- Gündem
- 16.06.2025 17:06
Savaş onu yurdundan da okulundan da kopardı. Göç sonrası yeniden tutunduğu eğitim yolu bu kez bir soruşturma duvarıyla kesildi. Aklandı, yılmadı, hayaline vekaleten de olsa kayıt yaptırdı. Cuma, şimdi bir kimlik istiyor
ÇAĞLA GENİŞ-ÖZEL HABER
Suriyeli Cuma Baluş, 23 yaşında. Bundan tam 3 yıl önce, ülkesinden ayrılmak zorunda kaldığında inşaat mühendisliği okuyan bir üniversite öğrencisiydi. Kendi deyimiyle, ‘bombalarla yıkılan ülkesini yeniden inşa edebilmek’ istiyordu. Ama giderek kötüleşen savaş ortamına ve hayat şartlarına daha fazla dayanamadı. Ailesiyle birlikte Türkiye’ye göçtüğünde eğitim hayallerini erteledi, İzmir’de bir işe girip çalışmaya başladı. Yatay geçişle üniversiteye devam etme kararı aldığında ise terör örgütü DAEŞ’e üye olduğu iddiasıyla hakkında soruşturma başlatıldı. Daha yargı süreci devam ederken, sınır dışı kararı çıkarıldı ve ‘çıktığımda savaştan dönen bir gazi gibiydim’ dediği Harmandalı Geri Gönderme Merkezi’nde 5 ay boyunca idari gözetim altında tutuldu. Uzun süren bir hukuki mücadelenin ardından soruşturma takipsizlikle sonuçlandı ve serbest bırakıldı. Okumaya hak kazandığı üniversitelerin kayıt süresi çoktan dolsa da vazgeçmedi, yine başvurdu ve yeniden kazandı. Geçtiğimiz ay üniversiteye kaydını vekaletname aracılığıyla yaptırabildi. Çünkü hakkında işlem yapıldığı için artık geçici koruma kimlik belgesi yok. Tekrar başvuru yaptı ama onaylanıp onaylanmayacağı belli değil. “Nefes almak dışında yaşadığıma dair bir kayıt yok” diyen Cuma, şimdi bir kimlik istiyor. Kocaman gülümseyen fotoğrafının olduğu bir kimlik…
RUHUM ORADA KALDI
Suriye’nin Şam kentinde dünyaya gelen Cuma Baluş, ülkesindeki iç savaşın ardından gelen göç ile birlikte değişen hayatını, “Babam polis memuru, annem öğretmendi. Her zaman eğitime düşkün bir aileydik. 2011 yılında Suriye halkı, zulüm baskısı altından çıkıp adalet ve insan hakları isteğiyle barışçıl gösteriler yapmaya başladı. Günden güne durumlar kötüye gidiyordu. Ben ise hayallerimin peşinden koşmaya çabalıyordum. 2017 yılına kadar kötü şartlar altında yaşamımızı sürdürmeye devam ettik. Eğitimimizi devam ettiremeyip, temel ihtiyaçlarımızı dahi temin edemeyecek hale geldiğimizde ülkemizden ayrılmaktan başka çare kalmamıştı. Arkamda bıraktığım memleketim, çocukluğumdan beri kurduğum hayallerin yok olması beni paramparça ediyordu. Acı ve hasret ile dolu yeni bir hayatın beni bekliyor olduğunu hiç tahmin etmemiştim. Sadece vücudumla çıktım çünkü ruhum orada kaldı” sözleriyle anlattı.
SAVAŞTAN DÖNEN GAZİ GİBİYDİM
Yatay geçişle üniversiteye devam etme kararı aldığı sene terör örgütü DAEŞ’e üye olduğu iddiasıyla hakkında soruşturma başlatılan Baluş, “Türkiye’ye geldikten sonra Katip Çelebi Üniversitesinde TÖMER eğitimimi tamamladım ve yatay geçiş için üniversiteye başvurdum. Sonuçları bekliyordum ama 2019 yılı Ağustos ayında hakkımda soruşturma başlatıldı ve 5 ay boyunca geri gönderme merkezinde tutuldum. Çıktıktan sonra birkaç üniversitenin inşaat mühendisliği bölümünü kazandığımı öğrendim ama zamanı geçtiği için kayıt yaptıramadım. Daha sonra yeniden başvuru yaptım. Bu kez Dokuz Eylül Üniversitesinde muhasebe okumaya hak kazandım” ifadelerini kullandı. Geri Gönderme Merkezi’nde tutulduğu günlerde yaşadıklarını unutamayan Baluş, şunları söyledi: “Tam 5 ay, 17 gün... Çıktıktan sonra sanki savaştan dönen gazi gibiydim. Ama her düştüğümde yeniden kalkmak zor değildi benim için. Mülteci olmaktan öğrendiğim dersler vardı, alışkındım. Bana göre mülteci olmak güçlü olmak demektir. İnsanın yeteneklerini kullanıp başarıya ulaşması için en uygun yer gurbettir. Çünkü gurbet insani sertleştirir, güçlendirir. Ben de bunu yaşayarak hissedebiliyorum. Yeniden kimliğim olmamasına rağmen okulu kazanıp kayıt yaptırabildik ve maceram devam ediyor.”
UZUN BİR HUKUKİ SÜREÇ YAŞADIK
Cuma ve babası Muhammed Baluş hakkında açılan terör soruşturması sürecinde yaşananları anlatan Avukat Erdal Ergör, “Adlarına kayıtlı iki adet mobil hat üzerinden terör propagandası yaptığı iddia edilen whatsapp gruplarıyla iletişim halinde olmakla suçlanıyorlardı. Savcılık soruşturması sonucunda takipsizlik kararı verildi. Uzun bir mücadele sürecinin ardından Ocak ayında idari gözetim kararını kaldırıldı ve serbest bırakılmalarını sağladık. Sınır dışı kararının iptaline ilişkin açtığımız davayı da kazandık” dedi.
HASTANEYE GİDEMİYOR
Cuma için asıl sıkıntılı süreç ise bundan sonra başladı. Çünkü hakkında işlem yapıldığından ‘geçici koruma kimlik belgesi’ elinden alındı. İki ay önce yeniden başvuru yaptı. Bir ay sonra mülakat girecek. Bu askı sürecinin mültecilerin sosyo-ekonomik hayatlarını devam ettirebilmesi ve eğitim faaliyetlerini sürdürebilmesi adına oldukça sıkıntılı olduğunun altını çizen Ergör, “Belgeleri olmadan hayatlarını devam ettirmeleri çok zor. Mesela Cuma’nın babası sağlık problemleri yaşıyor ama kimliği olmadığı için hastaneye dahi gidemiyor. Kim olduklarını ispat edemiyorlar. Çünkü ellerinde bir belge yok. Bu sıkıntıları yaşayan çok sayıda mülteci var ve bu konuda düzenleme yapılması şart” diye konuştu.