Obezite ve diyabette tedavi mümkün

Prof. Dr. Haluk Ünalp, Obezite ve Diyabet Cerrahisi hakkında cerrahi tedavinin de denenmesi gerektiğini belirterek, deneyimli cerrahlar tarafından yapılan obezite ameliyatlarda, riskin günümüzde en aza indirgendiğini belirtti


  • Oluşturulma Tarihi : 29.11.2015 09:02
  • Güncelleme Tarihi : 29.11.2015 09:02
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Obezite ve diyabette tedavi mümkün haberinin görseli

ÖZKAN PEKÇALIŞKAN

Obezite, vücutta sağlığı bozacak ölçüde anormal ve aşırı yağ birikmesidir.  Diğer bir deyişle yetişkin ortalama vücut ağırlığının kadınlarda yüzde 30’dan, erkeklerde de yüzde 25’ten fazla olmasıdır. Genel Cerrahi ve Cerrahi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Haluk Ünalp obezite ve diyabet hakkında merak edilenleri açıkladı. Prof. Dr. Ünalp obezite ile ilgili olarak ilişkilendirilecek çok hastalık olduğuna dikkat çekerek, “Bunlardan bazıları tip 2 diyabet, kalp yetmezliği, koroner arter hastalığı, hipertansiyon, uyku apnesi,  uyku bozuklukları, solunum bozuklukları, reflü,  depresyon,  kısırlık, adet düzensizlikleri, doğum zorlukları, polikistik over, kemik erimeleri, varisler, beyin kanamaları,  felçler, meme, kalın barsak, prostat gibi birçok organdaki kanserler, idrar tutamama, aşırı kıllanmalar, insulin direnci, diyabet, kolesterol ve yüksek lipid yüksekliği, karaciğer yağlanması, diz, bel ve eklem ağrıları ve daha bir çok hastalıktır. Obezite cerrahisi bunların neredeyse çoğunu çözüyor.  Bir kısımda ise, mesela felç geçirmek gibi, diyabet gibi,  olası riskleri çok aza indiriyor. Aşırı kilolardan kurtulmadaki başarı oranı ise yüzde 99 gibi. Yani bu bir yolculuğa benziyor, ameliyat olup bir tünele giriyorsunuz ve oradan hiçbir çıkış yok. Zayıflayıp çıkıyorsunuz” diye konuştu.

AMELİYAT SON ÇÖZÜM

Obez hastalarda mutlaka ameliyat gerekli olmadığını belirten Prof. Dr. Ünalp, “Doğru ve bilinçli beslenmeye, diyete, egzersize, yaşam tarzını değiştirmeye rağmen kalıcı zayıflama sağlanamıyorsa cerrahi tedavi son seçim olarak iyi bir yaklaşımdır. Onun haricinde cerrahi müdahaleyi genelde önermiyoruz” dedi.

“NORMAL YAŞAMDA RİSK DAHA FAZLA”

Prof. Dr. Ünalp, obezite ameliyatlarının her ameliyat kadar riski olduğuna dikkat çekerek, “Obezite ve diyabet ile yaşayan hastaların günlük riskleri zaten ameliyatın riskinden daha fazla. Hastalar ameliyat olmadığında hastalıkları ile kuzu kuzu yaşadığını sanıyorlar, çok yanlış; hastalıkla dost olunmaz.  Koynunda yılan beslemek gibi bir şey, yaşadıkları riski fark edemiyorlar. Ameliyat aslında obezitenin bu risklerini ortadan kaldırmak için yapılıyor. Hem cerrahi teknikteki gelişmeler, hem endüstrideki gelişmeler, hem kapalı yöntemler ile ameliyatın yapılıyor olması, hem ameliyat öncesi iyi bir hazırlık ve hem de son yıllardaki anestezideki gelişmeler nedeniyle ameliyata bağlı riskler oldukça azaldı. Günümüzde obezite ameliyatı deneyimli ellerde güvenli bir uygulamadır” şeklinde konuştu.

“SAFRA KESESİ AMELİYATI GİBİ”

Prof. Dr. Ünalp, son yıllarda bu tür ameliyatlarda hayatını kaybedenler için talihsiz bir durumun söz konusu olduğunu vurgulayarak,  “Daha az bir kısmı ise uygun hasta ve daha uygun bir ameliyat yönteminin seçememekten kaynaklanıyor. Bir kısmı komplikasyonların zamanında tanıyamamak ile ilgili. Bir kısmı da, bence en önemlisi bu, sorunu çözme konusunda deneyim sahibi olamamaktan kaynaklanıyor. Ama diğer yandan, günümüzde çok popüler olan obezite ameliyatlarının sonuçlarının toplum tarafından ilgi ile izlenmesi de az görülen komplikasyonların ön plana geçmesini sağlıyor. Bu insanları korkutuyor. Aslında deneyimli merkezlerde bu ameliyatlar safra kesesi ameliyatın ile benzer risk taşıyor” ifadelerini kullandı.

