Mutluluğa açılan kapı

Kahkaha Yogası uygulayıcısı Özden Kurnaz, kahkaha yogasının mutluluğa giden basit bir yol olduğunu açıklayarak doğru nefes teknikleri ve timüz bezini harekete geçirmenin tekniklerini anlattı


  • Oluşturulma Tarihi : 13.08.2018 10:52
  • Güncelleme Tarihi : 13.08.2018 10:52
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Mutluluğa açılan kapı

NİLGÜN TAZE / ÖZEL HABER
Daha sağlıklı, daha mutlu olmanın en kolay ve en eğlenceli yolunun kahkaha yogasından geçtiğini biliyor muydunuz? Kahkaha yogası en az 10-15 dakika boyunca aralıksız yüksek sesle eğer var ise dostlarınızla birlikte düzenli olarak kahkaha atarak egzersiz yapmaktır. Günlük ve düzenli olarak yapılan bu yogada derin nefes almak ve vermek, vücudu esnetmek, kahkaha atmak, kendini ciddiye almamak ve çok eğlenmek kaçınılmazdır.
Kahkaha atmanın aslında anda olmak ve düşünceyi durdurmak anlamına geldiğini açıklayan Kahkaha Yogası uygulayıcısı Özden Kurnaz, “Ancak maalesef yetişkinler olarak gündelik hayatta kahkaha atmayı unutuyoruz. Hatta ve hatta toplumumuzun bazı kesimlerinde bırakın kahkaha atmayı dişlerinizi göstererek gülümsemek bile yadırganır. Özellikle Türk insanlarında yaygın olan ‘Bugün çok güldüm ve başıma mutlaka kötü bir şey gelecek’ inancı hakimdir. Bu inanç o kadar hakimdir ki neşeli olduğumuzu ve çok güldüğümüzü fark ettiğimizde bu köklü inanç nedeniyle hemen gülmelerimize ve neşemize bir son vererek ciddileşiriz” dedi.

NEŞELİ YAŞAMAK GÜZELDİR
Hayatın özünün gerçekte sadece neşe ve kahkahadan oluştuğunu açıklayan Kurnaz, “Fark ederseniz insan ne zaman ciddileşse gerginliği ve endişeyi varlığına davet eder. İşin temeline bakacak olursak tüm hastalıkların altında rahat ve neşeli ruh frekansımızdan uzaklaşmamız görülür. Başta doğu bölgelerimiz olmak üzere Anadolu’nun birçok illerinde kadınların bir yakınlarını kaybettiklerinde bilinçsiz olarak göğüslerine vurduklarını görürüz. Bu hareket onların insan vücudu için hayati değer taşıyan timüs bezini hayata geçirir ve bir süre sonra timüs bezini harekete geçirmenin etkisiyle rahatlamış olurlar. Vücudumuzun yaşam kaynağı ve yaşam enerjisinin merkezinin genellikle kalp ya da beyin olduğuna inanılır ancak değildir. Bu kaynak ceviz büyüklüğündeki timüs bezidir” açıklamasını yaptı.
TİMÜS BEZİNE DİKKAT
Kurnaz, timüs bezinin tiroid bezinin altında ve soluk borusunun önünde bulunduğunu ve Timüs bezinin bir komuta-eğitim merkezi işlevini gördüğünü ifade ederek şu açıklamaları yaptı: “Tiroid bezi tarafından salgılanan T hücreleri yani lenfositlerin vücut hücreleri ile vücuda zararlı olabilecek yabancı hücreleri ayırt etmeyi öğrendikleri yerdir timüs. Yani bağışıklık sisteminin mikroplarla nasıl savaşacağının organize ve koordine edilmesi timüs bezi salgılarıyla olur. Lenfositler doğumdan önce ve hemen sonra timüs bezi tarafından meydana getirilmeye başlarlar. Bu sayede doğar doğmaz enfeksiyonlara karşı bir koruma kalkanımız olur. Timüs bezi yaşla birlikte küçülmeye ve fonksiyonlarını da kaybetmeye başlar. Doğumda 15 gr kadar olan timüs, ergenlikte testosteron ve östrojen salınımının artmasıyla birlikte 35 gr ağırlığa kadar ulaşır.”

KOŞULSUZ KAHKAHA
Günümüzde korku ve endişe odaklı yaşam biçiminin hakim olmasından dolayı insanların aylar ve yıllar boyunca hiç kahkaha atmadan yaşayabildiklerini açıklayan Kurnaz, “Dostlarımızla bir araya geldiğimiz zamanlarda nadiren kendimizi kahkaha atarken bulsak da bu sadece birkaç saniye sürüyor. Oysaki düzenli olarak kahkaha yogası yapmak sağlığı ve moralimizi olumlu etkiler. Bilimsel olarak araştırılmış ve ispatlanmıştır ki düzenli yapılan kahkaha yogası stres seviyemizi azaltır, bağışıklık sistemini kuvvetlendirir, depresyonu ve panik atakları önler. Kahkaha yogası insanları daha umutlu ve olumlu olmaya teşvik eder, çekingenliği yenerek liderlik yeteneklerini, yaratıcılığı ve sağ beynin kullanımını artırır. Bu teknik ile kanseri bile yenenler var. Kahkaha yogası ile sebepsiz ve koşulsuz kahkaha atarak daha mutlu yaşamanın tekniklerini öğrenebilirsiniz” ifadelerini kullandı.
DOĞRU NEFES ÇALIŞMASI
Kurnaz, otonom sinir sisteminin sempatik ve parasempatik olarak ikiye ayrıldığını ve sempatik sinir sisteminin beyne ‘savaş ya da kaç’ komutu verirken, parasempatik sitemin rahatlamayı aktive ettiğini açıklayarak, “Sempatik, sizi uyandırıp işe götüren, hayat amacı veren sinir sistemidir ve gayet rahat çalışır çünkü göğüs nefesinin karşılığı olduğu için ona alışığız. Bebeklerin karınlarından nefes aldığını fark etmişsinizdir. Siz de alıyordunuz. Fakat zamanla, aileyle, çevreyle olan çatışmalar nefesinizi etkiledi. Şimdi, kendinizi stresli ve endişeli durumda hayal edin. Nasıl nefes alırsınız? Sadece göğüsten. Ergenlik döneminde bu çatışmalardan dolayı beden, göğüs nefesine geçerek diyaframdan alınan, sizi rahatlatan nefesi unuttu. 15’er dakika çalışması gerekirken, biz çalıştırabildiğimiz kadar yani gereğinden fazla çalıştırıyoruz. Parasempatik sinir sisteminde ise diyafram kullanılıyor ve “Güvendeyim, her şey yolunda” mesajı veriliyor. Fakat onun da tek başına çalışması problem yaratıyor çünkü sizi aşırı rahatlattığı için hiçbir şey yapmaya gerek duymuyorsunuz. Nefes egzersizleriyle bu ikisi dengelenmiş oluyor” şeklinde konuştu.
DOĞRU NEFES ALMANIN DÖRT KURALI
*Nefesi sessiz alın
*Burundan alıp burundan verin
*Ciğer kapasitesini yükseltin
*Diyaframı (karnı) şişirin
*Karnınız iyice boşalana kadar nefes verin