“Mültecilere dönük nefret seçim odaklı güçlü bir el!”

Mültecilere yönelik ayrımcı tutumları değerlendiren Medya ve Göç Derneği Genel Koordinatörü Dilan Taşdemir, mültecilerin son dönemde ‘seçim kampanyalarının parçası’ haline geldiğini savundu


  • Oluşturulma Tarihi : 13.11.2021 08:48
  • Güncelleme Tarihi : 13.11.2021 08:48
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
“Mültecilere dönük nefret seçim odaklı güçlü bir el!” haberinin görseli

ÇAĞLA GENİŞ-ÖZEL HABER

Mültecilere yönelik ırkçı ve ayrımcı ifadeleriyle tepki çeken Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan, tartışmalı bir kararla yeniden gündeme geldi. Özcan, kentteki yabancı uyrukluların nikah ücretinin 100 kat artırılarak 100 bin liraya yükseltilmesi için teklif verdiğini açıkladı. Sebebini ise “Sığınmacıların Bolu’ya yerleşmelerini istemiyoruz” sözleriyle açıkladı. Özcan’ın bu ifadeleri sosyal medyada tartışmaları tetiklerken, birçok kurum tarafından da tepkiyle karşılandı. Mültecilerin son dönemde ‘seçim kampanyalarının parçası’ haline geldiğini savunan Medya ve Göç Derneği Genel Koordinatörü Dilan Taşdemir, giderek tırmanan nefret söylemlerinin etkisinden bahsetti. Mültecilerin can güvenliklerinden endişe etmeye başladıklarını paylaşan Taşdemir, “Bolu’da olan Bolu’da kalmıyor. Türkiye’nin toplumsal barışını ilgilendiren bir mesele bu... Öngörülü bir siyaset izlemek istiyorlarsa bugünü oy devşirmek için değil ilerleyen zamanları da elde tutmak için bir politika üretmeleri gerekiyor” dedi.

SEÇİMLER YAKLAŞIRKEN...

Türkiye’de son dönemde giderek artan mülteci düşmanlığının yaklaşan seçimlere yönelik bir hamle olduğunu savunan dikkat çeken Medya ve Göç Derneği Genel Koordinatörü Dilan Taşdemir, “Aslında bu meseleye şu noktadan bakmak gerekiyor. Ne oldu da Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan, aniden kentte mültecilerin olduğunu fark etti ve buna dair nefret söylemi üretmeye başladı? Göç İdaresi Başkanlığı’nın verilerine göre; Bolu’da geçici koruma statüsü altındaki Suriyeli mülteci sayısı 4 bin 382. Bu sayı, toplam nüfusa oranın yüzde 1.44 olduğunu söylüyor aslında. Neredeyse 10 yıla yayılan bir süreçte Bolu’ya yerleşen bir nüfustan bahsediyoruz. Elbette her şehrin kendine göre bir kapasitesi vardır. Bir insan bile olsa uyum politikasının, orada yaşayabilmesi için altyapısının sağlanması gerekir. Bu merkezi idarenin görevidir, belediyelerin işbirliği ve desteği ile merkezi bir politika yürütülmesi gerekir. ‘Her şehir kendi mültecisinden sorumludur’ gibi bir politika elbette izlenemez. 10 yıl öncesini ele alırsak; iktidarın daha ılımlı, mültecileri destekleyen bir söylemi vardı. İktidar bunu milli güvenlik meselesi olarak gösterdi ve ‘Biz onları en iyi şekilde ağırlayacağız ve onlar bizim misafirimiz’ gibi bir söylemle yaklaştılar. Ama günün sonunda ne Türkiye’nin milli güvenlik eksenli dış politikası bir başarıya erişti ne de kapılarını açtıkları milyonlarca mülteciye uygun bir yaşam ortamı sağlayabildiler. Bugün ellerinde ‘Bir gün geri göndereceğiz’ vurgulu bir politika kaldı. Bu politikasızlığın sonucunda muhalefet cephesinde ise ‘Bu saatten sonra yapılması gereken geri gönderilmeleridir’ üzerinden bir söylem kurgulandı. Muhalefetin güçlenmesiyle birlikte bu söylem daha fazla ses bulmaya ve görünür olmaya başladı. Aslında mülteci karşıtlığı politika, özellikle birtakım cenahı tutmak için güçlü bir politika. Bu sadece Türkiye’de değil dünyanın her yerinde kullanılan bir argüman. Bu argümanı kullanma fırsatını Tanju Özcan, Ümit Özdağ, muhalefet ve iktidarın ortağı olan yapılar da kaçırmak istemiyor. Çünkü seçimler de yaklaşırken bu önemli bir el. Seçimlerden önce bu mülteci damarını kullanmaya yönelik elbette daha fazla girişimlerin olacağını da bekliyoruz” ifadelerini kullandı.

CAN GÜVENLİKLERİNDEN ENDİŞE EDİYORLAR

Mültecilere yönelik nefret söylemlerinin etkisinden bahseden Taşdemir, “Bolu’da olan Bolu’da kalmıyor. Tanju Özcan’ın söylemlerinin altının kazıldığında ne kadar ırkçı olduğunu söylemeye bile gerek yok. Milliyetçiliğin, mülteci karşıtlığının en temel damarı olan ‘Burası bizim ülkemiz’in propagandasını yapıyor Tanju Özcan. Bu saatten sonra isterse nikahları 1 milyon yapsın insanlar yine de evlenecek ve çocuk yapacaklar. Çünkü ne yazık ki gidecekleri bir ülkeleri yok. Gittiklerinde yaşabilecekleri bir ülkeleri yok. Güvenli bir şekilde var olabilecekleri, kendilerini ait hissedebilecekleri bir yer yok. Olsaydı eminim birçoğu giderdi. Bu kadar ırkçılıkla başa çıkmaktansa... En son Altındağ olaylarında gördük; Tanju Özcan’ın daha evvelki söylemlerinden sonra ateşlenmiş olan ırkçılık tetiklendi. Altındağ’da insanların evleri basıldı, pognom girişimi yapıldı. Başka şehirdeki mülteciler ve göçmenlerle de iletişimde olduğumuz için soruyoruz; bu söylemler hayatınızı nasıl etkiliyor diye. Can güvenliklerinden endişe ediyorlar. Tanju Özcan’ın bu söylemleri ne yazık ki başkalarını da cesaretlendiriyor. ‘Bir belediye başkanı bunu söylüyorsa o zaman ben de sokakta gördüğüm mülteciye hakaret edebilirim’ gibi tehlikeli bir algı ortaya çıkıyor. Tanju Özcan, bir partinin belediye başkanıdır. O partinin bir mülteci politikası varsa ona uygun davranmalıdır, yoksa da bu söylemlerin sonuçlarını tahayyül edemeyecek kadar iyi niyetli olamaz CHP. Emsal teşkil edici bir hamlede bulunulması gerekiyor. Bu yalnızca Bolu’yu ve mültecileri ilgilendirmiyor. Türkiye’nin toplumsal barışını ilgilendiren bir mesele bu... Öngörülü bir politika ve siyaset izlemek istiyorlarsa bugünü oy devşirmek için değil ilerleyen zamanları da elde tutmak için bir politika üretmeleri gerekiyor” açıklamasında bulundu.