“İNSANLAR NADİR GÖRÜLEN KOMPLİKASYONLARDAN ÇEKİNİYOR”

Obezite ameliyatlarında deneyimli elin önemine vurgu yapan Prof. Dr. Ünalp, “Hastanın yaşı, vücut kitle indeksi, ek hastalıkları gibi faktörleri hariç tutarsak, obezite ameliyatları ile ilgili komplikasyonlarda etkili diğer faktör hekimin deneyimidir. Hekimin aldığı eğitim, eğitimin süresi ve kişisel olarak girdiği ameliyatlar komplikasyonları belirler. Hekimin ‘Ben bu ameliyatı öğrendim’ demesi için bu operasyondan en az 125 operasyon yapması gerek. Hekimin kişisel ameliyatı yani hocasının ameliyatını izlemek değil, kişisel olarak yaptığı ameliyat sayısı bu olmalı. Eğer kişisel olarak 125 vakadan daha az vaka yapmış ise komplikasyon ortalama yüzde 8 oluyor. Bu rakam gerçekten çok yüksek. Her 12 kişiden birinde sorun olacak demek. Basın da doğal olarak bu sonuçları yaşayanlar yayınlanıyor.  İnsanlar bu nedenle korkuyor. Eğer hekim 125 vakayı geçmiş ise yüzde 1-2 ve 250 vakada sonra yüzde 1’e düşüyor. Bizim komplikasyon oranımız iki yüzde bir.  Yani günde yüzlerce ameliyat yapılıyor ama insanlar nadir görülen komplikasyonlardan çekiniyor” dedi.

“HER HASTA İÇİN UYGUN YÖNTEM SEÇİLMELİ”

Prof. Dr. Ünalp, günümüzde en popüler olan tüp mide ameliyatının Türkiye’de yüzde 90’dan fazla olduğunu belirterek, “Bu ameliyat daha kolay bir ameliyat.  Ama yapılabilecek en büyük yanlışlık hastalara direkt tüp mide ameliyatı önermek. Obezite cerrahisinde birçok seçenek var ve her biri hastalar için çok önemli. Hekim ile hastanın bunu tartışması lazım. Her hasta için en uygun cerrahi yöntem seçilmeli. Balon uygulaması, kelepçe, tüp mide, gastrik by-pass, mini gastrik bypass, duodenal switch, diversiyon amaliyatları, jejuno-ileal bypass, ileal interpozisyon. Bunun gibi birçok yöntem var.  Hekim ve hasta artıları ve eksileri ile bunları karşılıklı tartışmalı” diye konuştu.

“İNSÜLİN İĞNELERİ YOK”

Hasta için iyi seçilmiş bir obezite ameliyatının diyabeti ortadan kaldırmak için oldukça etkili olduğunu belirten Prof. Dr. Ünalp, “Eğer tip-2 diyabetiniz var ve bununla birlikte kilonuz fazla ise, özellikle emilim engelleyici obezite ameliyatları yüzde 85-97 oranında şeker sorununuzu çözer. Ama daha zayıf bir hasta iseniz metabolik cerrahinin son yıllardaki etkili yöntemi ileal interpozisyon ameliyat yapmak lazım.  Yani tip-2 diyabeti olan hastalarda hastanın hangi ameliyatı ve hangisinin daha iyi olacağını hesaplamak lazım. Tip-2 diyabeti artık büyük oranda cerrahi tedaviyle çözebiliyor ve hastaları insülin iğnelerinden kurtarabiliyoruz. Düşünsenize, artık insülin iğneleri yok” şeklinde konuştu.

“TİP-1 DİYABETTE AMELİYAT YOK”

Tip-1 diyabet için herhangi bir cerrahi girişimin olmadığını söyleyen Prof. Dr. Ünalp, “Obezite ve metabolik cerrahları olarak biz sadece tip-2 diyabet için ve hasta uygun ise yüzde 97’ye kadar şeker hastalığını çözebiliyoruz. İnsülin iğnelerinden hastayı kurtarıyoruz. Hasta yemek yese bile şeker seviyesini normale taşıyoruz. Ama tip 1 diyabet için kök hücre gibi bu konuda devam eden çalışmaların sonuçlarını bekliyoruz” ifadelerini kullandı.

AĞRISIZ VE KONFORLU AMELİYATLAR

Prof. Dr. Ünalp, yapılan ameliyatlarda kaçak ve emboli riskinin deneyimli ellerde yüzde 1’den daha az olduğuna dikkat çekerek, “Kaçak, beklenmeyen ve kötü bir komplikasyondur ama erken tanınırsa birçok şekilde ve yüzde 95 oranında tedavi edilebilir. Yani iyi bir yaklaşımla kaçak olanlarda bile aslında ölüm riski çok düşüktür. Emboli ise aslında obez hastaların hep yanında taşıdığı bir risktir. Obez hastalar zaten emboli riskiyle yaşarlar. Oran ortalama binde dörttür. Ameliyat 2 kat artırsa da ameliyat öncesi, ameliyat ve sonrasında alınan tedbirler ile kaçak oranı yüzde 50 azaltılır. Yani tedbir alındığında ameliyatın tek başına emboli riskini daha fazla artırmadığını söyleyebilirim. Şişmanlık kendi bünyesinde emboli riskini taşır. Emboli riskini tümüyle azaltan şey, obezite cerrahisi sonrası normal seviyelere kadar inmiş olan zayıflamaktır” diye konuştu.

Prof. Dr. Ünalp, obezite ve diyabetle ile birlikte yaşamanın onlarca riski omuzlarınızda taşımak demek olduğunu belirterek, diyabet gibi obezite de bir hastalıktır.  Prof. Dr. Ünalp, bu hastalıklardan kurtulmanın mümkün olduğunu ve bunu sağlayacak olanın da pozitif bilim olduğunu belirtti.