbek, bu faaliyetleri Sığınmacılar ve Göçmenlerle Dayanışma Derneği (SGDD) gibi sivil toplum kuruluşlarının yanı sıra İçişleri Bakanlığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ile imzalanan protokoller çerçevesinde yürüttüklerini söyledi. Özbek, bu güvenli alanlarda toplumsal cinsiyete dayalı şiddetin önlenmesi ve müdahalesi, kadın güçlenmesi ile cinsel sağlık ve üreme sağlığı başlıkları altında hizmet verdiklerini söyledi.

TOPLUMSAL CİNSİYETE DAYALI ŞİDDET

Biyolojik ve toplumsal cinsiyet kavramları hakkında bilgi veren Özbek, “Biyolojik cinsiyet bireyin kadın ya da erkek olarak mevcut genetik fizyolojik ve biyolojik özellikleri olarak tanımlanıyor, doğuştan ve evrenseldir, değişmez. Toplumsal cinsiyet ise farklı kültürlerde tarihin farklı anlarında farkı coğrafyalarda kadınlara ve erkeklere toplumsal olarak yüklenen roller ve sorumlulukları ifade eder. Toplumsal cinsiyet hem erkek hem de kız çocuğuna toplumsal olarak yüklenen rollerdir. Toplumsal cinsiyet, toplumun bebeklikten kişinin üzerine yüklediği sorumluluklar, rollerdir. Toplumun bize yüklediği roller nedeniyle kendi isteğimizin dışında uygulanan zarar verici, acı çekmesine neden olan hareketler ya da bu hareketlerin olabileceğine ilişkin yapılan tehdit ve baskı toplumsal cinsiyet temelli şiddet olarak tanımlanmaktadır. Dört ana başlık altında değerlendirilebilir. Cinsel şiddet, fiziksel şiddet, duygusal-psikolojik-sözel şiddet ve ekonomik şiddet” dedi.

MEDYADA KULLANILAN DİL

Günlük hayatta ve medyada kullanılan birçok terimin toplumda çok büyük travmalara yol açabileceğini belirten Özbek, haberlerde toplumsal cinsiyete dayalı şiddetin çok farklı bir bakış açısı ile ele alınması gerektiğini belirtti. Özbek, bu konuda özellikle yerel basına büyük görevlerin düşüğünü dile getirerek, şunları söyledi: “Toplumsal cinsiyete dayalı şiddete ilişkin bir haber yapmak en deneyimli ve kıdemli bir gazeteci için dahi büyük olasılıkla en zorlu görevlerden biridir. Gazetecilerin görüşmeleri hassasiyetle gerçekleştirmenin yanı sıra, yaptıkları haberde verdikleri bilgilerin doğru olduğundan emin olmaları gerekmektedir. Kullanılan tanımlar da çok önem taşır. ‘Tecavüz’ tanımlaması yerine ‘cinsel ilişki’ tanımlamasını ‘kurban’ gibi çaresizlik ve çözümsüzlük içeren kelimelerin kullanılması gibi, ‘Erken yaşta evlilik’, ‘Aids’li’ gibi. Yanlış tanımların kullanılması yanıltıcı haberlerin yayınlanmasına neden olur. Toplumsal cinsiyete dayalı şiddete maruz kalmış kişilerle konuşurken kolayca incinebilir durumdaki kişileri korumak için gazetecilerin ekstra özen göstermeleri gerekir.”

Haber Merkezi